17. Hukuk Dairesi 2009/6944 E. , 2010/504 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili şirkete kasko sigortalı araçta meydana gelen hasar bedelinin sigortalıya ödendiğini, davalı sürücünün olayda asli kusurlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 4.000.YTL"nin ödeme tarihinden işleyecek reeskont faizi ile davalılardan tahsilini talep etmiş, 13.10.2008 tarihli dilekçesinde davalı ... hakkındaki davadan vazgeçtiğini bildirmiştir.
Davalılar ... ve ... davanın zamanaşımına uğradığını olay tarihinden itibaren 2 yıldan fazla sürenin geçtiğini, kusuru kabul etmediklerini, davacının davalı ... şirketinden zararını tahsil edip onu ibra ettiğini, ... şirketinin Birlik ... A.Ş olduğunu belirterek davanın Birlik ... A.Ş ihbarını ve reddini savunmuşlardır.
Davalı ...Ş vekili davanın zamanaşımı süresinin olduğunu bu nedenle reddinin gerektiğini müvekkili nezdinde davalı aracının trafik sigortasının olmadığını, İZSS bulunduğunu buna istinaden davacı şirkete 8.448.YTL ödeme yapıldığını, trafik sigortası limitini aşan kısmın davacıya ödendiğini ve sorumluluklarının kalmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece zamanaşımı nedeniyle davanın reddine ... verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava TTK.nun 1301.maddesinden kaynaklanan rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Trafik kazası 9.12.2004 tarihinde meydana gelmiş olup, kazada davacıya kasko sigortalı aracın sürücüsü Aykut Taren 10 gün, arkadaşı Zülfiye Derman 15 gün ve davalı aracının sürücüsü ... 4 gün iş ve güçlerinden kalacak şekilde yaralanmışlar, davacı şirkete kasko, sigortalı araçta hasarlanmış dava ise, 4.4.2008 tarihinde açılmıştır.
Borçlar Kanunun 41. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de hakız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 ve her halde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunduğu belirtilmiştir.
Buna karşılık 2918 sayılı ....nun 109. maddesinin ilk fıkrasında yine haksız fiil niteliğindeki trafik kazalarından doğan tazminat taleplerinin tabi bulunacağı zamanaşımı süresi yönünden BK.nun 60.maddesindeki düzenlemeden farklı özel bir hüküm getirilmiş, anılan hükümdeki 1 yıllık zamanaşımı süresi bu tür tazminat talepleri için açılacak davalar yönünden 2 yıl olarak belirtilmiştir. Aynı maddenin 2. fıkrasında ise davanın cezayı gerektiren bir eylemden doğması ve ceza kanununun bu eylem için daha uçun bir zamanaşımı süresi öngörmesi halinde, bu sürenin maddi tazminat talepleri (bu taleple açılacak davalar) içinde geçerli olacağı hükme bağlanmıştır.
Görüldüğü üzere, Borçlar Kanunu"nun 60 ve 2918 sayılı ....nun 109/2 maddesindeki düzenlemeler, zamanaşımı süresinin başlangıcı yönünden birbirine paraleldir. Aralarındaki tek fark zamanaşımı süresinin trafik kazalarından doğan tazminat talepleri bakımından 1 yıl yerine 2 yıl olarak öngörülmesidir.
2918 sayılı kanunun anılan hükmünün gözden kaçırılmaması gereken yönü, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin tazminat talebi ile açılacak davalar içinde geçerli olabilmesinin sadece eylemin ceza kanunana göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte bunun dışında fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası söz konusu hükümde ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve
diğer sorumlular (örneğin işleten) arasında bir ayrımda yapılmamış, böylece, bunların tümü için ceza zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür.
Açıklanan hukuksal durum ve ilkeler ışığında; dava 2918 sayılı ....nun 109/2 maddesinde öngörülen Ceza zamanaşımı süre içerisinde açılmıştır.
Bu durumda, mahkemece işin esasına girilerek sonucuna göre bir ... verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde davanın zamanaşımı nedeniyle reddine ... verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ... ... ... A.Ş vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde davacı ... ... ... A.Ş"ye geri verilmesine 28.1.2010 tarihinde oybirliğiyle ... verildi.