Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2008/6078 Esas 2009/2557 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2008/6078
Karar No: 2009/2557
Karar Tarihi: 24.02.2009

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2008/6078 Esas 2009/2557 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2008/6078 E.  ,  2009/2557 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ        : Nazilli İcra Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ                     :   29/01/2008
    NUMARASI            : 2007/178-2008/15

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davacı(Alacaklı) vekili tarafından istenmiş, mahkemece ilamında belirtildiği şekilde isteğin  kabulüne karar verilmiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi  tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
    Uyuşmazlık 3. kişinin İİK"nun 96 ve onu izleyen maddelerine dayalı istihkak davasına ilişkindir.
    Haciz borçlunun T. İ. B. N. Şubesindeki 3028-28342 nolu banka hesabında bulunan paraya 03.05.2007 tarihinde haciz konulması suretiyle gerçekleşmeştir.Borçlunun banka hesabında haczedilen para İİK’nun 97/ maddesi uyarınca borçlunun sayılır..Bu durumda İİK"nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu, dolayısıyla alacaklı yararınadır. Bu yasal karinenin aksinin davacı yanca güçlü ve inandırıcı delilerle kanıtlanması gerekir.
    Davacı 3.kişi F. B. A.Ş.ne emlakçılık faaliyeti kapsamında kiralık yer bularak emlak komisyon ücretine kendisinin hak kazanmasına rağmen kiracı bankanın isteği üzerine bu aracılık faaliyetinin borçlu tarafından yapılmışcasına borçlu tarafından F. B. fatura kesilerek ücretin borçlu hesabına yatırıldığını aslında bu paranın kendisine ait olduğunu iddia etmektedir.Ancak davacı yanca ibraz edilen adi nitelikteki 20.03.2007 tarihli kira sözleşmesi ve  10.04.2007 tarihli davacının borçluya düzenlediği fatura bu karine aksini kanıtlamaya elverişli belgelerden değildir.Bunun gibi tanıkların soyut değerdeki anlatımları da  karine aksini kanıtlayıcı nitelikte sayılamaz.
    Kaldi ki hukukun genel prensipleri uyarınca kimse kendi danışık istemine dayanarak hak elde edemez.   
    Bu durumda kanıtlanamayan davanın reddi yerine kabulu usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
    O halde, davalı alacaklının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene davalı (Alacaklı)"ya iadesine 24.02.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.