11. Hukuk Dairesi 2015/15612 E. , 2016/9524 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 13.05.2015 tarih ve 2014/450-2015/422 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 13.12.2016 günü hazır bulunan davacılar vekili Av. ... ile davalılar vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkillerinin murisi ..."nun 26/04/2002 tarihinde majör depresyon tedavisi sürürken intihar ederek yaşamına son verdiğini, müvekkilinin murisinin hastalığının tesiri ile yapılan baskılara dayanamadığını ve ölümünden bir ay önce 26/03/2002 tarihinde davalı şirketteki hissesinin yarısını ivasız olarak davalı ..."na devrettiğini, devrin murisin hür iradesine dayanmadığını ileri sürerek, hisse devrinin iptaline, müvekkillerinin murisi tarafından devredilen şirket hisselerinin müvekkillerinin miras hisseleri oranında iadesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, hukuki sebebin ikrah olarak gösterildiğini, ehliyetsizliğine dayanılmadığını, davacının hukuki sebebi değiştirilmeyeceğini, davanın zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, Adli Tıp Genel Kurulu"nun davacıların murisi..."nun devir tarihi olan 26/03/2002 tarihinde hukuki işlem ehliyetine haiz olmadığını bildirdiği, davacının murisinin devir tarihinde ehliyetsiz olduğu, ehliyetsizlik hukuki işlemi baştan itibaren geçersiz kılacağından hisse devir işleminin geçersiz olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, 26.3.2002 tarihinde davacıların murisi..."na ait ..."na devrilen 80.000 hissenin devrinin iptali ile davacılara mirasçılık belgesindeki hisseleri oranında davalı şirketin pay defterine tesciline karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava, anonim şirket hisse devir sözleşmesinin iptali ve davacılar adına tescili istemine ilişkindir.
6100 sayılı Kanun"un 184 ve devamı maddeleri uyarınca, yargıç tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan kanıtları inceledikten sonra duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın
tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verir. Taraflar tahkikatın tamamı hakkında açıklamada bulunduktan sonra, yargıç yeniden araştırma yapılmasını gerektiren bir husus kalmadığı sonucuna varırsa tahkikatın bittiğini taraflara tefhim eder. Anılan Kanunun 186. maddesi hükmüne göre, tahkikatın bitiminden sonra sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir. Ancak, taraflar duruşmada hazırsa bu bildirim sözlü olarak yapılır, tutanağa geçirilir ve taraflara imzalatılır. Sözlü yargılama aşamasında taraflara son sözleri sorularak hüküm tefhim edilir. Sözlü yargılama safhasında taraflar kanıt sunmadan kendisi ve karşı tarafın iddia ve savunmaları ile kanıtlarıyla ilgili hukuki değerlendirme yaparak neden haklı olduklarını açıklama hakkı elde ederler, yargıç da gerektiğinde salt hukuki değerlendirmeye esas olmak üzere taraflara soru sorma ve tereddütlü noktaları son kez açıklığa kavuşturma imkanına sahip olur.
Somut uyuşmazlıkta, 13.05.2015 tarihli celsede tahkikat aşamasının bittiği tefhim edildikten sonra davalı şirket vekili sözlü yargılama için süre verilmesini talep etmişse de, mahkemece şirketin yasal hasım olduğu gerekçesiyle sözlü yargılama için süre verilmesi talebi reddedilmiş olup yukarıda açıklanan hükümler çerçevesinde sözlü yargılama için taraflara süre verilmeden davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu itibarla, mahkemece HMK"nın 184 ve devamı maddelerinde belirtilen usullere uyulmadan, tarafların iddia ve savunma hakkını kısıtlar şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davalılar vekilinin diğer, davacılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin diğer, davacılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine, 13.12.2016 tarihinde çokluğuyla karar verildi.
(M) (M)
KARŞIOY
6100 sayılı HMK"nın Geçici 3/2. maddesi delaletiyle temyiz incelemesinde uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK"nın 5236 sayılı Yasa ile değişiklikten önceki 428/2. maddesi "Usulü muhakemeye muhalefetten dolayı bir hükmün nakzolunabilmesi mahkemeye ait vezaifte usulü muhakemenin ihlal olunmasına ve işbu kusur ve hatanın lahik olan hükmü tağyir edecek derecede bulunmasına veya müddei, yahut müddeaaleyh tarafından usulü muhakemenin tağyir ve ihlal olunduğunu ispat edecek derecede itiraz olunup da mahkemede tetkik edilmemiş olmasına mütevakkıftır." hükmünü içermektedir. Yerel mahkemece sözlü yargılama için duruşma günü belirlenip taraf vekillerine tebliğ edilmemiş olması, 6100 sayılı HMK"nın 184 ve 186. maddesindeki usul hükmünün ihlali niteliğinde ise de, yukarda anılan kanun hükmü doğrultusunda, tek başına bozma sebebi olarak kabul edilemez.
Bu nedenlerle, taraf vekillerinin diğer temyiz nedenleri üzerinde durularak esas yönünden bir karar verilmesi, esas yönünden yapılacak inceleme sonucunda bozma nedenleri ortaya çıktığı takdirde, usuli cihete ilişkin bu yönde de bozma nedeni oluşturulması gerektiği düşüncesinde olduğumuzdan Daire çoğunluğunun münhasıran usul bozmasına katılmaya olanak görmüyoruz.