Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2016/767
Karar No: 2017/72

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2016/767 Esas 2017/72 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2016/767 E.  ,  2017/72 K.

    "İçtihat Metni"



    Kararı veren
    Yargıtay Dairesi : 11. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza
    Günü : 30.12.2011
    Sayısı : 353-342

    Sanıklar ..., ... ve ..."ın resmi belgede sahtecilik suçundan TCK"nun 204/1, 43/1, 62/1 ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl 11 ay hapis; dolandırıcılık suçundan aynı Kanunun 158/1-e, 43/1, 62/1, 52/2-4 ve 53. maddeleri gereğince 4 yıl 2 ay hapis ve 104.160 Lira adli para cezası ile cezalandırılmalarına, taksitlendirmeye ve hak yoksunluklarına ilişkin Balıkesir 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 30.12.2011 gün ve 353-342 sayılı hükmün, sanıklar ....ve .... müdafileri ile sanık ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 12.11.2015 gün ve 20509-30821 sayı ile;
    "...Suça konu belgelerin dosyada delil olarak saklanması yerine iadesine karar verilmesi yasaya aykırı; sanıklar ... ile ... müdafileri ve ..."ın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca bozulmasına, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan hüküm fıkrasının üçüncü bendindeki "Sosyal Güvenlik Kurumuna iadesine" ibaresi çıkartılarak yerine "dosyada delil olarak saklanmasına" yazılmak suretiyle, eleştiri dışında, sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün düzeltilerek onanmasına" karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 18.03.2016 gün ve 414821 sayı ile;
    "1-Sahte olduğu kabul olunan reçeteleri düzenlediği iddia olunan ...Eczanesi sahibi sanık ... ve bu sanık tarafından vekaletname verilerek yetkili olarak çalıştırılan sanık ... arasında, soruşturma aşamasında ..."ın, bütün işlemlerde diğer sanık ..."ın sorumlu olduğu yolundaki savunması karşısında, menfaat çatışması bulunması ve CMK"nun 152. maddesi hükmüne aykırı olarak ortak müdafiinin hukuki yardımından faydalanmalarının sanıklar ... ve ..."ın savunmalarında zafiyet oluşturacağının gözetilmemesi,
    2-Suça konu reçeteler üzerinde ilave yoluyla yapılan ve diğer yazı ve rakamlara göre farklılık arz ettiği kabul edilen yazı ve rakamların, 12.03.2009 tarihli bilirkişi raporundaki "reçetelerde tahrifat yapıldığı veya başka şahıslar tarafından ilaç ilave edildiği kanaati olmamıştır, kanaatimizce ilaçlar ilgili hekimin el ürünüdür" şeklindeki tespit de göz önüne alındığında, reçeteyi düzenleyen hekimlere ve diğer sağlık görevlilerine ait olup olmadığı usulüne uygun olarak yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile belirlenip sonucuna göre her üç sanığın da hukuki durumunun tayini gerektiğinin gözetilmemesi,
    3- .... hakkında düzenlenen reçetelerin tıbbi raporuna uygun olup olmadığı, usulüne uygun olarak düzenlenip düzenlenmediği yolunda aldırılan ve "düzenlenen reçetelerdeki ilaçların hastalığın tedavisinde kullanılmayan ilaçlar olduğuna, reçetelerin ehil olmayan kişi veya kişilerce yazıldığına" dair 02.11.2009 tarihli bilirkişi raporu ile "reçetelerde yazılı ilaçların hastanın teşhisi ve sağlık kurulu raporlarına uygun olduğu" yolundaki 12.03.2009 tarihli bilirkişi raporları arasındaki çelişki usulüne uygun olarak yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile giderilip sonucuna göre her üç sanığın da hukuki durumunun tayini gerektiğinin gözetilmemesi,
    4-12.03.2009 tarihli bilirkişi raporunda "eczacılık hizmetleri açısından reçetelerde yazılı ilaçlar hastanın teşhisine ve sağlık kurulu raporlarına uygundur. Reçeteler sonradan ilaç ilave edildiğine dair kanaat oluşturulabilecek nitelikte değildir. Uygulamada tahrifat olduğu anlaşılan reçeteler işleme konmaz. Bir arada kullanılması sakıncalı ilaçlara eczacının müdahil olma yetkisi yoktur. Ancak etik olarak ilgili hekimi uyarabilir" denilmesi karşısında eczacı olan sanık ..."ın üzerine atılı suçları işlediğine dair cezalandırılmasına yeterli ve inandırıcı delil bulunmadığı" düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 11. Ceza Dairesince 07.04.2016 gün ve 4295-3254 sayı ile, itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanıklar ..., ... ve ..."ın resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından cezalandırılmalarına karar verilen dosyada; Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
    1- Sanıklar ... ve ... arasında menfaat çatışması bulunup bulunmadığı, buna bağlı olarak da aynı müdafinin hukuki yardımından yararlanmalarının, savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olup olmadığı,
    2- Savunma hakkının kısıtlanmadığının kabulü halinde:
    a- Suça konu reçetelere ilave edilen yazı ve rakamların aidiyeti hususunda bilirkişi incelemesi yapılması gerekip gerekmediği,
    b-12.03.2009 ve 02.11.2009 tarihli bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeni bir bilirkişi raporu alınmasında gereklilik olup olmadığı,
    c-12.03.2009 tarihli bilirkişi raporundaki lehine görüşler karşısında, sanık ...’ın üzerine atılı suçların sübut bulup bulmadığı,
    Noktalarında toplanmaktadır.
    Suç tarihinde sanık ...’nin eczane sahibi; sanık ...’in aynı eczanede kalfa; sanık ...’ın ise Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünde muhasebe şefi olduğu,
    Balıkesir Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünde muhasebe şefi olarak görev yapan sanık ..."ın bakmakla yükümlü olduğu kızı ...."ın, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümünde aplastik anemi hastalığı nedeniyle tedavi gördüğü, bu tedaviye ilişkin düzenlenen reçetelerin tahrif edildiği, reçetelere hastanın tedavisinde kullanılmayan ve sağlık kurulu raporunda yer almayan ilaçların sonradan eklendiği, sağlık kurulu raporunda yer alan ilaçların doktor tarafından yazılan dozlarının sonradan tahrifat ile arttırıldığı, süresi dolmadan ödenmesi gereken yasal miktarın üzerinde ilaç fatura edildiği, bu ilaçların sanık ..."ın sahibi olduğu ve sanık ..."ın da kalfa olarak çalıştığı eczaneden tedarik edildiği ve sanıkların eylemi nedeniyle katılan kurumun zarara uğratıldığı iddiasıyla, sanıklar hakkında resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından cezalandırılmaları istemiyle kamu davalarının açıldığı,
    Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Pediatrik Hematoloji Bilim Dalı Başkanınca düzenlenen 08.02.2008 tarihli rapora göre; takip ve tedavisi kliniklerinde yapılan ...."ın adına düzenlenen 42 adet reçete, adı geçenin hasta dosyası, tedavi tabelaları ve heyet raporları ile karşılaştırıldığında; reçetelerin birçoğunda ciddi oranda tahrifat yapıldığı, hastanın kullandığı ilaçların yazıldığı reçetelerin miktar ve dozaj kısımlarında yapılan tahrifatların yanında reçetelere hastanın tedavisi ile ilgisi bulunmayan ve sağlık kurulu raporunda da yer almayan bazı pahalı ilaçların usulsüz olarak eklendiği, sadece "özel kan ürünü reçetesiyle" alınabilen birçok pahalı ilacın da normal reçeteler kullanılarak mevzuata aykırı olarak alındığı,
    Emekli sayıştay denetçisi, uzman doktor ve eczacıdan oluşan üç kişilik bilirkişi heyetinden alınan 12.03.2009 tarihli rapora göre; reçetelerde yazılı ilaçların hastanın teşhisine ve sağlık kurulu raporuna uygun olmakla birlikte, bir çoğunun kullanım dozu, kutu adeti ve süresi ile bir arada kullanımının olağan kabul edilmediği, konunun açıklığa kavuşması için uzman hekimden bu hususta görüş alınmasının uygun olacağı, reçetelerde tahrifat yapıldığı veya başka şahıslar tarafından ilaç ilave edildiği kanaatinin oluşmadığı, ilgili hekimin el ürünü olduğu kanaatinin edinildiği, yazı ve rakamların ilgili hekimin el ürünü olup olmadığı hususunda kriminal rapor alınması gerektiği, reçetelere yazılan bir kısım ilaçların 2006 Mali Yılı Bütçe Uygulama Talimatına dikkat edilmeden yazılıp fatura edildiği, yazılan ve verilen miktarların olağan sınırın çok üstünde olduğu, tahrifat yapıldığı anlaşılan reçetelerin işleme konulamayacağı, bir arada kullanılması sakıncalı ilaçlara eczacının müdahil olma yetkisinin bulunmadığı, ancak etik olarak ilgili hekimi uyarabileceği, reçeteye yazılan bir kısım ilaçların yatan hastalarda beş günlük kullanım dozundan fazla verilmesinin hatalı olduğu, ilaçların dozları ile kullanım süresinin Emekli Sandığı provizyon sisteminden kontrol edilmesi gerektiği,
    Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Hematoloji Bilim Dalı Başkanı tarafından düzenlenen 15.06.2009 tarihli ek rapora göre; 12.03.2009 tarihli raporu düzenleyen bilirkişilerin çalışma alanları ve uzmanlıklarının, adı geçen olgunun hastalığını ve tedavi yöntemlerini değerlendirebilecek bilimsel yeterlilikte olmadığı, raporda yapılan değerlendirme ve yorumların bilimsel destekten yoksun ve gerçeklerle uyumsuz olduğu, bilirkişilerin reçeteler üzerinde tespit edilen tahrifatlar konusundaki yorumlarında objektif olmadıkları,
    Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı ve Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi tarafından düzenlenen 02.11.2009 tarihli rapora göre; ...."ın reçetelerinde hastalığın tedavisinde kullanılmayan ilaçların bulunduğu, kullanılabilecek ilaçların miktarlarının çok abartılı olduğu, reçetelerdeki ilaçların uygunsuz şekilde bir araya getirildiği, hastalığın tedavisinde kullanılmayan veya kullanılan ilaçların ya da ürünlerin ehil olmayan kişi veya kişiler tarafından yazıldığı, hastalığın suistimal edildiği,
    12.03.2009 tarihli raporu düzenleyen bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilen 21.09.2010 tarihli ek rapora göre; yatan hasta ibaresi olan her reçetede bulunan ilaçlara ait günlük kullanım dozu dikkate alınarak 5 günlükten fazla ilacın fatura edilmemesi gerektiği, eczacının fatura ettiği ilaçlarda raporu olan ilaç varsa o ilacın raporda açıkça belirtilip belirtilmediğini dikkate almak zorunda olduğu, .... isimli hak sahibine ait sağlık raporunda hangi ilaçların hangi dozda kullanılacağının belirtildiği, tanıya uygun olmakla beraber adı geçene ait sağlık kurulu raporunda "Mabthera" isimli ilacın kullanılmasının önerilmediği, bu ilacın reçetede yazılı olsa dahi raporda olmaması nedeni ile eczacı tarafından geri çevrilmesi gerektiği,
    Adli tabip, eczacı ve emekli banka müdüründen oluşan üç kişilik bilirkişi heyetinden alınan 04.04.2011 tarihli rapora göre; kullanılan bazı ilaçların hasta tabelalarında bulunduğu ancak eczane tarafından ilaçlar verilirken kutu adetlerinin fazla verilmiş olduğu ve bu ilaç bedellerinin kurumdan tahsil edildiği, ayrıca hasta tabelalarında ve raporlarda yazılı olmayan bazı ilaçların defalarca aynı yolla eczaneden temin edilip kurumdan bedelinin tahsil edildiği, davaya konu özürlü reçetelerdeki ilaçların verilmesi halinde bedellerinin ödenmeyeceğini her eczacının bilmesi gerektiği, reçetelerdeki eklemeler dışında kalan ilaçların teşhis ve tedaviye uygun olduğu, reçetelerde yapılan tahrifatın ödeme saymanlığı tarafından yapılan kontrollerde fark edilebileceği, eczacılık uygulamaları açısından eczacı eczanenin sahip ve mesul müdürünün, eczane işletmesinin sorumlusu olduğu,
    Bursa Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 17.04.2007 tarihli ekspertiz raporuna göre; yirmi üç adet reçete üzerindeki bir kısım ilaçların bilgilerini içeren yazılar, rakamlar ve ibarelerin, aynı sayfalarda bulunan diğer yazı ve rakamlara sıkışıklık, yazı karakteri ve kalem mürekkebi yönünden farklılıklar gösterdiği, ayrıca bu yazıların, sağlık karnesindeki aynı seri numaralı suret sayfalarından da farklı olduklarının müşahade edildiği, belirtilen yazı ve rakamların mevcut yerlerine sonradan ilave yoluyla tahrifen yazılmış oldukları, bu reçetelerden yedi adedindeki sahteciliğin aldatma kabiliyetini haiz olmadığı, kalan on altı adedinde ise gerçekleştirilen sahteciliğin aldatma kabiliyetinin bulunduğu,
    Mahkemece 03.03.2010 tarihli oturumda;
    04.01.2006 tarih ve 15 sıra nolu reçetenin incelenmesinde; ekleme ve değişikliğin ilk bakışta fark edildiği, rakamla 5 kutunun 15, yazı ile "beş" kutunun "on" olarak yazılı bulunduğu, yine 4 nolu ilacın farklı bir siyah tondaki kalemle yazıldığı,
    04.01.2006 tarih ve 16 sıra nolu reçetenin incelenmesinde; 2 nolu ilacın farklı kalemle yazıldığının ilk bakışta fark edildiği,
    27.03.2006 tarih ve 1 sıra nolu reçetenin incelenmesinde; reçetenin ilk bakışta aynı kalemden çıktığı, ilave ve değişiklik yapıldığına dair herhangi bir durumun fark edilmediği,
    05.04.2006 tarih ve 3 sıra nolu reçetenin incelenmesinde; dört adet ilacın normal sayfa içinde sırasına göre yazıldığı, 5 nolu ilacın reçetede yer almaması nedeniyle reçetenin sol başına dikine olarak yazıldığı, ilk bakışta diğer yazılarla bir farkın görülmediği, aynı renk kalemle yazılıp yazıların birbirine benzer olduğu,
    17.04.2006 tarih ve 4 sıra nolu reçetenin incelenmesinde; üç adet ilacın reçetede sırasıyla yazıldığı, 4. sıradaki ilacın reçetenin sol baş kısma dikine olarak ve aynı ton kalemle yazıldığı, başlangıçta sahteliğini gösterir bir bulgu olmadığı,
    16.05.2006 tarih ve 10 sıra nolu reçetenin incelenmesinde; iki adet ilacın yazılı olduğu, yazıların birbirine benzeyip aynı renk kalemle yazıldığı, sahteliğinin fark edilmediği,
    31.05.2006 tarih ve 13 sıra nolu reçetenin incelenmesinde; iki adet ilacın yazılı olduğu, 1 ve 2. sıradaki ilaçların kalem tonlarının farklı bulunduğu, ilk bakışta farklı kalemlerle yazıldığının fark edilebildiği, ayrıca 1. sıradaki ilaçta "no 30" rakamı üzerinde değişiklik yapıldığı,
    17.01.2006 tarih ve 11 sıra nolu reçetenin incelenmesinde; 1. sıradaki ilacın kutu adedinde "3" rakamında değişiklik yapıldığı, 1 ve 2. sıradaki ilaçların aynı ton kalemle yazıldığı, yapılan tahrifatın ilk bakışta anlaşılamadığı,
    16.01.2006 tarih ve 18 sıra nolu reçetenin incelenmesinde; iki adet ilacın da aynı kalemle yazıldığı, herhangi bir tahrifat fark edilmediği,
    19.01.2006 tarih ve 19 sıra nolu reçetenin incelenmesinde; bir adet ilacın yazılı olduğu, herhangi bir sahtecilik fark edilmediği,
    27.01.2006 tarih ve 20 sıra nolu reçetenin incelenmesinde; üç adet ilacın normal sırası içinde, 4 nolu ilacın ise reçetenin sol baş kısma dikine olarak yazıldığı, ilk bakışta sahteciliğinin fark edilmediği,
    16.01.2006 tarih ve 18 sıra nolu reçetenin incelenmesinde; 1. sıradaki ilacın "1 gr" ile "6" ibarelerinin sonradan yazıldığı, diğer kalem tonlarıyla farklı olduğu, durumun ilk bakışta fark edildiği,
    06.03.2006 tarih ve 46 sıra nolu reçetenin incelenmesinde; dört adet ilacın yazıldığı, 4. sıradaki ilacın diğer kalemlerden farklı tonda bir kalemle yazılmış olması nedeniyle dikkat çektiği,
    20.03.2006 tarih ve 50 sıra nolu reçetenin incelenmesinde; altı adet ilacın yazıldığı, yazıların benzediği ve kalem mürekkebinin renginin aynı tonda olduğu, sahteliğin ilk bakışta fark edilmediği,
    27.01.2006 tarih ve 22 sıra nolu reçetenin incelenmesinde; iki adet ilacın yazıldığı, yazıların şekli ve kalemlerin renk tonu itibarıyla benzer olduğu ve sahteliğin ilk bakışta fark edilmediği,
    27.01.2006 tarih ve 24 sıra nolu reçetenin incelenmesinde; iki adet ilacın yazıldığı, 1. ilaç kutusu olarak "35" rakamının belirgin olarak yazıldığı, bu değişikliğin ilk bakışta fark edildiği,
    07.02.2006 tarih ve 31 sıra nolu reçetenin incelenmesinde; 2. sıradaki ilacın üzerinin çizildiği, başka bir ilaç yazıldığı, yine 4. sıradaki ilacın kullanım miktarı olarak "3x1" kısmında "1" üzerinde değişiklik yapıldığı, reçetedeki değişikliğin ilk bakışta fark edildiği,
    10.02.2006 tarih ve 33 sıra nolu reçetenin incelenmesinde; bir adet ilacın yazıldığı, ilaç dozu olan "500 mg" ın, "1000 mg" olarak değiştirildiği, bu durumun ilk bakışta fark edildiği,
    31.01.2006 tarih ve 25 sıra nolu reçetenin incelenmesinde; iki adet ilacın yazıldığı, yazıların benzediği ve kalem tonunun birbirlerinden farklı olmadığı, yapılan değişikliğin fark edilmediği,
    13.02.2006 tarih ve 38 sıra nolu reçetenin incelenmesinde; üç adet ilacın yazıldığı, yazıların benzerliği ve kalem rengi itibarıyla fark bulunmadığı, iğfal kabiliyetini haiz olduğu,
    15.02.2006 tarih ve 13 sıra nolu reçetenin incelenmesinde; iki adet ilacın yazıldığı, ilaçların yazı tarzı ve kalem tonu itibarıyla aynı kalemden çıktığı ve tahrifatın fark edilemediği,
    24.02.2006 tarih ve 43 sıra nolu reçetenin incelenmesinde; iki adet ilacın yazıldığı, her iki ilacın aynı kalemle ve birbirine benzer olarak yazıldığı,
    10.02.2006 tarih ve 36 sıra nolu reçetenin incelenmesinde; 1. sırada yazılı ilacın üzerinin çizildiği, 2 ve 3. sırada yazılı ilaçların aynı kalemden çıktığı ve yazıların ilk bakışta benzer olduğu, 1 ve 2. sıradaki ilaçlar yönünden sahtecilik bulgusunun görülmediği,
    08.03.2006 tarih ve 47 sıra nolu reçetenin incelenmesinde; iki adet ilacın yazıldığı, tahrifatın ilk bakışta fark edilmediği,
    16.03.2006 tarih ve 49 sıra nolu reçetenin incelenmesinde; üç adet ilacın yazıldığı, kalemin renk tonu ve yazıların benzerliği itibarıyla herhangi bir fark görülmediği,
    02.05.2006 tarih ve 8 sıra nolu reçetenin incelenmesinde; iki adet ilacın yazıldığı, yazı ve kalem tonu itibarıyla fark görülmediği, sahteciliğin ilk bakışta anlaşılamadığı, 2 nolu ilacın altında başka bir ilaç isminin yazıldığı, üzerinin kırmızı kalemle çizildiği, bu çizgi altında uzman doktorun kaşesinin mevcut olduğu,
    02.05.2006 tarih ve 7 sıra nolu reçetenin incelenmesinde; dört adet ilaç yazıldığı, 4 nolu ilacın belirgin olarak çizildiği ve değişiklik yapıldığı, 2 nolu ilaç ve 1 nolu ilaçta kutu ve kullanım dozlarında farklılıklar görüldüğü, iğfal kabiliyetini haiz olmadığı,
    03.05.2006 tarih ve 9 sıra nolu reçetenin incelenmesinde; üç adet ilacın yazıldığı, mürekkep tonu ve yazı benzerlikleri itibarıyla sahteliğin ilk bakışta anlaşılamayacağı,
    30.05.2006 tarih ve 12 sıra nolu reçetenin incelenmesinde; 1. ilacın altında bulunan ilacın ve 4. sıradaki ilacın çizildiği, reçetedeki değişikliğin ilk bakışta fark edildiği,
    22.05.2006 tarih ve 11 sıra nolu reçetenin incelenmesinde; 2 sıra nolu ilacın üzerinin çizildiği, 3 nolu ilacın baş harfinde değişiklik yapıldığı, 4. sıradaki ilacın reçetenin soluna dikine şekilde yazıldığı, 2. sıradaki ilaç yönünden iğfal kabiliyetinin bulunmadığı, diğer ilaçların aynı kalem ve benzer yazılarla yazıldığı,
    17.10.2006 tarih ve 26 sıra nolu sıra nolu reçetenin incelenmesinde; 2. sıradaki ilacın kırmızı kalemle çizildiği, diğer reçetelerin yazı şekli ve kalem tonu itibarıyla aynı elden çıktığı izleniminin edinildiği, sahteliklerinin ilk bakışta fark edilmediği,
    Tespitlerine yer verildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Tanık Katibe ...; Ege Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümünde doktor olarak görev yaptığını, 06.01.2006 tarihli reçetenin altındaki imzanın kendisine ait olduğunu, reçetedeki iki adet ilaçtan birincisini kendisinin yazdığını, ancak altındaki "Rp" ve "Zometa 4 mg" yazılarının kendisine ait olmadığını, 17.01.2006 tarihli reçetedeki "Meronem 1 gram" ibaresini kendisinin yazdığını, altındaki "RP" ile "Mabthera 500 mg" ibarelerini kendisinin yazmadığını, bu ilacın hastalığın tedavisinde kullanılan bir ilaç türü olmadığını, 04.01.2006 tarihli reçetedeki "ATG 20 mg" yazısının kendisine ait olduğunu, "rp 2" ile "Aggrastat" ibarelerini kendisinin yazmadığını, Aggrastat isimli ilacın görev yaptığı bilim dalınca kesinlikle kullanılmadığını, 04.01.2006 tarihli reçetedeki 1 ve 2 numaralı ilaçları kendisinin yazdığını, 3 ve 4 numaralı ilaçları ise kendisinin yazmadığını, 20.01.2006 tarihli reçetedeki 1 ve 2 numaralı ilaçları kendisinin yazdığını, 3 numaralı "Endobilin 5000" isimli ilacı ise kendisinin yazmadığını, bu ilacın mor reçete ile düzenlenmesi gereken bir ilaç türü olduğunu, bu nedenle söz konusu reçeteye yapılan eklentinin açıkça fark edildiğini, 27.01.2006 tarihli reçetede 1. sırada yazılı ilacın altına eklenmiş olan "Ambizome 50 mg" isimli ilacı kendisinin yazmadığını, belirttiği reçetelerdeki kaşe ve kaşe üzerindeki imzaların kendisine ait olduğunu, harici yere atılan imzaların ise kendisine ait olmadığını,
    Tanık Halime ... Büker; 2004 yılında Ege Üniversitesinde doktor olarak görev yaptığını, reçetelerde ismi geçen ...."ın hematoloji ve rotasyon süresi boyunca tedavisini yaptığını, 13.02.2006 tarihli reçeteye "Amsisome 50 mg" isimli ilacın sonradan eklendiğini ve bu yazının kendisine ait olmadığını, 14.07.2006 tarihli reçetedeki "Neuhogen 300 mg" isimli ilacın dozunu "2" olarak yazmasına rağmen reçete üzerinde tahrifat yapılarak "20" hâline getirildiğini, yine "V fend" isimli ilacın da kutu adetinin "1" olarak yazılmasına rağmen "10" olarak değiştirildiğini,
    Beyan etmişlerdir.
    Sanık ... savcılıkta; yasal prosedüre uygun şekilde ilacın kupürlerini reçeteye ekleyip kuruma faturalandırdıklarını, kurum tarafından bunun incelendiğini, uygun görülürse ödeme yapıldığını, herhangi bir eksiklik veya noksanlık varsa bu durumu kurumun kendilerine bildirdiğini, kurumdan tahsil ettikleri reçetelerden yalnızca ...."nın reçetesinde problem olduğunu, bu şahsın da sağlık kurulu raporu bulunduğundan her zaman ilaç alma hakkı olduğunu, şahsın sürekli kullandığı ilacı doktora reçete ettirme yerine reçetesini mükerrer kullandığını, bu durumun da kendileri tarafından bilinmesinin mümkün olmadığını, bu işlerle kalfasının ilgilendiğini, hakkındaki suçlamayı kabul etmediğini,
    Mahkemede; atılı suçlamaları kabul etmediğini, eczanesinde kalfa olarak çalışan sanık ..."in görevinin, kendisinin verdiği işleri yapmaktan ibaret olduğunu, sorumluluğun kendisinde bulunduğunu, yapılan işlemlerden dolayı kalfayı suçlamadığını, sahtecilik yapıldığı ileri sürülen reçetelerin iddianamede ayrıntılı olarak belirtilmediğini, reçetelerin ilgili sağlık kuruluşu tarafından düzenlendiğini ve herhangi bir sahtecilik bulunmadığını, ilgilinin imzasını ve hastane kaşesini taşıdığını, hekimin yazmış olduğu reçetedeki ilaçların dozunu ve hangi ilacın gerekip gerekmediğini kendilerinin kontrol edemeyeceklerini, suç tarihinde Gençlik Spor İl Müdürlüğü, Emekli Sandığı tarafından oluşturulan bilgisayar sistemine dahil olmadığı için hastanın daha önceden yazdırdığı reçete ile aynı ilacı alıp almadığını bilmelerinin mümkün olmadığını, bu nedenle henüz kullanabileceği ilaçları bitirmeden tekrar ilaç yazdırıp eczaneden ilaç almasının mümkün olduğunu, reçetelerdeki imzaların hastalara veya reçete sahiplerine ait olduğunu, kendileri tarafından atılmış bir imzanın bulunmadığını, ilaçların tamamının giriş faturalarının mevcut olduğunu, bilirkişi incelemesinin eczacılık konusunda uzman olmayan kişiler tarafından yapıldığı için yanlış sonuca ulaşıldığını,
    Sanık ... aşamalarda; sanık ..."nin eczanesinde kalfa olarak çalıştığını ve reçetelerin kontrolü, ödenmesi için gerekli hazırlıkların yapılması ile ilgili kuruma sunulması işlemlerini yaptığını, ancak bu reçetelerin hiçbirinde sahtecilik ve tahrifat yapmadığını, reçetelerin ilgili sağlık kuruluşlarınca düzenlendiğini ve hastaların da reçete arkalarını imzalayarak ilaçlarını teslim aldıklarını, bu prosedüre uyulmaması halinde ilgili kurumun ödeme yapmayacağını, ... bilgisayar sistemine dahil olmadığından hastanın aynı reçeteyle farklı eczanelerden ilaçları alabileceğini,
    Sanık ... savcılıkta; kızının İzmir"de kanser tedavisi gördüğünü, İzmir"deki doktorun üç adet reçete yazdığını, bu reçeteleri eczaneye götürdüğünde il dışı ödemelerinde tereddüt yaşadıkları için kendisine ilaç vermediklerini, bunun üzerine Balıkesir"e geldiğini, reçetelerden bir tanesi ile buradaki eczanelerden birinden ilaç aldığını, diğer iki reçetenin kendisinde durduğunu, eczaneler bu ilaçları temin etmede geciktiklerinden doktorların tedavinin devam edebilmesi için çok sayıda reçete yazdıklarını, bu nedenle elinde fazla reçete bulunduğunu,
    Mahkemede; kanser olan kızının 2005 yılından itibaren Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinde yatarak tedavi gördüğünü, kullandığı ilaçların pahalı olması nedeniyle nakit olarak ödenmesi istendiğinden bu ilaçları İzmir"de temin etmekte zorluk yaşadığını, genellikle Balıkesir"deki sanık ..."nin sahibi olduğu eczaneden aldığını, ne kadar ilaç aldığını hatırlamadığını, bir kısım reçetelerdeki kupürlerin ne şekilde kaybolduğunu ve reçetelerdeki tahrifatların kimin tarafından yapıldığını bilmediğini,
    Savunmuşlardır.
    Uyuşmazlık konularının sırayla değerlendirilmesinde yarar bulunmaktadır.
    1- Sanıklar ... ve ... arasında menfaat çatışması bulunup bulunmadığı, buna bağlı olarak da aynı müdafinin hukuki yardımından yararlanmalarının, savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olup olmadığı;
    Avukat ...’nın sanıklar ....ve ....’in ortak müdafi olarak soruşturma ve kovuşturma boyunca görev yaptığı, sanık ...’nin aynı zamanda başka bir müdafiinin de bulunduğu anlaşılmaktadır.
    Uyuşmazlık konusunda sağlıklı bir çözüme ulaşılabilmesi için, konuya ilişkin yasal düzenlemelerin incelenmesinde yarar bulunmaktadır.
    5271 sayılı CMK"nun, “Şüpheli veya sanığın birden fazla olması halinde savunma” başlığını taşıyan 152. maddesi; “Yararları birbirine uygun olan birden fazla şüpheli veya sanığın savunması aynı müdafie verilebilir” hükmünü taşımaktadır.
    Öte yandan 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 38. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi ile avukata, aynı işte menfaati zıt olan bir tarafa vekâlet etmesi halinde, gelen işi reddetmesi zorunluluğu getirilmiştir.
    Yine Türkiye Barolar Birliğince kabul edilen Avukatlık Meslek Kurallarının 35. maddesi ile de; “Avukat aynı davada, birinin savunması öbürünün savunmasına zarar verebilecek durumda olan iki kişinin birden vekâletini kabul edemez” kuralına yer verilmiştir.
    Bütün bu hükümlerden de anlaşılacağı gibi önemli olan, aynı müdafiinin hukuki yardımından yararlanılması sonucu sanıklara ilişkin savunmanın zafiyete uğramamasıdır.
    Nitekim öğretide de aynı görüş benimsenmiş, şüpheli veya sanıklardan birisinin savunulması ancak diğer sanığın suçlanmasıyla sağlanabiliyorsa, çıkarların çatıştığı ve müdafilerinin değişik kişiler olması gerektiği belirtilmiştir (Nur Centel – Hamide Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, 6. Bası, s. 170).
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Sanıkların, birbirlerini suçlayıcı ya da çıkar çatışması sonucunu doğurucu farklı savunmalarda bulunmamaları, sanık ...’nin savcılıkta kamu davasına konu olaylarla ilgisi bulunmayan başka bir olaydan bahsedip sonunda “bu işlerle kalfam ilgilenmektedir” şeklindeki genel ifadesinin sanık ..."i suçlayıcı nitelikte olmaması, daha sonraki savunmalarında da sanık ..."i suçlar nitelikte bir beyanı olmadığı gibi aksine sanık ..."in, kendisinin verdiği işleri yaptığını ve sorumluluğunun olmadığını beyan etmesi ve her iki sanığın da istikrarlı şekilde suçlamaları kabul etmemeleri karşısında; aynı müdafinin hukuki yardımından yararlanan sanıkların savunmalarının birbirlerinin savunmasına zarar verebilecek nitelikte olmadığı, ortak müdafileri tarafından aynı doğrultuda savunma yapıldığı ve sanıklardan birisinin lehine, diğerinin aleyhine olacak biçimde savunmada zafiyete sebebiyet verilmediği anlaşıldığından, savunma haklarının kısıtlanmadığı kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının bu uyuşmazlık yönünden reddine karar verilmelidir.
    Bu uyuşmazlık konusuna ilişkin olarak çoğunluk görüşüne katılmayan üç Ceza Genel Kurulu Üyesi; "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmesi gerektiği" görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
    Sanıkların savunma hakkının kısıtlanmadığının kabul edilmesi nedeniyle, diğer uyuşmazlık konularının incelenmesine geçilmiştir.
    2-a- Suça konu reçetelere ilave edilen yazı ve rakamların aidiyeti hususunda bilirkişi incelemesi yapılmasının gerekip gerekmediği;
    Bursa Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 17.04.2007 tarihli ekspertiz raporunda reçetelerde tahrifat yapıldığı belirtilip reçetelerin aldatma kabiliyeti yönünden ayrıntılı şekilde incelenmiş olması, suça konu reçetelerin aynı zamanda mahkeme heyetince de 03.03.2010 tarihli oturumda incelenerek sahteciliklerin ne şekilde gerçekleştirildiği ve hangi sahteciliklerin aldatma kabiliyeti olduğunun değerlendirilip tutanağa bağlanması, reçetelerin bir kısmını düzenleyen tanık doktorların reçetelere sonradan eklenen yazıların kendilerine ait olmadığını beyan etmeleri, sahteciliğe konu reçetelerin, sağlık karnesindeki aynı seri numaralı suret sayfalarından farklı olması ve itirazın dayanağını oluşturan 12.03.2009 tarihli bilirkişi raporunu düzenleyen emekli sayıştay denetçisi, uzman doktor ve eczacıdan oluşan bilirkişi heyetinin, reçetelerde yapılan tahrifata ilişkin uzmanlık bilgisinin bulunmaması karşısında, suça konu reçetelere ilave edilen yazı ve rakamların aidiyeti hususunda yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasının gerekli olmadığı kabul edilmelidir.
    b- 12.03.2009 ve 02.11.2009 tarihli bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeni bir bilirkişi raporu alınmasının gerekli olup olmadığı;
    12.03.2009 tarihli bilirkişi raporunda; reçetelerde yazılı ilaçların hastanın teşhisine ve sağlık kurulu raporuna uygun olmakla birlikte, birçoğunun kullanım dozu, kutu adeti ve süresi ile bir arada kullanımının olağan kabul edilmediği, konunun açıklığa kavuşması için uzman hekimden bu hususta görüş alınmasının uygun olacağının belirtilmesi üzerine suça konu reçetelerde adı geçen ...."ın hastalığı konusunda uzman olan Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı ve Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesince düzenlenen 02.11.2009 tarihli bilirkişi raporunda; reçetelerde hastalığın tedavisinde kullanılmayan ilaçların bulunduğu, kullanılabilecek ilaçların miktarının çok abartılı olduğu, reçetelerdeki ilaçların uygunsuz şekilde bir araya getirildiği, hastalığın suistimal edildiği şeklinde görüş bildirilmesi, yine 08.02.2008 ve 04.04.2011 tarihli bilirkişi raporlarında; reçetelere hastalığın tedavisiyle ilgisi bulunmayan ve sağlık kurulu raporunda da yer almayan bazı ilaçların usulsüz olarak eklendiğinin belirtilmesi karşısında; 12.03.2009 tarihli bilirkişi raporunda, reçetelerde yazılı ilaçların hastanın teşhisine ve sağlık kurulu raporuna uygun olduğu belirtilmekle birlikte, birçoğunun kullanım dozu, kutu adeti ve süresi ile bir arada kullanımının olağan kabul edilmediği ve konunun açıklığa kavuşması için uzman hekimden görüş alınmasının uygun olacağının ifade edilmesi, 02.11.2009 tarihli raporun ise ...."ın hastalığı konusunda uzman olan bilirkişi tarafından bilimsel şekilde düzenlenmiş olması ve bu raporun dosyada mevcut diğer raporlarla da desteklenmesi nedeniyle hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bu nedenle yeni bir bilirkişi raporu alınmasının gerekmediği kabul edilmelidir.
    c- 12.03.2009 tarihli bilirkişi raporundaki lehine görüşler karşısında, sanık ...’ın üzerine atılı suçların sübut bulup bulmadığı;
    12.03.2009 tarihli bilirkişi raporunda; “Eczacılık hizmetleri açısından reçetede yazılı ilaçlar hastanın teşhisine ve sağlık kurulu raporlarına uygundur. Reçeteler, sonradan ilaç ilave edildiğine dair kanaat oluşturulabilecek nitelikte değildir. Uygulamada tahrifat olduğu anlaşılan reçeteler işleme konmaz. Bir arada kullanılması sakıncalı ilaçlara eczacının müdahil olma yetkisi yoktur. Ancak etik olarak ilgili hekimi uyarabilir” denilmiş ise de, aynı heyetçe düzenlenen 21.09.2010 tarihli ek raporda; “Eczacılık hizmetleri bakımından da yatan hasta ibaresi bulunan ilaçlara ait günlük kullanım dozu dikkate alınarak 5 günlükten fazla ilacın fatura edilmemesi gerekir. Ayrıca, eczacı fatura ettiği ilaçlarda raporu olan ilaç varsa o ilacın raporda açıkça belirtilip belirtilmediğini dikkate almak zorundadır. .... isimli hak sahibine ait sağlık raporunda yer alan bilgiler 12.03.2009 tarihli raporumuzda açıkça yazılmıştır. Bu raporda heyette imzası bulunan komisyon tarafından hangi ilaçların hangi dozda kullanılacağı belirtilmiştir. Bu rapora göre tanıya uygun olmakla beraber Mabthera isimli ilacın kullanılması önerilmemektedir. Bu ilaç reçetede yazılı olsa dahi raporda olmaması nedeni ile eczacı tarafından geri çevrilmesi gerektiği” mütalaa edilerek ilk rapordaki görüşten dönülmesi ve 04.04.2011 tarihli bilirkişi raporunda da "Davaya konu özürlü reçetelerdeki ilaçların verilmesi halinde bedelllerinin ödenmeyeceğini her eczacı bilir. ...Eczacılık uygulamaları açısından eczacı eczanenin sahip ve mesul müdürü, eczane işletmesinin sorumlusudur" şeklinde görüş bildirilmesi karşısında, sanığın atılı suçlardan mahkûmiyetine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
    Tüm bu bilgiler ışığında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 2, 3 ve 4 numaralı itirazlarının da reddine karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
    2-Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 07.02.2017 günü yapılan ilk müzakerede birinci uyuşmazlık yönünden yasal çoğunluk sağlanamadığından, 21.02.2017 tarihinde yapılan ikinci müzakerede birinci uyuşmazlık yönünden oyçokluğu, ikinci, üçüncü ve dördüncü uyuşmazlıklar yönünden ise oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi