Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 1998-14.6.2004 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, davacının 14.06.2004 tarihinden itibaren geriye doğru 5 yıl süre ile davalıya ait işyerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin kabulü ile davacının 1101233.03 no ile Kurumda tescil olan işyerinden bildirilmeyen 1705 günlük çalışmasının 42203.03 nolu işyerinden bildirilen 50 günlük sigortalı çalışması dışında 1655 günlük çalışmasının Kuruma bildirilmemiş olduğunun ve bu sürelerle asgari ücretle bu işyerinde çalıştığının tesbitine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı yasanın 79. maddesi bu tip hizmet tesbiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hIçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 01.09.2001 tarihinde 42203 nolu davalı F. Eğitim San.Tic.Ltd.Şti.’de işe girdiğine dair işe giriş bildirgesinin verildiği,01.09.2001-30.04.2002 tarihleri arasında aynı işyerinden 50 gün bildiriminin yapıldığı, yine aynı işyerinden 17.06.2003 tarihinde işe giriş bildirgesi verildiği halde davacı adına bildirge ve bordro verilmediği, mal müdürlüğünün yazısından davalı F. E. San.Tic.Ltd.Şti.’nin 01.10.1999 tarihinden itibaren F. Mah.O. U. Cad.No:4 S. adresinde şirket merkezine bağlı olarak Ö. S. Motorlu Taşıt Sürücü Kursu adında şube işyeri açtığı, davacının tesbitine karar verilen çalışmalarının geçtiği 1101233.03 nolu işyerinin Sinanpaşa Sürücü Kursu adında dava dışı farklı bir işyerine ait olduğu, dolayısıyla Ö. S. Motorlu Taşıt Sürücü Kursu ve S. Sürücü Kursu isimli iki ayrı işyerinin bulunduğu, ayrıca davalının 30.12.2003 tarihinde davalı sürücü kursunun A.K. Isimli kişiyi devredildiğini iddia ettiği, mal müdürlüğünün yazısına göre ise şube işyerinin kapatıldığına ilişkin belge bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş; davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınarak, Özel S. Motorlu Taşıt Sürücü Kursu ve S. Sürücü Kursu isimli işyerlerine ait bilgi ve belgeleri getirterek, bu işyerlerinin hangi işverenlere ait olduğunu tesbit etmek, davacının tesbitine karar verilen çalışmalarının davalı F. Eğitim San.Tic.Ltd.Şti.’nin 01.10.1999 tarihinden itibaren F. Mah.O. U. Cad.No:4 S. adresinde şirket merkezine bağlı olarak açtığı Özel S. Motorlu Taşıt Sürücü Kursu adındaki şube işyerinde mi, yoksa davadışı 1101233.03 nolu Sinanpaşa Sürücü Kursu adındaki işyerinde mi geçtiğini kesin olarak tesbit etmek, davacının çalışmalarının davalıya ait şube işyerinde geçtiğinin tesbit edilmesi durumunda bu işyerinin A.K. isimli kişiye devredilip devredilmediğini araştırmak ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı işverene iadesine, 26.02.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.