
Esas No: 2015/23924
Karar No: 2017/7196
Karar Tarihi: 24.10.2017
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2015/23924 Esas 2017/7196 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, ödeme emirlerinin iptali ve menkul ve gayrimenkullere konulan haczin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtilen gerekçelerle, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
6183 sayılı Kanunun “Ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir.
Diğer taraftan 6183 sayılı Kanunun 54. maddesi hükmü uyarınca da süresinde ödenmeyen amme alacağı tahsil dairesince cebren tahsil olunur. Amme borçlusunun borcuna yetecek miktarda mallarının haczedilerek paraya çevrilmesi de maddede belirtilen cebren tahsil şekillerinden birisidir. Bu bağlamda, borçtan dolayı cebren tahsile geçmeden önce anılan Kanunun 55. maddesi hükmünde öngörülen bilgilerin tümünü içeren bir ödemeye çağrı yazısının “ödeme emri” nin tebliğ edilmesi yasal zorunluluktur. Bir başka ifade ile kamu alacağı için “ödeme emri” çıkarılmadan ve icra takibi kesinleştirilmeden haciz uygulanması ve diğer cebren tahsil yollarına başvurulması kanuna aykırıdır.
Dosyanın incelenmesinde, davacının dava dışı kooperatifin 31.03.2003- 14.03.2005 tarihleri arasında yönetim kurulu üyesi olduğu, temsil ve ilzam yetkisinin bulunmadığı, dava dışı kooperatifin 2003/2-2005/3 dönem ve aralarına ait 33.558,03 TL prim borcuna ilişkin 2005/292 nolu ödeme emrinin davacı adına (isim belirtilmeksizin) kardeşi imzasına 11.03.2009 tarihinde tebliğ edildiği, tebligat adresi olarak .... Kasabası ..., ... adresinin yazıldığı, Honaz Kaymakamlığı Tapu Sicil Müdürlüğü’nün 02.01.2009 tarihli yazısı ile davalı Kurumun 29.12.2008
tarihli yazısı ilgi tutulmak suretiyle, davacının gayrimenkullerine 100.000 TL bedelli haciz konulduğunun belirtildiği, mahkemece, davanın süresinde açılmamış olduğu, süresinde açılmış olduğu kabul edilse dahi, takip yapılan dönemde davacının üst düzey yönetici olması nedeniyle borçlardan sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
11.03.2009 tarihinde yapılan ödeme emri tebliğindeki adres ve herhangi bir şerh içermeksizin tebliğ yapılan şahıs dikkate alındığında, 7201 sayılı Tebligat Kanununa aykırı bir tebliğin söz konusu olduğu belirgin olup, işbu davanın süresinde açıldığı kabul edilmelidir. Davanın esası yönünden yapılan incelemede; ödeme emrine konu 2003/2-2005/3 dönemleri ve arasında davacının yönetim kurulu üyesi olduğu, temsil ve ilzam yetkisinin bulunup bulunmadığının tam olarak araştırılmadığı belirgindir. Öte yandan, haciz yönünden yapılan araştırma da yetersizdir. Zira, 2005/292 numara üzerinden yapılan haciz bildirimindeki miktarlar ve dönem aralıkları ile ilgili tapu müdürlüğünün yazısında belirtilen miktarlar uyuşmadığı gibi, söz konusu haczin kesin yada ihtiyati haciz olup olmadığı da dosyadan anlaşılamamaktadır.
O halde mahkemece, söz konusu haczin kesin yada ihtiyati haciz olup olmadığı belirlenmeli, haciz bildirisine dayanak ödeme emirlerinin tamamının tebliğ edilip edilmediği, edilmiş ise buna ilişkin evrakların ikmal edilmesi ile kesinleşip kesinleşmedikleri araştırılmalı, davacının bu dönemlerde temsil ve ilzam yetkisinin olup olmadığı araştırılmalı, sadece yönetim kurulu üyeliği durumunda sorumlu olmadığı gözetilmeli, sorumlu olduğuna kanaat getirildiğinde, kesinleşmeyen ödeme emirleri miktarınca haczin yersiz olduğunun gözetilmesi gerekmektedir.
Mahkemece belirtilen hususlarda araştırma yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 24.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.