11. Hukuk Dairesi 2016/952 E. , 2016/9546 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 15. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 16/10/2014 tarih ve 2014/76-2014/276 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, dava dışı ...’ün müvekkili şirket nezdinde ... Sağlık Sigorta Poliçesi Grup Sertifikası ile sigortalandığını, 26/05/2013 tarihinde sigortalının sevk ve idaresindeki motosikleti ile seyir halinde iken davalı ..."nun sürücüsü olduğu aracın çarpışması neticesinde yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza tespit tutanağında davalı ...’in kusurlu olduğunun belirtildiğini, kaza neticesinde sakatlanan sigortalının bakım ve tedavisi için müvekkili şirket tarafından sigortalıya 30/07/2013 tarihinde 25.988,00 TL ödendiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 17.000,00 TL"nin ödeme tarihi olan 30/07/2013 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı SGK vekili, görevli mahkemenin İş Mahkemeleri olduğunu savunarak görev itirazında bulunmuş, davanın usul ve esastan reddini istemiştir.
Diğer davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 5510 sayılı Yasa’nın 101. m. göre trafik kazası halleri de dahil sağlık hizmetleri ile ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklarda İş Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle, dava dilekçesinin görev yönünden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep edildiğinde dosyanın görevli ve yetkili İş Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, gerektirici sebeplere ve 5510 sayılı Yasa’nın 101. maddesinde yasadan doğan uyuşmazlıkların iş mahkemesinde görüleceğinin düzenlenmiş olmasına, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesinde 6352 sayılı Yasa’nın 39. maddesi ile yapılan değişiklikle birden fazla iş mahkemesi bulunan yerlerde Sosyal Güvenlik Hukukundan kaynaklanan davaların görüleceği iş mahkemelerinin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirleneceği hükmünün getirilmesine, HSYK 1. Dairesi’nin 20/11/2012 tarih ve 2783 sayılı kararı ile de 01/01/2013 tarihinden itibaren uygulanmak üzere İstanbul’da Sosyal Güvenlik İş Mahkemesi faaliyete geçirilmiş olmakla, davalı SGK yönünden verilen görevsizlik kararının Sosyal Güvenlik İş Mahkemesi olarak anlaşılacak bulunmasına göre, davacı vekilinin davalı SGK’ya yönelik tüm temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2- Davacı vekilinin, davalı ...’ya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Dava, sağlık sigorta poliçesine dayalı rücuen tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlendiği şekilde davalı ... hakkında da görevsizlik kararı verilmiştir. Ancak, anılan davalının dava konusu uyuşmazlıkta haksız eylem faili sıfatıyla genel hükümlere göre sorumluluğu bulunduğundan aleyhindeki davada 6100 sayılı HMK 2. maddesi gereğince Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir. HMK 166 maddesinde ifade edildiği üzere Sosyal Güvenlik İş Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi aynı düzey ve sıfatta hukuk mahkemeleri olmadıklarından davalı ... hakkındaki davanın Sosyal Güvenlik İş Mahkemesi’nde görülmesi mümkün değildir. Bu durumda işbu davalı yönünden davaya devam edilip, işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yanılgılı değerlendirmeye dayalı, yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin davalı SGK’ya yönelik tüm temyiz itirazlarının reddi ile davalı SGK yönünden hükmün ONANMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin davalı ...’ya yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde davacıya iadesine, 13/12/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(M)
KARŞIOY
1- Dava, trafik kazası nedeniyle sigortalıya ödenen tedavi giderinin davalı Sosyal Güvenlik Kurumu ile araç sürücüsü diğer davalı ...’dan tahsili istemine ilişkindir.
2- Yerel mahkemece, 5510 S. Kanun’un 101 m. uyarınca ortaya çıkan uyuşmazlığa bakmakla ilgili olarak İş Mahkemesi’nin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
3- Dairemizce, SGK’nın temyiz itirazının reddine, ancak davalı ... yönünden, HMK’nın 2.maddesi uyarınca davaya bakmaya Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu, bu tür bir davanın HMK 166. maddesi uyarınca, İş Mahkemesi’nin görevli olduğu bir başka dosya ile birleştirilemeyecek olması nedeniyle ... yönünden dosyanın tefrik edilerek işin esasına girilmesi gerektiği halde görevsizlik kararı verilemeyeceği gerekçesiyle bozulmuştur.
4- HMK Madde 57 - (1) Birden çok kişi, aşağıdaki hallerde birlikte dava açabilecekleri gibi aleyhlerine de birlikte dava açılabilir:
a) Davacılar veya davalılar arasında dava konusu olan hak veya borcun, elbirliği ile mülkiyet dışındaki bir sebeple ortak olması.
b) Ortak bir işlemle hepsinin yararına bir hak doğmuş olması veya kendilerinin bu şekilde yükümlülük altına girmeleri.
c) Davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer olması.
5- HMK Madde 167 de yer alan;
“(1) Mahkeme, yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için, birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden karar verebilir. Bu durumda mahkeme, ayrılmasına karar verilen davalara bakmaya devam eder”.
Hükmü uyarınca da, davaların ayrılmasına karar verebilmek için, “yargılamanın daha sağlıklı yürütülmesi” gerekir.
Davaya konu somut olay trafik kazasından kaynaklanmış olup, iddianın ileri sürülüş şekline göre, her iki davalı da meydana gelen aynı zarardan sorumlu tutulmak istenilmiştir. Bu gibi dava arkadaşlığının bulunduğu durumlarda, davaların ayrılması usulü uygulanmamalıdır. Zira davalılar dava arkadaşı olup, tahsilde tekerrür, kusurun ve sorumluluğun miktarı açısından her iki davalı hakkındaki davanın birlikte görülmesinde yarar bulunmaktadır. İş mahkemeleri (sosyal güvenlik), asliye hukuk mahkemesine nazaran ihtisas mahkemesi sıfatında olmakla her iki davaya da bakmalıdır. Dairemiz çoğunluğunun, farklı usullere tabi olduğu halde, davaların birleştirilmesi usulünü, davaların ayrılması usulüne tabi kılması ve her bir davalı yönünden davaların ayrılarak görülmesi gerektiği düşüncesine katılmıyorum.