11. Ceza Dairesi 2012/28077 E. , 2014/13398 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık
HÜKÜM : Sanığın her iki suçtan beraat
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin tahkikat neticelerine uygun olarak tecelli eden kanaat ve takdirine, tetkik olunan dosya içeriğine göre katılanın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak:
TCK"nun 54/1. maddesinde, iyiniyetli üçüncü kişilere ait olmamak koşuluyla, kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşyanın müsaderesine hükmolunacağının öngörülmesi, somut olayda mükerrer şase kaydı olduğu belirlenen traktöre ilişkin kayıp çalıntı bildirimi olmadığının anlaşılması karşısında, katılanın traktörün aidiyeti konusunda hukuk mahkemelerinde dava açmakta muhtariyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden müsadereye karar verilmesi,
Yasaya aykırı; sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan hüküm fıkrasındaki müsadereye ilişkin paragraf çıkartılarak yerine “katılanın traktörün aidiyeti konusunda hukuk mahkemelerinde dava açmakta muhtariyetine” şeklinde bir paragraf yazılmak suretiyle, sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 03.07.2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Sanığın, 2.2.2009 tarihinde noter satış sözleşmesi ile ...’den satın aldığı ...Plakalı, Başak Marka, 1998 Model, ... Şase numaralı Traktörü, 10.2.2009 günü adına tescil ettirmek için, ... Trafik Büro Amirliğine başvurduğu, bu aşamada araç üzerindeki şase numarasının 1496 olmasına rağmen, trafik ve tescil belgelerinde 14096 olarak yazıldığının fark edilmesi üzerine, idarece yapılan araştırmalarda, ...’de ... adına tescilli olan ... plakalı, 1998 model traktörün şase numarasının da ...olduğu ancak herhangi bir kayıp ve çalıntı kaydına rastlanmadığının tespiti üzerine, tescil müracaat formundaki ... olan şase numarası ... olarak değiştirilip kabul edilmek üzere traktör sanık adına 11.2.2009 tarihinde ... plakalı olarak tescil edilmiştir.
Sanığın traktörün muayenesini de bu hal ve bilgiler ile 21.4.2009 tarihinde yaptırdığı, yaklaşık bir yıl sonra traktörü, Katılan ...’e 15.4.2010 tarihinde noter satış sözleşmesi ile sattığı, ...’in traktörü adına tescil ettirmek için 27.4.2010 günü ... Trafik Tescil ve Denetleme Şube Müdürlüğüne başvurduğunda, traktör ve belgelerdeki şase numaralarının farklı olduğunun tespiti üzerine, Makine Mühendisleri Odasından alınan 3.5.2010 tarihli raporda, şase numaralarından 6 rakamının 8 rakamının üzerine çakıldığı ve 1 rakamının da karakter olarak 4 ve 9 rakamından farklı olduğu, buna göre şase numarasının orijinal olmadığı bildirilmiştir. İdarece, plaka ve motor numarasına göre yapılan sorgulamada aynı araca (traktöre) ait çıktığı tespit edilmiştir.
Konunun adli boyut kazanması sonucu, Cumhuriyet Başsavcılığınca, müşteki/şüpheli ... hakkında suçun şüphelisi değil, mağduru olduğu gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilip, sanık hakkında sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından dava açılmıştır.
Sanık ..., suçlamaları kabul etmeyerek, traktörü ...ilçesinden bir şahıstan (bu kişi tanık olarak dinlenen ...’dir) noter kanalıyla satın aldığını, şase numarasında ya da motor numarasında bir hata olup olmadığını, ya da kendisinden önce ne şekilde olduğunu bilmediğini, kendisinin Noter sözleşmesiyle satın alıp aynı şekilde müştekiye sattığını, araç elindeyken muayenesini yaptırdığını savunmuştur.
Katılan ... ifadesinde; sanıktan noter sözleşmesi ile 10.250,00 TL karşılığında traktörü aldıktan sonra, ruhsat işlemleri için Emniyet Müdürlüğüne başvurduğunda şase numarasının son rakamının sahte olarak oluşturulduğunun söylendiğini, o anda durumdan haberdar olduğunu, aldığı traktöre halen ruhsat çıkartamadığını, sanığa vermiş olduğu parayı da henüz geri alamadığını, traktörü de kullanamadığını, çok mağdur olduğunu, sanıktan şikayetçi olduğunu belirtmiştir. Hazır bulunan sanıktan sorulduğunda: Katılanın beyanlarına bir diyeceği olmadığını, bu traktörün kendisinde 1 yıl kadar kaldığını, kullandığı sıralarda ruhsat çıkardığını, herhangi bir sıkıntı olmadığını, bu durumdan kendisinin de mağdur olduğunu, suçlamaları kabul etmediğini savunmuştur.
Traktörü sanığa satan ... ise tanık sıfatıyla, kendisinin bu traktörü ..."dan 2007 yılında başka birisinden ikinci el olarak satın aldığını, ..."da adına tescil ettirdiğini, 2 yıl kadar kullandığını, ... isimli kişiye sattığını, onun da traktöre ... plakası çıkarttığını, kendisinin yapılan sahtecilik hakkında bir bilgisinin olmadığını, kendisinden önce şase numaralarında bir hata olması halinde trafikte çıkacağını, ayrıca ... isimli şahsın da kendisine plaka çıkarmış olduğunu, şase ve motor numarasındaki sahteliğin ne zaman yapıldığını bilmediğini, beyan etmiştir.
Mahkemece, şase numarasındaki sorunun sanığın bu aracı satın alması döneminde çıkmış olması karşısında, esasen yapılmış olma ihtimali bulunan şase numarasındaki oynamanın (sahteciliğin) sanığın, aracı katılana sattığı dönemde değil, sanığın bu aracı satın aldığı 02/02/2009 tarihinden önce yapılmış olma ihtimali kuvvetle muhtemel olduğunu, zira sanığın kendi satın alma işleminden sonra tescil işlemleri için başvurması esnasında da aracın şase numarasının 1496 olarak kabul edildiğini, bu itibarla söz konusu sahteciliği sanığın yaptığının kesin olarak kabulünün mümkün görülemeyeceğini, sanığın söz konusu aracı çok kısa bir süre kullanıp satma durumu da söz konusu olmadığından, sırf bir menfaat temin etmek için bu aracı alıp sattığına dair delil olmadığını, sanığın araçtaki sahteciliği bilerek, katılanı zarara uğratıp kendisine menfaat sağlamak için bu satım işlemini yaptığına dair de her türlü şüpheden uzak, mahkumiyetine yeterli, kesin, inandırıcı delil bulunmadığı gerekçesiyle sanığın beraatine karar vermiştir.
Mahkeme ayrıca, suça konu aracı sanıktan noter satım sözleşmesi ile satın alarak, adına tescil ettirmek isteyen katılan ...’i iyi niyetli kabul etmesine rağmen, suça konu traktörde sahtecilik yapıldığı sabit olduğu gerekçesiyle, traktörün TCK"nun 54/4. maddesi gereğince bizatihi müsadereye tabi olduğunu değerlendirilerek müsaderesine karar vermiştir.
Katılan bu kararı, sözkonusu traktörü resmi belgelere güvenerek satın aldığından, sorumlu tutulması gereken sanığın beraatine, traktörün müsaderesine karar verilmekle kendisinin cezalandırıldığını belirterek, temyiz etmiştir.
Daire çoğunluğu ile aramızda, traktörün müsadere edilmesinin yasaya aykırı olduğu noktasında ihtilaf bulunmamaktadır. Daire çoğunluğu, katılanın hukuk mahkemesinde dava açmakta muhtariyetine karar vermiştir. Biz ise traktörün katılana iadesi gerektiği düşüncesindeyiz. Çünkü;
Suça konu traktörün şase numarasındaki değişiklik (tahrifat), traktörü tanık ...’den satın alan sanığın, adına tescil ettirmek isterken fark edilmiştir. Buna göre sahtecilik, yerel mahkemece de kabul edildiği gibi, araç sanıkta iken veya ondan önceki maliklerde iken yapılmıştır. Suça konu eylem sanık tarafından gerçekleştirilmiş de olabilir ancak bu konuda mahkumiyete yeter kesin delil bulunmamaktadır. Ancak eylem sanık tarafından gerçekleştirilmemişse, katılan gibi sanık da suçun faili değil, mağdurudur. Bu durumda şase numarasındaki sahtecilik, sanığın elinde iken dava konusu edilseydi sonuç yine değişmeyecekti. Burada önemli olan husus, katılanın iyiniyetli olup olmadığıdır.
Ne traktörü sanığa satan ve mahkemece tanık olarak dinlenen ..., ne de sanık traktör üzerinde mülkiyet iddia etmemiştir. Resmi kayıtlara güvenerek, traktörü Noter satış sözleşmesi ile satın alan ve 12 gün sonra adına tescil ettirmek için müracaatta bulunan katılan suçtan doğrudan zarar gören kişidir. En azından iyiniyetli 3. kişidir. Mahkemenin kabulü de bu şekildedir. Traktör suç tarihi olan 5.5.2010 tarihinde zaptedilip, yed-i emin olarak katılana teslim edilmişse de sorumluluk doğuracağı endişesiyle kullanamamış ve kullanmaya izin verilmesi için mahkemeye müracaatlarda bulunmuştur. Dolayısıyla dört yıldan fazla süredir gerektiği gibi kullanamamaktadır. Katılanın iyiniyetli olmadığına ilişkin hiçbir bulgu olmadığına, aksine iyiniyetli olduğu kabul edildiğine, keza traktör üzerinde sanık dahil başkası da hak iddia etmediğine göre, katılan neden hukuk mahkemesinde dava açmak zorunda kalsın? Zaten olaydan dolayı fazlasıyla mağdur olup zarar gören katılan, kendisine ait bir aracın sahibi olduğunu, açılması harca tabi ve masraf gerektiren, ayrıca ne kadar süreceği belli olmayan hukuk mahkemesinde dava açmak zorunda bırakılarak bu şekilde daha da mağdur edilecektir.
Yargıtay’ın “ilgililerin hukuk mahkemesinde dava açmakta muhtariyetine” ilişkin kararları mevcuttur. Fakat bu kararlar, suça konu eşya üzerinde mülkiyet ihtilafı bulunması halinde verilmektedir. Çünkü ceza mahkemesi mülkiyet ihtilafını çözmek zorunda değildir. Bir eşyanın müsaderesi gerekmiyorsa ve üzerinde mülkiyet ihtilafı da bulunmuyorsa, mevcut duruma göre sahibine iade edilir. Davanın tarafları veya üçüncü kişilerin eşya üzerinde mülkiyet iddiası varsa, ceza mahkemesi hukuk mahkemesi gibi yargılamayı sürdürerek bu sorunu esastan çözmeyip, tarafların hukuk mahkemesinde dava açmakta muhtariyetlerine karar verir. Somut olayda resmen ve fiilen eşyanın maliki olan katılandır. Sanık dahil, önceki malikler veya 3. bir kişi mülkiyet iddiasında bulunmamıştır. Bu halde traktörün katılana iadesine karar verilmesi gerekirdi.
Çoğunluğun karara yansıtmadığı gerekçe olan “3. bir kişinin mülkiyet iddiasında bulunma ihtimali” için şu söylenebilir: Bir ceza davası olmadan da her zaman için, herkesin mülkiyetindeki bir malvarlığı için bu iddia sözkonusu olabilir. Kaldı ki muhtemele hüküm bina edilmez. Ancak bu ihtimal gözetilse bile “3. kişilerin dava hakkı saklı olmak üzere aracın katılana iadesine” karar verilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Sanık Traktörü Celal Ekmekçi’den satın alıp adına tescil ettirmek istediğinde de araç üzerindeki şase numarası ile trafik ve tescil belgelerindeki farklılık idarece görülmüş ve yapılan araştırmada, herhangi bir kayıp ve çalıntı kaydına rastlanmadığının tespiti üzerine, tescil müracaat formundaki 14096 olan şase numarası 1496 olarak değiştirilip kabul edilmek üzere traktör sanık adına tescil edildiğine göre, aynı şey katılan açısından da yapılabilir. Bu için ise Tebliğnamedeki düşünce benimsenerek, gereğinin yapılması için idareye teslimine karar verilebilirdi.
Açıklanan gerekçelerle, çoğunluğun “katılanın traktörün aidiyeti konusunda hukuk mahkemelerinde dava açmakta muhtariyetine” dair kararına katılamıyorum.