Davacı, Kurum tarafından yaşlılık aylığına konulan haczin ve kesintilerin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı yönetim kurulu üyesi olduğu S.S. B.İ. Tüketim Kooperatifinin davalı kuruma olan borcundan dolayı SSK" dan aldığı yaşlılık aylığına konulan haczin kaldırılmasını istemiştir.
Mahkemece davacının yaşlılık aylığına konulan haczin dayanağını oluşturan alacağın ve takip talebinin, 5198 sayılı Yasa ile değiştirilen 506 sayılı Yasa"nın121 maddesindeki değişikliğin yürürlük tarihi olan 6.7.2004 tarihinden önce olduğundan bu Yasa"nın davacıya uygulanamayacağı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmişse de varılan bu sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamıştır.
Dosyadaki kayıt ve belgelere göre davacının, S.S. B.İ. Tüketim Kooperatifinin yönetim kurulu üyesi olduğu ve Kooperatifin SGK"ya 506 sayılı Yasa"nın 80. maddesi kapsamında borcu bulunduğu bu borçtan şirketin yönetim kurulu üyesi olması nedeniyle davacınında sorumlu olduğu, hakkında 6183 sayılı Yasa uyarınca yapılan icra takibinin kesinleştiği ve yaşlılık aylığına Ağustos 2007 tarihinden itibaren haciz konulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık davacının yaşlılık aylığına konulan haciz işleminde 506 sayılı Yasa"nın 121. maddesinin 5198 sayılı Yasa ile değiştirilmezden önceki hükmünün uygulanıp uygulanmayacağı başka bir anlatımla söz konusu madde de 5198 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikte getirilen hükmün nazara alınıp alınmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 121. maddesinin 1. fıkrası hükmü " bu kanun gereğince bağlanacak gelir veya aylıklar ve sağlanacak yardımlar nafaka borçları dışında haciz veya başkasına devir ve temlik edilemez" şeklinde iken 6.7.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5198 sayılı Yasa"nın 17. maddesi ile " nafaka borçları " ibaresinden sonra gelmek üzere " ... ve bu kanunun 80. maddesine göre takip ve tahsili gereken alacaklar "ibaresi eklenerek yapılan değişiklikle prim borçlarından dolayı da yaşlılık aylığına haciz konulacağı öngörülmüştür. Kural olarak her olay meydana geldiği tarihte yürürlükte olan hükümlere tabidir. Ancak kamu düzeniyle ilgili olan veya metninde geriye yürütüleceği belirtilen yasalar bunun istisnasını oluştururlar . " 22.5.1964 gün Esas 2006/26 Karar 9 sayılı İçtihadı Birleştirme Ön Kurul Kararı " Bu tür yeni yasaların yürürlüğe girmeleri ile görülmekte olan tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerekir. Bu gibi durumlarda kanunların geriye yürütülmesi değil zaman içerisinde ani etkisi söz konusu olmaktadır. Nitekim 7.12.1964 gün ve 1964/6 E. 1964/5 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 9.3.1988 gün ve 1987 /2 860-1988/232 sayılı kararında da bu görüşlere yer verilmiştir. kurumun prim alacakları Amme Alacağı niteliğinde olup prim alacakları yönünden yapılan yasal düzenlemelerin kamu düzeniyle ilgili olduğu açıktır. Hal böyle olunca 506 sayılı Kanunun 121. maddesinde 5198 sayılı Yasa ile yapılan değişikliğin görülmekte olan davalarda ve giderek dava konusu uyuşmazlıkta da uygulanması gerektiği kuşkusuzdur.
Somut olayda prim borcu 1998-2004 yılları arasında tahakkuk etmiş, 6183 sayılı Yasa"ya göre takip yapılarak ödeme emri 506 sayılı Yasa"da yapılan değişiklikten önce 12.03.2004 tarihinde tanzim edilerek davacıya 18.03.2004 tarihinde tebliğ edilmiş ise de davacının yaşlılık aylığına haciz 20.06.2007 tarihinde konulmuş davacının yaşlılık aylığından kesinti değişikliğin yürürlüğe girdiği 06.07.2004 tarihinden sonra 2007 yılı Ağustos ayından itibaren yapılmaya başlanmıştır. Borcun önceki tarihte tahakkuk etmesi, takibin önceki tarihten başlamış olması sonuca etkili olmayıp haczin konulduğu ve uygulandığı tarihte 06.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5198 sayılı Yasa"nın 17. maddesi ile değişik 506 sayılı Yasa"nın 80. maddesi yürürlüktedir. Mahkemece yukarıda yazılı maddi ve hukuksal olgular gözönünde tutularak davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabule karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 09.03.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.