20. Hukuk Dairesi 2017/10362 E. , 2019/1919 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi taraflarca istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ... Villalarında bulunan 28 bağımsız bölümden bir tanesinin maliki olan davalının aidat borcunu ve gecikme faizini ödememesi nedeniyle ... 3. İcra Müdürlüğünde takip başlatıldığını, takip konusu alacağın site ortak giderleri ve ortak kullanım alanları yönetim giderlerinden oluştuğunu icra takibinde borca itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu beyanla borçlunun itirazının iptali ile icra takibinin devamına ve inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece davanın kabulü ile ... 3. İcra Müdürlüğünün 2013/7651 Esas sayılı dosyasında davalı borçlunun itirazının iptaline ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yasal faiz üzerinden icra takibinin devamına, alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı takdirine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık itirazın iptali istemine ilişkindir.
1-Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli değildir.Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamaları nazara alınarak dava konusu edilen döneme ait olmak üzere yönetimde bulunan ortak gider ve aidat alacağına ilişkin karar ve işletme defterleri, fatura ve makbuzları; davaya konu aidatların belirlendiği kat malikleri kurulu toplantılarına davalının katılıp katılmadığı, katılmamış ise bu kararların davalıya tebliğ edilip edilmediği, edilmiş ise buna ilişkin belgelerin varsa bu dönemlere ilişkin işletme projesinin aslı veya onaylı örneği ile işletme projesinin varsa davalıya tebliğine ilişkin belgelerin davacı yönetimden celbi ve diğer kayıt ve belgeler getirtilip tüm hesapların uzman bilirkişiye incelettirilerek davalının davaya konu ortak gider ve aidat borçlarının bulunup bulunmadığının ve borcu var ise ödeyip ödemediğinin tespit ettirilmesi, belge ve kayıt bulunmadığı takdirde tarafların tüm delilleri toplanıp oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerekmektedir.
Kat Mülkiyeti Kanununun 20. maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre ortak giderden payına düşeni ödemeyen bağımsız bölüm malikinin ödemede geciktiği günler için ödemekle yükümlü bulunduğu gecikme tazminatının başlangıç gününün açıkça saptanmış olması gerekir. Dava konusu ortak giderin dayanağını oluşturan kat malikleri kurulu kararına davalı katılmışsa karar tarihi, kararın alındığı toplantıya katılmamışsa bu kararın kendisine tebliğ edildiği ya da başka bir biçimde borcunu öğrendiği tarih, bu da yoksa hakkında açılan icra takibi nedeniyle ödeme emrinin tebliğ edildiği tarih esas alınmalıdır.
Somut olayda ilgili tüm belgelerin celbi ve taraf delilleri toplanmak suretiyle, davacı tarafa icra takibine dayanak borç kalemlerinin dönem ve miktarları açısından açıklama yaptırılarak bunlara ilişkin ödeme savunmaları varsa, makbuz ve banka kayıtları gibi belgelern de celbi ile yukarıda belirtilen esaslar çerçevesinde incelenerek oluşacak sonuca karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması gerekirken, bu konuda yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan davının kabulüne karar verilmesi;
2- Mahkeme kararı belli bir şekle uygun olarak yazılmalıdır. Kararın nasıl yazılacağı konusundaki şekil 6100 sayılı HMK"nın 297. maddesinde gösterilmiş olup, bunlar arasında en önemli unsurlardan biri kararların gerekçeli olmasıdır. Kararın açık ve gerekçeli olması hukuki dinlenilme hakkının sağlanması açısından önemlidir. Tarafların ileri sürdüğü iddia ve savunmalar ve bunların dayandıkları deliller, kararda tartışılıp gerekçeleri açıklandığı ölçüde karar, hukuki dinlenilme hakkına uygun bir karar olacaktır. İddia ve savunmaların kararda tartışılması, gösterilen delillerin incelenmesi, neden bir kısmının diğerine üstün tutulduğunun belirtilmesi ancak gerekçeyle mümkün olacaktır.
Mahkeme kararının gerekçeli olması hususu 6100 sayılı HMK"nın 297. maddesinde belirtildiği gibi aynı zamanda Anayasanın 141. maddesinin de amir hükmü gereğidir. Bu nedenlerle; mahkeme kararları tarafların iddia ve savunmalarının özetini, tarafların anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri mutlaka kapsamalıdır. Gerekçe sayesinde kararların doğru olup olmadığı denetlenebilir. Gerekçe, doyurucu olmalı, kararın neden, nasıl, hangi hukukî gerekçeyle ve hangi deliller değerlendirilmek suretiyle verildiği hususlarını içermelidir. Bu hususları içermeyen kararların gerekçeli olduğundan bahsedilemez. Ayrıca kararda maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiği, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığı ortaya konulmalı, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantı açıklanmalıdır. Tarafların o dava yönünden hukuk düzenince hangi nedenle haklı ya da haksız olduğunu anlayıp değerlendirilebilmeleri ve Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimi yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçenin bulunması bu yasal ve Anayasal düzenleme karşısında zorunludur. Aksi halde, kararın gerekçeli olduğundan bahsetmek mümkün değildir.
Bu anlatımlar ışığında somut olaya gelince; kararın gerekçe bölümünde işin esasıyla ilgili herhangi bir gerekçe bulunmaması,
3- Davaya konu edilen asıl alacak miktarı kat malikleri kurulu kararı ve işletme projesi ile belirlendiğine ve likit nitelikte olduğuna göre icra inkar tazminatına da hükmedilmesi gerekirken alacağın likit bir alacak olmadığı gerekçesiyle icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 19/03/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.