12. Ceza Dairesi 2020/1692 E. , 2021/1926 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : 2863 sayılı Kanunun 65/4, TCK’nın 62, 50/1-a, 52/2-4. maddeleri gereğince mahkumiyet
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dairemizin 2015/15100 Esas - 2017/8300 Karar sayılı bozma ilamı üzerine, mahkemece bozma ilamına uyulup uyulmadığı hususunda bir ara karar verilmemiş ise de, Ceza Genel Kurulunun kararlılık gösteren içtihatlarında da açıkça belirtildiği üzere, mahkemece bozma kararı doğrultusunda uygulama yapılması ve bozmadan sonra yapılan inceleme, araştırma ve yeni kanıtlara dayanarak hüküm kurulması karşısında, mahkemenin bozmaya eylemli uyduğu değerlendirilerek yapılan incelemede,
5237 sayılı TCK"nın 50/2. maddesinde yer alan, “suç tanımında hapis cezası ile adli para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hallerde hapis cezasına hükmedilmişse, bu ceza artık adli para cezasına çevrilmez” düzenlemesi göz ardı edilerek, seçimlik cezalardan hapis cezası tayini tercih edilmesine rağmen, sanık hakkında hükmedilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verilmesi, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Sanığın, İstanbul I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 07/07/1993 tarih ve 4720 sayılı kararı ile belirlenen kentsel sit alanı içerisinde yer alıp, Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulunun 25/06/1983 tarih ve 15185 sayılı kararı ile korunması gerekli kültür varlığı olarak tescillenen, İstanbul II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 25/04/2007 tarih ve 1002 sayılı kararı ile de koruma grubu I olarak tayin edilen “Ömer Abed Han” kapsamındaki iş yerini kiracı sıfatıyla işlettiği, “Ömer Abed Han” ın korunması gerekli kültür varlığı olarak tesciline ilişkin 25/06/1983 tarih ve 15185 sayılı kurul kararı, 25/04/1984 tarih ve 18382 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmak suretiyle ilan edildiğinden, taşınmazın niteliğinin sanık tarafından bilindiğini kabulde zorunluluk bulunduğu, bozma ilamı doğrultusunda inşaat mühendisi, sanat tarihçi ve harita kadastro mühendisi eşliğinde mahallinde icra edilen keşif neticesinde bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda; dava konusu Ömer Abed Han’ın 13J kapı nolu Serhat Giyim Kuşam mağazasının bağlı bulunduğu dükkanlarla aralarındaki ortak pasaj holü dahilinde izinsiz şekilde yapılan vitrin değişiklikleri, kısmı duvar kırılmaları, asma kat yapılanmaları, iç dekorasyonlar, duvarlara alçıpan levha kaplamaları, tesisat değişimleri şeklindeki izinsiz uygulamaların 1. grup koruması gerekli taşınmaz kültür varlığına yapılmış fiziki ve inşai müdahaleler kapsamında değerlendirildiği, vitrin değişiklikleri, iç dekorasyon, tesisatlar, boya badana gibi uygulamaların basit onarım; arkadaki iki dükkan arasındaki duvarın kısmen kırılarak dükanlardan birbirine geçiş sağlanması, ön ve arkadaki dükkanlara asma katlar yapılması şeklindeki uygulamaların esaslı onarım kapsamında değerlendirildiği, bahse konu aykırı uygulamalar sonucunda tescilli taşınmazın taşıyıcı sisteminin önemli derecede olumsuz etkilenmediği, bu yönden tescilli ana yapının zarar görmediği ve özgün yapısını pek kaybetmediği, ayrıca suça konu izinsiz uygulamaların yapılış tarzından, inşa şeklinden, kullanılan malzemelerin cinsi, yıpranma ve aşınma, karbonlaşma, paslanma durumları, renk solmaları gözönünde bulundurulduğunda suça konu uygulamalara 2011 yılında başlandığı ve bitirildiğinin belirtildiği, suç tarihi itibariyle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı bünyesinde koruma uygulama ve denetim bürosu bulunması karşısında, sanığın eyleminin bünyesinde kudeb bulunan idareden izin almaksızın inşai ve fiziki müdahalede bulunmak suretiyle 2863 sayılı Kanunun 65/4. maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğu anlaşılmakla;
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna, beraatine karar verilmesi gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Sanık hakkında hükmedilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verilirken, adli para cezasının belirlenmesine esas alınan tam gün sayısının gösterilmemesi suretiyle TCK"nın 52/3. maddesine aykırı hareket edilmesi,
2- TCK’nın 52/4. maddesi uyarınca taksitlerden birinin ödenmemesi halinde geri kalan kısmının tamamının tahsil edileceğinin ve ödenmeyen adli para cezasının hapis cezasına çevrileceğinin ihtar edilmesi ile yetinilmesi yerine, infazı kısıtlar şekilde ödenmeyen adli para cezasının kamuya yararlı bir işte çalışma şeklinde infaz edilebileceğinin de ihtar edilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazı bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu hususların aynı Kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden, hüküm fıkrasının adli para cezasına çevirmeye ilişkin üçüncü fıkrasının hükümden çıkarılarak yerine “Sanığa verilen 5 ay hapis cezasının sanığın şahsi ve ekonomik hali, suçun işleniş özelliği nazara alınarak TCK"nın 50/1-a maddesi gereğince 150 tam gün adli para cezasına çevrilmesine; TCK"nın 52/2. maddesi gereğince, sanığın ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak bir gün karşılığı adli para cezasının takdiren 20 TL olarak hesabıyla 3000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına” cümlesinin eklenmesi, 5. fıkrasının tamamının hükümden çıkartılarak yerine “TCK’nın 52/4. maddesi uyarınca taksitlerden birinin ödenmemesi halinde geri kalan kısmının tamamının tahsil edileceğinin ve ödenmeyen adli para cezasının hapis cezasına çevrileceğinin ihtaratına"" cümlesinin eklenmesi ve hükümdeki diğer hususların aynen bırakılması suretiyle, sair yönleri usul ve Kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 23.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.