Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/1928
Karar No: 2016/9544
Karar Tarihi: 13.12.2016

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/1928 Esas 2016/9544 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2016/1928 E.  ,  2016/9544 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada ... 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 14/04/2015 tarih ve 2014/1123-2015/361 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkili adına kayıtlı çekici ve bu çekiciye bağlı dorse ile taşınacak olan yükün davalı nezdinde CMR sigorta poliçesi ile sigortaladığını, müvekkilinin maliki olduğu aracın karıştığı 03/02/2007 tarihinde meydana gelen kazada taşınan yükte hasar meydana gelmesi sebebiyle, hasarın taşıtanın sigortacısı tarafından ödenmesi üzerine, zararı ödeyen sigorta şirketinin müvekkili ve taşıtan ... Lojistik A.Ş.’ne rücu davası açtığını, anılan davada müvekkilinin tazminat ödemesine karar verildiğini, bu ilama dayanılarak müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını ve dava dışı ... Lojistik A.Ş.’nin dosyaya sunduğu teminat mektubunun kararın onanması ile paraya çevrilerek 274.248,00 TL olarak tahsil edildiğini, ... Lojistik A.Ş.’nin daha sonra yaptığı ödemeyi müvekkilinden talep ettiğini ve müvekkili tarafından toplamda 281.733,36 TL ödendiğini ve bu ödemeyle sigortacısı olan davalıdan talep hakkı doğduğunu ileri sürerek, 281.738,36 TL’nin 14/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, zamanaşımı def’inde bulunmuş, davacının beyan ve ihbar yükümlülüğüne aykırı davrandığını ayrıca, talep tutarının artmasına sebep olduğunu, davacının ihmal ve kusurlarının sigortacıya yükletilmesinin yasaya ve usule aykırı olduğunu, davacının müvekkilinin onayı olmadan diğer davalı ... Lojistik A.Ş. ile anlaşmaya vararak borcu kabul ettiğini, bu yönden de borç kabulü, ödeme yapılması ve müvekkiline rücu edilmesinin haksız ve poliçe şartlarına aykırı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, hasar vukunda tazminat alabilmek için davacının üzerine düşen mükellefiyeti zamanında yerine getirmediği, sigorta poliçesinin genel şartlarının 4. maddesi kapsamında somut olayda davalının mesuliyetinin doğmadığı ve tazminat istemi ile ikame edilen davanın CMR sigorta genel şartlarının 8. maddesinde öngörülen iki yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra açıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    1- Dava, CMR sigorta poliçesine dayalı tazminat istemine ilişkin olup, yukarıda özetlendiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
    Sigorta sözleşmelerinden doğan davaların hangi sürede zamanaşımına uğrayacağı, 6762 sayılı TTK’nın sigorta genel hükümlere ilişkin 1268 maddesinde “Sebepsiz yere ödenmiş bulunan primin veya sigorta bedelinin geri alınması alacakları dahil sigorta mukavelesinden doğan bütün mutalebeler, iki yılda müruruzamana uğrar” ve 6102 sayılı TTK’nın sigorta genel hükümlerine ilişkin 1420 maddesinde “(1) Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482 nci madde hükmü saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her halde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.(2) Diğer kanunlardaki hükümler saklıdır” şeklinde düzenlenmiştir. Bununla birlikte sadece sorumluluk sigortaları yönünden, 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak, zamanaşımı süresi 6102 sayılı TTK"nın 1482. maddesi uyarınca “Sigortacıya yöneltilecek tazminat istemleri, sigorta konusu olaydan itibaren 10 yılda zamanaşımına uğrar” şeklindeki düzenlemeyle 10 yıl olarak belirlenmiştir.
    Sigorta uyuşmazlıklarında zamanaşımı süresinin başlaması ve sigortacının temerrüdü için sigortalının ihbar yükümlülüğünü yerine getirmesi gerekir. Zira 6762 sayılı TTK’nın 1299.maddesinde yer alan “Sigorta bedelini ödeme borcu, karada ve iç sularda taşıma rizikolarına ait sigortalar dahil, bütün mal sigortalarında, rizikonun gerçekleştiğini sigortacıya ihbar borcunun 1292 nci madde hükmünce doğduğu tarihten muaccel olur” şeklindeki düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, riziko tazminatının muaccel olabilmesi için sigortacının TTK’nın 1292.maddesindeki düzenlemeye uygun olarak riziko konusu olaydan haberdar edilmesi gerekir.
    6762 sayılı TTK’nın 1292/1. maddesi uyarınca “Sigorta ettiren kimse sigortanın taalluk ettiği rizikonun gerçekleştiğini haber aldığı tarihten itibaren beş gün içinde sigortacıya haber vermeye mecburdur. Bu müddet, üçüncü şahsın sigortalıya karşı dava açması halinde sigortacıya sigortalının müdafaasına yardım etmeye mecbur tutan mesuliyet sigortalarında sigortalının tebligat üzerine davayı öğrendiği, sigortalının üçüncü kişiye vereceği tazminatın sigortacı tarafından ödenmesine ait mesuliyet sigortalarında ise hakkındaki mahkeme kararının kesinleştiğini sigortalının öğrendiği veya dava olmaksızın yahut dava neticesi beklenmeksizin üçüncü şahsa sigortalının para ödemiş olması halinde parayı ödemiş olduğu tarihten başlar"".
    6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un ""Zamanaşımı süreleri ve hak düşürücü süreler"" başlıklı 6. maddesinde de ""Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri ile hak düşürücü süreler eski hukuka tâbidir. Zamanaşımı ile hak düşürücü sürelere ilişkin diğer hususlar, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren Türk Ticaret Kanununa tâbidir."" yasal düzenlemesi bulunmaktadır. Bu durum karşısında, sigorta poliçesine dayalı olarak açılan işbu davada zamanaşımı süresinin başlangıcı, davacı taşıyıcı aleyhine ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2007/517 E. sayılı dosyasında görülen davada verilen 2011/614 K. sayılı kararın davacı tarafından temyizi üzerine Dairemizin 22/11/2013 tarih, 2012/4853 E-2013/21212 K. sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmiş olmakla, işbu kararın kesinleşme tarihi nazara alındığında, somut uyuşmazlığa zamanaşımı yönünden 6103 sayılı Yasa"nın 6. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
    Somut olayda, sorumluluk sigortaları için zamanaşımı süresi 6102 sayılı TTK’nın 1482. maddesi uyarınca 10 yıl olarak belirlenmiş olup, dava tarihi itibariyle bu süre dolmadığından zamanaşımı süresi gerçekleşmediği halde, mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda somut uyuşmazlıkta uygunlama yeri bulunmayan CMR hükümleri ile CMR sigortası genel şartlarının 8. maddesi uyarınca zamanaşımı süresinin dolduğundan bahisle red kararı verilmesi doğru değildir.
    Ayrıca, biran için davacı sigortalının yasal ihbar süresini kaçırmış olsa bile, işin esası yönünden olaya uygulanacak olan 6762 sayılı TTK’nın 1292/3 maddesinde yer alan “Sigorta ettiren kimse kasten yukarıki fıkralar gereğince ihbarda bulunmamış ise sigorta haklarını zayi eder. Sigorta ettiren kimsenin kusuru halinde, kusurun ağırlığına göre sigortacının ödemekle mükellef olduğu bedel indirilebilir” hükmü uyarınca, davanın sırf ihbar süresinin kaçırılmış olduğu gerekçesiyle reddi doğru olmayıp, kusur durumuna göre ödenecek riziko tazminatından indirim yapılması gerekip gerekmediği hususu değerlendirilmelidir. Aynı husus 6102 sayılı TTK"nın 1445/5 ve 1446.maddelerinde de benzer şekilde düzenlenmiştir.
    Somut olayda da, TTK 1292/1 maddesi uyarınca sigortalı davacının hakkındaki mahkeme ilamının kesinleştiği tarihten itibaren beş gün içinde ihbarda bulunma mecburiyeti olmasına rağmen, henüz karar kesinleşmeden önce, 04/12/2012 tarihinde davalıya noter kanalıyla ihtarda bulunulduğu ve yasal süre içerisinde dava açıldığı halde, mahkemece anılan gerekçeyle davanın zamanaşımı sebebiyle reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
    2- Öte yandan mahkemece, davanın hem zamanaşımı, hem de poliçe genel şartlarının 4. maddesi uyarınca üzerine davacının düşen yükümlülüğü yerine getirmediği gerekçesiyle de esastan reddine karar verilmiş ise de, zamanaşımı yönünden davanın reddine karar verilmesi halinde işin esasına girilmemesi gerekirken davanın esası yönünden de ret kararı verilmesi doğru olmamış ve bu husus mahkeme kararlarının açık, şüphe ve tereddüt uyandırmaması gerektiğine ilişkin HMK’nın 297/2.maddesine açık aykırılık teşkil etmekle kararın bu sebeple de bozulmasını gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) no’lu bentlerde açıklanan nedenle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 13.12.2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    (M)

    KARŞI OY

    Somut uyuşmazlıkta; 01.01.2007 - 01.01.2008 tarihleri arasında geçerli olmak üzere davacı taşıyan tarafından davalı ... şirketine CMR Sigorta poliçesi ile sigortalı aracın 03.02.2007 tarihinde geçirdiği kaza sonucunda yükte meydana gelen hasar bedeli taşıtanın sigortacısı .... Sigorta A.Ş. tarafından hak sahibine ödenerek ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2007/517 esas sayılı dosyasında davacı taşıyan ile dava dışı taşıtan aleyhine rücuen tazminat davası açılmış, dava dilekçesi davacıya 27.06.2007 tarihinde tebliğ edilmiş, mahkemenin 13.09.2011 gün 2011/617 sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiş kesinleşen karar üzerine taşıtan ... Lojistik A.Ş. tarafından .... Sigorta A.Ş."ye 274.248,00 TL ödeme yapılmış, davacı tarafından CMR sigortacısı olan davalıya ... 26. Noterliğinin 04.12.2012 gün 27925 no.lu ihbarnamesi ile keyfiyet bildirilmiş, dava dışı ... Lojistik A.Ş"nin davacıya rücuu sonucu davacı tarafından 14.02.2014 tarihinde 281.733,36 TL ödenerek 26.03.2014 tarihinde davalı aleyhinde eldeki dava açılmıştır.
    Yargılama sonucunda, mahkemece zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı vekilince temyizi üzerine sayın çoğunluk görüşü doğrultusunda yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
    Sayın çoğunluğun bozma gerekçesine katılamıyorum.
    Uyuşmazlık, CMR Sigortasında zamanaşımının ne zaman başlayacağı ve süresine ilişkindir.
    Mülga 6762 sayılı TTK. 1268 maddesinde "..... sigorta mukavelesinden doğan bütün mütalebelerin iki yılda müruruzaman"a uğrayacağı",
    818 sayılı B.K 128 maddesinde "müruruzamanın alacağın muaccel olduğu zamanda başlayacağı",
    6762 sayılı TTK 1299/1 maddesinde "sigorta bedelini ödeme borcunun, karada ve iç sularda taşıma rizikolarına ait sigortalar dahil bütün mal sigortalarında rizikonun gerçekleştiğini sigortacıya ihbar borcunun 1292"nci madde hükmünce doğduğu tarihte muaccel olacağı",
    6762 sayılı TTK 1292/1 maddesinde "sigorta ettiren kimsenin sigortanın taalluk ettiği rizikonun gerçekleştiğini haber aldığı tarihten itibaren beş gün içinde sigortacıya haber vermeye mecbur olduğu, bu müddetin üçüncü şahsın sigortalıya karşı dava açması halinde sigortacıyı sigortalının müdafaasına yardım etmeye mecbur tutan mesuliyet sigortalarında sigortalının tebligat üzerine davayı öğrendiği ...... tarihten başlayacağı",
    Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6103 sayılı TTK Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki kanunun 6/1 maddesinde de "Türk Ticaret Kanun"unun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı sürüleri ile hak düşürücü sürelerin eski hukuka tabi olduğu", düzenlenmiştir.
    Taraflar arasında düzenlenen CMR Sigorta Poliçesinin Genel Şartlar 4/c-a maddesinde de "sigortalının, haberdar olduğu bütün hasarları veya kendisine karşı düzenlenmiş tazminat taleplerini geciktirmeksizin sigorta şirketine bildirmekle, hasarın ayrıntılarını tespit etmede ve haksız iddiaları reddetmede ona yardımcı olmakla ve talimatlarına uymakla mükellef bulunduğu, ...... Bu hususlar için sigorta şirketinin bizzat müdahalede bulunabileceği" öngörülmüştür.
    Poliçe Genel Şartlarının 4/c maddesinde de açıkça ifade edildiği üzere, sigortacı, sigortalıya hukuki himaye sağlamayı taahhüt etmektedir ki, bu nitelikteki sorumluluk sigortasında zamanaşımının başlangıcı 6762 sayılı TTK 1292 maddesi gereğince sigortalının kendisine karşı bir dava açıldığını tebligat üzerine öğrendiği tarihtir.
    Uyuşmazlıkta, davacı sigortalıya karşı .... 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2007/517 esas sayılı dosyasında 3. kişi tarafından dava açılmış olup, bu davada dava dilekçesi sigortalıya 27.06.2007 tarihinde tebliğ edilmiştir.
    6762 sayılı TTK 1292 maddesi gereğince sigortacı yönünden, zamanaşımının başlangıcı 27.06.2007 tarihi olup, aynı Yasa"nın 1268. maddesinde öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresi 27.06.2009 tarihinde dolmuştur.
    Bu süre içerisinde B.K 132 ve 133 maddelerinde sayılan ve zamanaşımını durduran - kesen herhangi bir halde vuku bulmamıştır.
    Bu halde 26.03.2014 dava tarihi itibariyle davada zamanaşımı gerçekleşmiş olup, yerel mahkeme kararı yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere uygun bulunmaktadır.
    Sayın çoğunluğun, zamanaşımının başlangıcının üçüncü kişinin sigortalı aleyhine açtığı davanın kesinleşme tarihi olduğuna ilişkin görüşü, 6762 sayılı TTK 1292 maddesinde ifade edilen "sigortalının üçüncü kişiye vereceği tazminatın sigortacı tarafından ödemesine ait sorumluluk sigortalarına" ilişkin olması nedeniyle eldeki uyuşmazlıkta kesinleşme tarihinin, zamanaşımının başlangıç tarihi olarak esas alınması açıklanan yasa hükmüne aykırılık teşkil etmektedir.
    Keza 27.06.2007 tarihinde başlayan ve 27.06.2009 tarihinde sona eren zamanaşımı süresinin, 6102 sayılı TTK"nın yürürlüğünden önce son bulması nedeniyle, 6103 sayılı yasanın 6/1 maddesi gereğince uyuşmazlıkta 6102 sayılı TTK 1482 maddesinde düzenlenen 10 yıllık zamanaşımı süresinin de uygulanması sözkonusu değildir.
    Sonuç olarak,
    Davalı sigortacının CMR Sigortası Genel Şartlarının 4/c maddesi gereğince davacı sigortalıya hukuki himaye sağlamayı taahhüt ettiği, B.K 128, 6762 sayılı TTK 1299/1 ve 1292/1 maddesi gereğince sigorta alacağının, ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2007/517 esas sayılı dosyasında dava dilekçesinin sigortalıya tebliğ edildiği 27.06.2007 tarihinde muaccel olduğu, 26.03.2014 dava tarihi itibariyle 6762 sayılı Yasa"nın 1268 maddesinde öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresinin 6102 sayılı TTK"nın yürürlüğünden önce gerçekleştiği anlaşıldığından sonucu itibariyle usul ve yasaya uygun yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesi gerekirken, dosya içeriğine ve açıklanan yasal düzenlemelere uygun düşmeyen yazılı gerekçe ile kararın bozulmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi