5. Hukuk Dairesi 2019/1799 E. , 2019/14694 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi, davalı vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
K A R A R -
Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.Mahkemece, bozma kararına uyularak davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.Mahkemece bozma ilamına uyularak hüküm kurulduğu belirtilmiş ise de; bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki;
1-Hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu ...Mahallesi 198 ada 1 parsel sayılı taşınmazın emsal taşınmazdan 5,56 kat daha değerli olduğu kabul edilerek bedel belirlendiği, dava konusu taşınmazla emsal arasında 100 metre mesafe bulunduğu gözetildiğinde bu denli farklı bedel tespiti, aynı kamulaştırma kapsamında, dava konusu taşınmaza yakın mesafede bulunan 216 ada 2 parsel sayılı taşınmaza idarece düzenlenen kıymet takdir komisyon raporunda 13.04.2010 tarihi itibariyle 9.150,00-TL metrekare birim bedeli belirlenmesi de nazara alındığında taşınmaza bir yıl sonrası için 7.200,00-TL metrekare birim bedeli belirleyen rapor inandırıcı bulunmamıştır. Ayrıca; somut emsal olarak değerlendirilen ... Mahallesi 223 ada 50 parsel sayılı taşınmazın, bilirkişi raporunda belirtilen tarihteki satışına ilişkin akit tablosu ilgili Tapu Müdürlüğünden, somut emsal kabul edilen taşınmazın bilirkişilerce değerlendirmeye esas alınan satış tarihi itibariyle, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibariyle fiili imar uygulaması sonucu oluşan imar parseli mi, yoksa imar planına dahil olmakla birlikte olduğu gibi bırakılan kadastro parseli mi olduğunun ilgili Belediye İmar Müdürlüğü ile Tapu Müdürlüğünden, değerlendirme tarihi olan 2011 yılında, dava konusu taşınmaz ile hükme esas alınan bilirkişi raporunda somut emsal kabul edilen taşınmazın, Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından resen belirlenen emlak vergisine esas olan m2 değerlerinin, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden getirtilip alınacak cevaplar da dikkate alınarak bilirkişi raporu düzenlenmesi gerekirken, denetime elverişli ve inandırıcı olmayan bu rapora göre hüküm kurulması mümkün değildir.Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re"sen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibariyle imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,
2-Kabule göre de;2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. Maddesine 6459 sayılı Yasanın 6.maddesi ile eklenen hüküm uyarınca, dört ay içerisinde sonuçlandırılamayan davada, ikinci bozma ilamı öncesi tespit edilen bedelden ilk karar ile tespit edilen bedel mahsup edildikten sonra kalan fark 15.703,70-TL’ye 07.05.2011 tarihinden ikinci karar tarihi olan 09.04.2013 tarihine kadar yasal faiz yürütülmesi gerektiğinin düşülmemesi,
Doğru görülmemiştir.Davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 25/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.