Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/13888
Karar No: 2016/9515
Karar Tarihi: 13.12.2016

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/13888 Esas 2016/9515 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2016/13888 E.  ,  2016/9515 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ : İ.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada ... ..Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 03/04/2014 tarih ve 2012/151-2014/65 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için dosya mahalline gönderilmişti. Bu noksanlıkların giderilerek dosyanın gönderildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkilinin "..." markalı tekstil ürünlerini ithal ettiğini, davalının hiç bir araştırma yapmadan ürünlerin taklit olduğunu iddia ederek bu malların ülkeye girişini tedbiren durdurduğunu, açılan davada malların orjinal olduğunun belirlendiğini, tedbir kararı kaldırılarak malların müvekkiline teslimine karar verildiğini ileri sürerek, 1.000 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminatın haksız tedbir tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, 01.04.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 22.326,88 TL"ye yükseltmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davacının maddi tazminat talebinin 1.000 TL olduğu, 6100 sayılı HMK"nın 177/1 maddesi gereğince ıslahın ancak tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceği, 16/01/2014 tarihli duruşmada tahkikatın bitirilebileceği yönünde tarafların uyarıldığı ve 27/02/2014 tarihinde tahkikatın bitirildiği ve bu tarih itibariyle sözlü yargılama aşamasına geçildiği, bu tarihten itibaren ıslah imkanının ortadan kalktığı, dolayısıyla her ne kadar davacı taraf yargılamanın son duruşmasında ıslah dilekçesi vermiş ve 21.326,88 TL üzerinden ıslah harcı yatırmış ise de, bu ıslah talebinin dikkate alınmasının mümkün olmadığı gerekçesi ile taleple bağlı kalınmak suretiyle 1.000 TL maddi, 5.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
    Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
    1- Dava konusu uyuşmazlık, haksız ihtiyati tedbir sebebiyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
    6100 sayılı Kanun"un 184. ve devamı maddeleri uyarınca, yargıç tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan kanıtları inceledikten sonra duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verir. Taraflar tahkikatın tamamı hakkında açıklamada bulunduktan sonra, yargıç yeniden araştırma- yapılmasını gerektiren bir husus kalmadığı sonucuna varırsa tahkikatın bittiğini taraflara tefhim eder. Anılan Kanunun 186. maddesi hükmüne göre, tahkikatın bitiminden sonra sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir. Ancak, taraflar duruşmada hazırsa bu bildirim sözlü olarak yapılır, tutanağa geçirilir ve taraflara imzalatılır. Sözlü yargılama aşamasında taraflara son sözleri sorularak hüküm tefhim edilir. Sözlü yargılama safhasında taraflar kanıt sunmadan kendisi ve karşı tarafın iddia ve savunmaları ile kanıtlarıyla ilgili hukuki değerlendirme yaparak neden haklı olduklarını açıklama hakkı elde ederler, yargıç da gerektiğinde salt hukuki değerlendirmeye esas olmak üzere taraflara soru sorma ve tereddütlü noktaları son kez açıklığa kavuşturma imkanına sahip olur.
    Somut uyuşmazlıkta mahkemece, taraf vekillerinin hazır bulunduğu 27/02/2014 tarihli 9 nolu celsede HMK"nın 184. maddesi gereğince taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapmak için söz hakkı tanınmaksızın "tahkikat aşamasının bitirilmesine, sözlü yargılama aşamasına geçilmesine, sözlü yargılama oturumunun gelecek celse yapılmasına ve duruşmanın 03.04.2014 tarihine bırakılmasına" karar verilmiş ve anılan celse davacı tarafça sunulan ıslah dilekçesi tahkikat aşamasının bitirildiği gerekçesi ile dikkate alınmayarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Bu itibarla, mahkemece HMK"nın 184. ve devamı maddelerinde belirtilen usullere uyulmadan, tarafların iddia ve savunma hakkını kısıtlar şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
    (2) Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 13/12/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    (M)

    KARŞI OY

    1- Belirsiz alacak davası olarak açılan davada, davacı vekili haksız ihtiyati tedbir sebebiyle uğradığı zararın tahsilini talep etmiştir.
    2- Mahkemece iki ayrı heyetten alınan bilirkişi raporu arasında çelişki doğması sebebiyle, 16.01.2014 tarihli duruşmada üçüncü heyetten çelişkinin giderilmesi amacıyla yeni bilirkişi raporu alınmasına ve raporun gelmesi halinde HMK 184 maddesi uyarınca tahkikatın sona erdirilmesine karar verilebileceği karar altına alınmış ve duruşma 27.02.2014 tarihine ertelenmiştir. Bunun üzerine 27.02.2014 tarihli duruşmada tekrar taraflardan dosya hakkında beyan ve görüşleri sorulmuş, tahkikat hakkında tarafların beyanları alındıktan sonra tahkikatın bitirilmiş ve sözlü yargılama için duruşma 03.04.2014 tarihine ertelenmiştir. HMK 184 maddesi uyarınca, tarafların bu iki duruşma arasında, hatta 27.02.2014 tarihli duruşma sırasında ve henüz tahkikat sona erdirilmeden önce tahkikatın tümü hakkında beyanda bulunması mümkün olduğu halde davacı vekili ıslah dilekçesi sunacağı veya neticei talebini arttıracağı yönünde bir beyan ve talepte bulunmamıştır.
    3- Davacı vekili tahkikat bittikten sonra 03.04.2014 tarihli sözlü yargılama sırasında ıslah dilekçesi sunarak neticei talebini arttırmış ise de mahkemece talep dikkate alınmadan, dava dilekçesindeki istem dikkate alınarak esas hakkında karar verilmiştir.
    4- Herşeyden önce, HMK 107 maddesi kapsamındaki davalar bakımından neticei talebin arttırılması için ıslah hakkının kullanılmasına ihtiyaç bulunmamaktadır. Bununla birlikte HMK 107/2 maddesindeki “Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin MÜMKÜN OLDUĞU ANDA davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” hükmü uyarınca belirsiz alacak davasının verdiği imkandan yararlanabilmek için, neticei talebin 27.01.2014 tarihli son bilirkişi raporunun davacıya tebliğ olunduğu tarihte ve engeç bilirkişi raporuna beyan süresi içerisinde arttırılması gerekirdi. Oysa davacı taraf 24.02.2014 tarihli son rapora beyan dilekçesinde her hangi bir artırım talebinde bulunmamış ve bu sebeple belirsiz alacak davasının sağladığı imkandan yararlanma hakkı ortadan kalkmıştır.
    5- Belirsiz alacak davası niteliğindeki bir davanın, bu tür davaların sağladığı imkanlardan faydalanmaksızın kısmi dava olarak açılması da mümkündür. Bu durumda neticei talep ancak ıslahla arttırılabilecektir. Islah dilekçesinin ise HMK 177/1 maddesi uyarınca engeç tahkikatın bitimine kadar sunulması gerekir. Oysa davacı tarafça ıslah dilekçesi, mahkemece usulüne uygun olarak tahkikatın bitirilmesinden çok sonra ve sözlü yargılamanın yapıldığı son duruşmada ileri sürülmüştür. Mahkemece süresinden sonra sunulan ıslah dilekçesi dikkate alınmaksızın karar verilmesi son derece yerindedir. Anılan gerekçelerle mahkeme kararının onanması gerekirken, Dairemiz çoğunluğunun, tahkikat usulüne uygun olarak sonlandırılmadığı için ıslah dilekçesi dikkate alınarak karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle yerel mahkeme kararının bozulması yönündeki görüşlerine katılmıyorum.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi