19. Ceza Dairesi 2019/2138 E. , 2019/8067 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5607 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1-Çağdaş ceza hukukunun temel ilkelerinden biri, cezanın bireyselleştirilmesidir. TCK"nun 61. maddesinde cezanın belirlenmesinde izlenecek yöntem düzenlenmiştir. Temel ceza belirlenirken söz konusu maddenin 1. fıkrasında yedi bent halinde sayılan suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araçlar, suçun işlendiği zaman ve yer, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı ile failin güttüğü amaç ve saik göz önünde bulundurulacak, aynı Kanun’un 3/1. maddesindeki ""Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur. ""şeklindeki düzenleme de gözetilerek ilgili kanun maddesinde yer alan cezanın alt ve üst sınırları arasında bir ceza takdir edilecektir.
Alt ve üst sınırlar arasında temel cezayı belirleme yetkisi, yargılama süreci boyunca adaleti sağlamaya çalışan, sanığı bazende suçun niteliğine göre mağduru gözlemleyen, görevinde bağımsız olup, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm veren mahkemeye/hakime tanınmıştır.
Mahkemece, takdir hakkı kullanılarak alt ve üst sınır arasında temel ceza belirlenirken, Anayasanın 141/3, 5271 sayılı CMK"nun 34/1 ve 230"uncu maddeleri gereğince gerekçe göstermek zorundadır. Gösterilen gerekçe de objektif, dosya içeriği ile uyumlu, fiile ve faile uygun, adil ve tatmin edici olmalıdır.
Hapis veya adli para cezasını seçenek yaptırım olarak öngören hallerde de suçlunun kişiliği dikkate alınacak ve bu bakımdan da failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri ve ekonomik durumu göz önünde bulundurularak cezalardan hangisinin tercih edildiği belirtilecektir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin süreklilik arz eden kararlarında vurgulandığı gibi kanun koyucu tarafından öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında da “ölçülülük ilkesi” gereğince makul bir dengenin bulunması gözetilecektir.
Yukarıdaki ilkeler karar gerekçesinde gözetilmeden ve benzer olaylarla karşılaştırıldığında eylem ile ceza arasındaki dengeyi bozacak şekilde temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak hakkaniyet ölçüleri ile bağdaşmayacak biçimde belirlenmesi,
2-Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiş ise de, 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı ile anılan maddenin bazı hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
3-Suçtan doğrudan doğruya zarar görmeyen ve davaya katılma hakkı bulunmayan Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu"nun davaya katılan olarak kabul edilip lehine dilekçe yazım ücretine hükmedilmesi,
4-Atılı suçun niteliğine ve suç tarihine göre, suçtan zarar gören ve davaya katılmasına karar verilen gümrük idaresi lehine karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu vekalet ücretine hükmedilmemesi,
5-Sigaraların gümrük kaçağı olduğuna ve KEMT varakasındaki değere ilişkin sanığın itirazı bulunmadığı hâlde Cumhuriyet Başsavcılığı"nca bilirkişi incelemesi yaptırılarak sanığın sebep olmadığı yargılama giderine hükmolunması,
Kabule göre;
Temel ceza üzerinden TCK"nun 61. maddesi uyarınca teşdit uygulanarak alt sınırdan uzaklaşılması suretiyle hüküm kurulduğunun anlaşılması karşısında, hükümden sonra 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile 5607 sayılı Kanunun 3/18. maddesinde değişiklik yapıldığı gözetilerek, sanığın kaçak olarak ülkeye sokulan suça konu eşyayı ticari maksatla bulundurmak eyleminden dolayı 5607 sayılı Kanunun 3/10. maddesindeki "Kaçakçılık suçunun konusunu oluşturan eşyanın akaryakıt ile tütün, tütün mamulleri, etil alkol metanol ve alkollü içkiler olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarısından iki katına kadar arttırılır, ancak bu fıkranın uygulanması suretiyle verilecek ceza üç yıldan az olamaz." şeklindeki düzenlemeye göre 6545 sayılı Kanun ile değişik 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu"nun 3/5-10. maddeleri ile 6455 sayılı Kanun ile değişik 5607 sayılı Kanunun 3/18. maddelerinin ilgili tüm hükümlerinin olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle lehe Kanunun belirlenmesi zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş ve sanık ile katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye aykırı olarak, HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 08/05/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.