10. Hukuk Dairesi 2015/9575 E. , 2017/7240 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, kurumca resen tahakkuk ettirilen prim borçları nedeniyle Kuruma karşı borçlu olmadığının tespiti ile yersiz ödenen primlerin istidadı istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1997/4 ve 2003/4-5-6-7. Aylara ait prim borcunun zamanaşımına uğraması nedeniyle Kuruma karşı borçlu olmadığının tespit talebinde bulunan davacı şirketin, 09.05.2014 tarihinde söz konusu borcu tamamen ödediği, 10.05.2014 tarihinde Kuruma ulaştığı anlaşılan ihtirazi kayıt içerir dilekçe ile ilişiksizlik belgesi talep edildiği ve dava açılacağının bildirildiği anlaşılmakta olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de, verilen kararın eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Bir hukuki kurum olarak, zamanaşımı borcu sona erdiren sebepler arasında düzenlenmiş olmakla birlikte, bu sebep, diğer sona erme sebeplerine oranla, eksik ve nispi nitelikte bir sona erdirme sebebidir. Zamanaşımı, borcu gerçek anlamda sona erdiren bir neden değildir. Burada kanun koyucu, zamana alacak hakkını zayıflatan bir etki tanımıştır. Zamanaşımı, borcun nispi bir sona erme sebebidir. Belirli bir zamanın geçmesi, alacak ve borcu kendiliğinden sona erdirmez; ancak alacaklının elinden, borçlu istemediği takdirde alacağı dava yoluyla takip ve tahsil etme imkânını alır. Zamanaşımı, borçluya sadece bir defi hakkı verir. Borçlu, alacaklıya bu def’i hakkını ileri sürdüğü takdirde, borç sona ermekte, eksik bir borç haline gelmekte ve alacaklının açmış olduğu dava reddedilmektedir. Zamanaşımına uğramış bir alacak, borçlunun zamanaşımı def’inden sonra da alacaklıya bu alacak üzerende eksik bir alacak hakkı verir. Borç eksik de olsa varlığını devam ettirdiğinden, borçlu bu borcu ifa ederse, bir bağışlama teşkil etmediği gibi, sebepsiz bir zenginleşme de teşkil etmez ve dolayısıyla borçlu bunu sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak geri isteyemez. (Prof.Dr.Fikret Eren 11. Baskı sayfa:1232 v.d)
Diğer taraftan, İhtirazi kayıt; “muayyen haklarını kullanmak hususunda serbestîsini muhafaza etmek isteyen tarafın bu husustaki vaki beyanı” olarak tanımlanabilir. İhtirazi kayıt ileri sürme hakkı, yenilik doğurucu nitelikte olup, bir
hukuksal durumu ortaya çıkarmak, var olan hukuksal durumu değiştirmek veya ortadan kaldırmak için kullanılır. Bu haklar, nitelikleri gereği, sonuçlarını kendiliğinden meydana getirirler. İhtirazi kayıt ileri sürmeye yönelik hak, başka bir hakkı koruyucu nitelikte olup, koruduğu hak, asıl alacağa bağlı olan ve henüz ifa edilmeyen yan edimlere ilişkin haklardır.
İhtirazi kayıt ileri sürme hakkının kullanılmaması ile alacaklının korunan bu haklarını talep etmesi engellenmiş olur. Bu engellenme itiraz niteliğinde bulunmaktadır. Alacaklının, bu hakkını kullanmakla korumak istediği hakları korunmuş olmakta, bu irade kullanılmaz ise, korunmak istenen (fer’i nitelikte) hak düşmektedir.
Bu önkoşul, ifanın kabulü sırasında ya da en geç ifanın ardından hemen kullanılmalıdır. Alacaklının, borcun ifası sırasında veya en geç ifanın arkasından derhal, ifanın tam olarak yapılmadığına ilişkin çekinceye dair iradesini, borçlu tarafa bildirmemesi, alacaklının borçlu tarafından yapılmayan ifaların yapılmasına ilişkin talebinden zımnen feragat ettiği anlamını taşımaktadır. Alacaklının ihtirazi kayıt ileri sürmemesi, karşı tarafın ifasını ve ifaya ilişkin davranışı ile ortaya koyduğu iradesini kabul ettiği anlamına gelecektir. Hareketsizlik hiçbir zaman ihtirazi kayıt ileri sürüldüğünü göstermez ve bu yolda bir karine oluşturmaz.
Eldeki davada ise, davacı şirketin en geç ödeme anına kadar herhangi bir ihtirazi kayıt koyup koymadığı hususunda yeniden araştırma yapılmak suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gereğinin gözetilmemesi ile ihtirazi kayıt koymaksızın zamanaşımına uğramış olan bir borcun ödenmesi halinde, eksik borcun iadesi hususunun mümkün olup olmayacağı hususlarında yukarıda değinilen çerçevede herhangi bir değerlendirme yapılmaması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 24.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.