11. Hukuk Dairesi 2016/6144 E. , 2016/9540 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 19/02/2015 tarih ve 2013/120-2015/34 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için dosya mahalline gönderilmişti. Bu noksanlıkların giderilerek dosyanın gönderildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ..."un babası..."un, davalı banka şubesinden 20/05/2011 tarihinde traktör kredisi çektiğini ve 03/03/2012 tarihinde vefat ettiğini, müvekkilinin bankaya olan borcun sigortadan karşılanmasını istediğinde, banka görevlilerinin sigorta yapılmadığı gerekçesiyle talebi reddettiğini, bankanın sigorta yaptığı halde, borcu sigortadan alıp kapatmadığı için işbu davayı açtıklarını, müvekkilinin babası traktör kredisi çektiği zaman kendisinden 787,50 TL alındığını ve makbuzda “.... alınmıştır” diye belirtildiğini, bu makbuza göre davalı bankanın hayat sigortası yaptığını ve bunun primini de aldığını ancak, sigorta yapmadıysa da bankanın sorumluluğu olup, sigortanın ödemesi gereken parayı, davalı bankanın ödemesi gerektiğini, bankaların vermiş oldukları kredilerde ... sigortası yapmalarının kendi mevzuatları gereği olduğunu, davalının kredi tarihinde ve başkaları tarafından çekilen kredilerde hayat sigortası yapmadan kredi vermediğini, murisin hayat sigortası yaptırmayacağına dair yazılı bir beyanı da bulunmadığını, ... ... Emeklilik A.Ş. tarafından gönderilen 04/11/2013 tarihli yazının da hayat sigortası yaptırıldığının kanıtı olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 50.000,00 TL"nin ticari faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, mahkemece diğer mirasçılar da davacı sıfatıyla davaya dahil edilmişler ancak, yargılamaya katılmadıkları gibi herhangi bir beyanda da bulunmamışlardır.
Davalı vekili, murisin müvekkili bankadan 20/05/2011 tarihinde traktör kredisi çektiğini ve krediyi çektiği tarihte 78 yaşında olup, bu yaştaki bir kişiye hayat sigortası yapılmasının yasal olarak mümkün olmadığını ayrıca, murisin kendi imzasını içeren dilekçesi ile hayat sigortası yaptırmak istemediğini bildirdiğini, davacı tarafça iddia edildiği gibi hayat sigorta primi tahsil edilmediğini, yapılan kesintiler arasında hayat sigortası kesintisi bulunmadığını, dekontun alt kısmında yer alan ibarenin otomasyon sistemindeki şablon gereği olduğunu, dekontta belirtilen poliçe numarasının kasko poliçesine ait olduğunu, 04/11/2013 tarihli yazının müvekkili bankadan kredi çeken, ilgili olan veya olmayan herkese gönderilen bilgilendirme amaçlı bir yazı olduğundan hayat sigortası yaptırıldığının kanıtı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacıların murisi ile davalı banka arasında akdedilen 16/05/2011 tarihli .... Kredi Sözleşmesinin 12/6 maddesinde “müşteriye bankaca uygun görüldüğü takdirde, banka mevzuatına göre hayat sigortası veya başkaca herhangi bir sigorta yaptırmaya bankanın yetkili olduğu, sigorta yapılması işlemlerindeki gerçeğe aykırı beyanlarından dolayı bankanın herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı, süreleri biten sigorta poliçelerini 12.2 madde esasları dahilinde yenilettirmeyi, bu hususun Banka için mecburiyet teşkil etmeyeceği" ve 12/2 maddesinde "sigortanın yenilenmemesinden veya hiç yaptırılmamasından dolayı bankanın sorumlu tutulamayacağı" hükmüne yer verildiği ayrıca, davalının .... Krediler Uygulama Esas ve Usullerine ilişkin ilkeler uyarınca sabit faizli traktör kredilerinde üreticilere hayat sigortası yaptırılması hususunun sigorta hakkında bilgi verilmek suretiyle üreticilerin isteğine bırakılacağı ve davalı uygulamasının bu yönde olduğu, davalının hayat sigortası yaptırma mecburiyeti bulunmadığının sözleşme hükümlerinde ve bankanın uygulama esaslarında açıkça belirtildiği yani, hayat sigortası yaptırma yükümlülüğünün kredi lehdarına yüklendiği zira, sözleşmenin 12. maddesinde yer alan düzenlemelerin kredi veren bankanın kendi lehine koyduğu bir hüküm olup, bu hükmün amacının, bankanın kredi lehdarına vermiş olduğu kredinin teminat altına alınması olduğundan, bankanın kendi lehine yaptığı bir düzenlemenin aleyhine yorumlanarak yükümlülük altına sokulmasının kabul edilemeyeceği, bankanın hayat sigortası yapma zorunluluğunun bulunmaması nedeniyle 20/05/2011 tarihli, hayat sigortası yaptırmak istemediğine ilişkin yazılı tutanak altındaki imzanın murise aidiyetinin tespiti için imza incelemesi yaptırılmadığı ayrıca, 04/11/2013 tarihli muris adına .... Emeklilik tarafından gönderilen yazı ibraz edilmiş ise de, muris ile davalı banka arasında yargılamaya konu sözleşme çerçevesinde hayat sigortası poliçesine ilişkin bir belge bulunmadığı gibi, .... sigortası kapsamında alınan sigorta masraf adı altında herhangi bir ödemeye de rastlanılmadığından .... Emeklilik tarafından gönderilen genel yazının dikkate alınmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Mahkemece hüküm fıkrasının 3. bendinde kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine 6.000,00 TL vekalet ücretine hükmedilmiş ise de, karar tarihinde yürürlükte bulunan ..... uyarınca davalı lehine 5.800,00 TL nispi vekalet ücreti takdiri gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp, kararın bu yönden bozulması gerekir ise de, yapılan yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK 438/7. maddesi uyarınca hükmün, aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
3- Ayrıca, mahkemece davanın reddine karar verilmesi nedeniyle maktu red harcı alınması gerekirken nisbi harca hükmedilmesi de doğru olmayıp, kararın bu yönden de bozulması gerekir ise de, yapılan yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK 438/7. maddesi uyarınca hükmün, aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hüküm fıkrasının 3. bendinde yer alan “...6.000,00 TL...” ibaresinin çıkarılarak yerine “....5.800,00 TL...” ibaresi eklenilmek sureti ile kararın davacı yararına bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 2. bendinin çıkarılarak yerine “Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 853,90 TL peşin harçtan, Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 27,70 TL maktu red harcının mahsubu ile bakiye 826,20 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep edildiğinde davacı tarafa iadesine” ibaresinin eklenilmesi ile kararın bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 13/12/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.