11. Hukuk Dairesi 2016/760 E. , 2016/9620 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 29/04/2015 tarih ve 2014/361-2015/316 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 04.10.2016 günü hazır bulunan davacı ... .. A.Ş. ve Denetçileri vekili Av. ... ile davalı asil ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, 2003 yılından 2008 yılına kadar davacı şirketin icra kurulu üyesi, başkanı ve genel müdürlüğü görevlerini yapan davalının eylemleriyle davacı şirkete zarar verdiğiniileri sürerek; fazlaya ilişkin talep hakkı saklı kalmak kaydıyla 10.000-TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; ıslah dilekçesiyle talebini 763.912,00-TL ye çıkartıp bu miktarın faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacı şirketin yönetim kurulu kararlarına istinaden 2003-2008 yıllarında davacı şirketin icra kurulu üyesi, başkanı ve genel müdürlüğü görevlerinde bulunan davalının yönetimde zaafiyet gösterdiği, zaafiyet nedeniyle şirket yönetiminde bulunanların davacı şirketin zarar görmesine sebep oldukları, yani yönetimin kusuru nedeniyle davacı şirketin zarar gördüğü, bu zarardan davalının da TTK.m. 342 hükmü uyarınca sorumlu olduğu, zira davalıya müracaat edilebilmesi için belirtilen hükümde öngörülen şartların oluştuğu gerekçesiyle; davanın ıslah edilmiş haliyle kabulüne 763.912,00 TL tazminatın ıslah tarihi olan 18/02/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Davalı adına çıkartılan dava dilekçesinin tebliğine dair tebligat parçasının incelenmesinde “... Caddesi No: 8 4. ... (iş yeri girişi ... TV nin girişi ile aynı)” adresine “muhatabın birlikte sakini ... imzasına tebliğ edildi” şerhiyle tebligatın yapıldığı, ancak ilgili adresin iş yeri adresi olduğu ve iş yerinde yapılan tebligatın birlikte sakin bulunduğu bildirilen kişiye yapılamayacağı bu suretle dava dilekçesinin davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır. Ayrıca davalının Mernis adresine yapılan tebligatın yenileme tensip tutanağının tebliğine ilişkin bulunduğu, yenileme tensip tutanağının incelenmesinde ise davalıya yenileme dilekçesinin örneğinin davetiyeyle gönderilmesine karar verildiği, dolayısıyla dosyada davalıya dava dilekçesinin Tebligat Kanununu hükümleri uyarınca usulüne uygun olarak tebliğ edildiğine dair tebligat parçasının yer almadığı tespit edilmiştir. Bu suretle, davalı vekilinin davadan haberdar olduğunu bildirdiği tarihten itibaren süresinde cevap dilekçesinin verildiğinin kabulü, böylece savunma ve davalı delilleri incelenip değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece davalının süresi içerisinde cevap dilekçesini ve delilleri ile rapora itirazlarını sunmaması, davacı tarafın da savunmanın genişletilmesine muvafakat etmemesi nedeni ile söz konusu beyanlara itibar edilmemesine, davalının cevap dilekçesinin ve ekinde sunmuş olduğu delilleri süresinde sunulmadığının kabulüne karar verilerek, cevap dilekçesi ile davalı delilleri incelenip ve değerlendirilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, takdiir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 15/12/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.