12. Ceza Dairesi 2017/11233 E. , 2021/1938 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık, tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma
Hüküm : 1-Tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma suçundan; her bir sanık hakkında; CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince ayrıayrı beraat
2-2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan; sanıklar .. ve ... hakkında; 2863 sayılı Kanunun 65/1,TCK’nın 62/1, 52/2, 51/1-3-7, 53/1. maddeleri gereğince ayrıayrı mahkumiyet
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıklar ... ve ...’un mahkumiyetine, tehlikeli maddeleri izinsiz bulundurma suçundan tüm sanıkların beraatine ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1-Tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma suçundan, sanıklar ..., ... ve ...’un beraatine ilişkin hükümlere yönelik temyiz talebinin incelenmesinde;
Mağdur kavramı gibi kanunda açıkça tanımlanmamış olan "suçtan zarar görme" kavramının, gerek Ceza Genel Kurulu, gerekse Özel Dairelerin yerleşmiş kararlarında; "suçtan doğrudan doğruya zarar görmüş bulunma hali" olarak anlaşılıp uygulandığı, buna bağlı olarak da dolaylı veya muhtemel zararların, davaya katılma hakkı vermeyeceğinin kabul edildiği, bu hususun, Ceza Genel Kurulunun 11/04/2000 gün ve 65–69, 22/10/2002 gün ve 234–366, 04/07/2006 gün ve 127–180, 03/05/2011 gün ve 155–80, 21/02/2012 gün ve 279–55, 15/04/2014 gün ve 599-190, 28/03/2017 gün ve 214-206 sayılı kararlarında; “dolaylı veya muhtemel zarar, davaya katılma hakkı vermez” şeklinde açıkça ifade edildiği ve Ceza Genel Kurulunun 25/03/2003 gün ve 41–54 sayılı kararında da “tazminat ödenmesi, itibar zedelenmesi ve güven kaybı” gibi dolaylı zararlara dayanarak kamu davasına katılmanın olanaklı olmadığının kabul edilmesi karşısında;
Kültür ve Turizm Bakanlığının, tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma suçu nedeniyle açılan davalara katılma ve tesis edilen hükmü temyiz etme hak ve yetkisi bulunmaması karşısında; ... vekilinin temyiz isteminin, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
2-2863 sayılı Kanuna aykırılık suçu açısından, sanıklar ... ve ...’un mahkumiyetine ilişkin hükümlere yönelik temyiz talebinin incelenmesinde ise;
Olay günü, önleyici kolluk devriyesi sırasında, eskiden ruhsatlı olarak faaliyet gösteren, olay tarihi itibariyle faaliyette olmayan taş ocağında sanıklar ..., ... ve temyiz dışı sanık ...’ın bulunduğu, sanıkların ellerinde bulunan demir manivela ve kazma ile taş çıkardıkları, olay yerinde, kazıya yarar aletler, patlatma için kullanılacak maddeler, elektrik kabloları bulunduğu ve römork içerisinde 4 adet çıkartılmış taş malzemelerin olduğunun tespit edildiği, sanıkların benzer savunmalarında; daha önce bu taş ocağında 10 sene kadar çalıştıklarını, olay günü sanıklardan ...’ı0n evinin avlu duvarını yapmak için taş çıkardıklarını beyan ettikleri, dosya kapsamında bulunan Müze Müdürlüğü raporunda; dava konusu yerin 1. derece arkeolojik sit alanı olduğu, kayalıkların üzerine patlayıcı yerleştirmek için delik açıldığı, sit alanına izinsiz müdahalede bulunulduğunun belirtildiği dosya kapsamında;
1-Dava konusu yerde bağımsız arkeolog bilirkişi refakatinde keşif yapılarak, sit alanı ya da 2863 sayılı Kanun kapsamında korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olup olmadığı tereddütsüz şekilde tespit edilerek, sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeksizin, davanın tarafı konumunda bulunan Müze Müdürlüğü raporu hükme esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi,
2-Sanıklar hakkında daha önceden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi nedeniyle, yasal olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmiş ise de; CMK’nın 231/8. maddesindeki “Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez” düzenlemesinin, suç tarihinden sonra 18/06/2014 tarihinde yürürlüğe girmesi sebebiyle, sanıkların aleyhine yorumlanamayacağı ve mahkemece, sanıklar hakkında hükmedilen hapis cezasının ertelenmesi gerekçesinde, tekrar suç işlemeyecekleri konusunda olumlu kanaat oluştuğunun belirtilmesi karşısında, sanıklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
3-Temel ceza tayininde, yeterli ve yasal gerekçe gerekçe belirtilmeden, hapis cezası alt sınırdan tayin edilirken, adli para cezası tayininde alt sınırdan uzaklaşılmak suretiyle çelişkiye neden olunması,
4-Suçta kullanılan malzemelerin, TCK’nın 54. maddesi gereğince müsaderesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kabule göre de;
Hakkında tayin edilen hapis cezası ertelenen sanıkların, TCK’nın 51/8. maddesi uyarınca denetim süresi iyi halli olarak geçirildiği takdirde, cezanın infaz edilmiş sayılacağı hususunun kararda gösterilmemesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 23/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.