Davacı, üye kaydını iptal eden işlemin iptali ile 19.10.2005 tarihinden itibaren emekliliğe hak kazandığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, davacının Terziler ve Konfeksiyoncular Odasındaki kaydını iptal eden Kurum işleminin iptali ile, 19.10.2005 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de; bu sonuç usul ve yasaya uygun değildir.
1.4.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa"nın 24. maddesinde zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için esnaf sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı aranırken 4.5.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasa’nın 24. maddesinin öngördüğü meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulu kaldırılmış sadece yasanın temel ilkesi olan kendi ad ve hesabına çalışma koşulu getirilmiş, 20.4.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasa"nın 24. maddesi değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olması şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için meslek kuruluşuna kayıtlı olma yeterli görülmüş, 22.3.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için vergi kaydı veya esnaf sicil kaydı veya oda kaydının bulunması yeterli görülmüş, 2.8.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olma şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için esnaf sicil kaydı ve oda kaydının bir arada bulunması yeterli görülmüştür.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 25.3.1992 tarihli giriş bildirgesi üzerine davalı kurumca 20.4.1982 tarihi itibariyle 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olarak kayıt ve tescil edildiği, davacının 1.1.1980 tarihinde Terziler ve Konfeksiyoncular Odasına kaydolduğu , mahkemece yapılan incelemeye göre oda kayıt defterinin 309. sırasında ad ve soy ad ile meslek bölümlerinde silinti ve kazıntı olduğunun anlaşıldığı ve kurumca 7.12.2005 tarihinde yerinde yapılan inceleme tutanağına göre bu hususun tespit edilerek ilgili kaydın geçersiz sayıldığı, Esnaf ve Sanatkarlar Sicilinde kaydının bulunmadığı, 1.5.1974-25.1.1985, 16.11.1994-31.3.1998 tarihleri arasında ve 20.7.2002 tarihinden itibaren devam eder şekilde vergi kaydının bulunduğu, 27.3.1992 tarihinden itibaren prim ödediği ve 1992 ve 1997 yıllarındaki primlerin yapılandırılmasından yararlandığı, 19.10.2005 tarihli aylık tahsis talebinin kurumca reddedildiği anlaşılmaktadır.
Her ne kadar davacının 25.1.1985 ile 16.11.1994 tarihleri arasında vergi kaydının bulunmadığı ve 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılık koşullarını taşımadığı anlaşılmakta ise de; davacı bu döneme ilişkin prim ödediğini iddia etmektedir. Dosya arasındaki prim ödeme belgesinden, davacının 1992 yılında geriye doğru tescil edildikten
sonra peş peşe topluca prim ödemesinde bulunduğu görülmektedir. Gerçekten davalı kurumca primler geçmişe yönelik uyuşmazlık konusu dönemi de kapsar şekilde tahsil edildikten ve bu primler uzun süre kullanıldıktan sonra, davacının sigortalılığının iptal edilmesi Medeni Kanunun 2. maddesinde ifadesini bulan objektif iyi niyet kuralları ile bağdaşmayacağından uyuşmazlık konusu döneme ilişkin primler geriye doğru ödenmiş ise davacının belirtilen tarihler arasında zorunlu sigortalı olarak kabul edilmesi gerekecektir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 1.10.1997 gün, 1997/10-578 Esas, 1997/758 Karar sayılı kararı da bu yöndedir.
Yapılacak iş; davacıdan tahsil edilen primlerin uyuşmazlık konusu olan 25.1.1985 ile 16.11.1994 tarihleri arasındaki dönemi karşılayıp karşılamadığını Kurum’dan sormak, ve alınacak cevaba göre gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılarak ödemelerin bu dönemi kapsayıp kapsamadığını tespit edip, kapsadığı tarihler yönünden 1479. Sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olduğunun kabulüyle yaşlılık aylığı şartları yönünden yapılacak değerlendirmeye göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine,10.03.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.