17. Hukuk Dairesi 2009/7380 E. , 2010/389 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili ve katılma yolu ile davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline ait, davalı tarafından kasko ... poliçesi ile sigortalanan aracın kaza sonucunda pert olacak şekilde hasarlandığını, araç bedelinin davalı tarafından ödenmediğini ileri sürerek, 16.500,00 TL’nin davalıdan tahsiline ... verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının doğru ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bu nedenle zararın teminat dışı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, zararın teminat dışında olduğu savunmasının kanıtlanamadığı gerekçesi ile, davanın kısmen kabulüne 7.900,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline ... verilmiş; hüküm, davalı vekili ve katılma yolu ile davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava dosyası içindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, kasko ... sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartları’nın B.3.3.1. maddesine göre sigortacı, hasar miktarına ilişkin belgelerin kendisine verilmesinden itibaren en geç 15 gün içinde gerekli incelemeleri tamamlayıp, hasar ve tazminat miktarını tespit edip sigortalıya bildirmek zorundadır. Dolayısıyla, sigortalı araçtaki hasarın belirlenmesi bir incelemeyi gerektirmektedir. Bu nedenle, gerçek zararın tespitinden sonra ... şirketinin temerrüde düştüğünün kabulü gerekir. O halde, davalının ekspertiz raporu düzenleme tarihinde gerçek zararı öğrenerek, tazmin
yükümlülüğü doğduğu ve bu tarih itibariyle temerrüde düştüğünün kabulü gerekirken yazılı şekilde kaza tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
3-Davacı vekilinin temyiz istemine gelince, taraflar arasındaki ilişki TTK’nun 3. maddesi uyarınca ticari nitelikte olduğundan, uygulanacak faiz türü de avans faizi olmalıdır. Mahkemece anılan husus göz ardı edilerek, yasal faize hükmedilmesi doğru olmamış, kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiş ise de, bu yanılgıların giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün HUMK’nun 438/7. Maddesi uyarınca aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin, 3 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, bir numaralı bendinin ikinci satırında yer alan “15.02.2007” ibaresi hükümden çıkarılarak yerine “22.02.2007” ibaresinin eklenmesine, aynı satırda yer alan “yasal” ibaresi hükümden çıkarılarak yerine “avans” ibaresinin eklenmesine, hükmün düzeltilmiş bu haliyle ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 362.26.-TL kalan onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 26.1.2010 gününde oybirliğiyle ... verildi.