20. Hukuk Dairesi 2020/2206 E. , 2020/2575 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairenin 17/12/2019 gün 2017/10773 E.-2019/7580 K. sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili 14/08/2014 havale tarihli dilekçesiyle; müvekkillerinin murisinin maliki olduğu 5363 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının kesinleşen mahkeme kararıyla iptal edilmesi nedeniyle müvekkilinin uğradığı zarardan TMK’nın 1007. maddesi uyarınca Hazinenin sorumlu olduğunu belirterek şimdilik 1.000,00.-TL maddi tazminatın, tapu iptali ve tescile ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsili isteğiyle dava açmıştır. Daha sonra 12/05/2015 tarihli celsede sözlü ıslah beyanıyla tazminat isteğini toplamda 52.404,00.-TL’ye yükseltmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne ve 52.404,00-TL maddi tazminatın, 13/09/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle Dairenin 12/12/2016 gün ve 2015/13434 E. - 2016/12034 K. sayılı kararı ile “...Mahkemece ıslah harcını tamamlamak üzere davacılara süre verilip harç tamamlanırsa ıslah edilen miktar üzerinden aksi halde dava dilekçesinde gösterilen miktar üzerinden hüküm kurulması gerekirken harcı yatırılmayan ıslah dilekçesine değer verilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.” denilerek bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyulmuş, ıslah harcı davacı tarafça ödenmiş ve yapılan yargılama sonucu davanın kabulü ile 52.404,00.-TL maddi tazminatın, 13/09/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş; hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini isteğine ilişkindir.
Tazminat istemine dayanak 5363 ada 2 parsel sayılı taşınmaz 524,04 m² yüzölçümü ve arsa niteliği ile 1997 yılında yapılan imar uygulaması ile 438/524 payı davacılar murisi ... adına, 86/524 payı da Hazine adına kayıtlı iken Samsun 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/142 E. - 2011/187 K. sayılı kararı ile tamamının 21/07/2000"de ilân edilen orman kadastrosuna göre orman sınırları içinde kaldığı ve öncesi itibariyle de orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, verilen karar temyiz edilmeksizin 13/09/2011 tarihinde kesinleşmiştir. Eldeki dosyada davacılar davasını 14/08/2014 tarihinde açmıştır.
Mahkemece; tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan tazminat isteminin kabulü yönünde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik yoktur.Ancak taşınmazın tapusu iptal edilmeden önce davacıların murisi ..., taşınmaza 438/524 oranında malik iken taşınmazın geri kalan kısmına Hazine 86/524 oran ile maliktir. Buna rağmen mahkemece davacılar taşınmazın tamamına malikmiş gibi değer belirleyen bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Bunun yanı sıra; hükme esas alınan raporda emsal incelemesi yapılmak sureti ile dava konusu taşınmazın değeri belirlenmiş ise de; emsal olarak incelenen taşınmazlara ilişkin imar durumu, düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediği, dava konusu ve emsal taşınmazın değerlendirme tarihine ilişkin m2 emlak vergi değerleri araştırılmamış, resmi satış akit tabloları getirtilmemiş, bilirkişi raporunda emsal taşınmazların dava konusu taşınmazdan 5 kat daha değerli olduğu belirtilmiş ise de; bunun nedeni ayrıntılı olarak açıklanmamıştır. Kaldı ki, dava konusu taşınmaz ile aynı bölgeden bulunamaması halinde yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan taşınmazların tespit edilerek emsal olarak değerlendirilmesi gerekirken Büyükoyumca mahallesinde bulunan taşınmaz için, Atakum merkezinde bulunan taşınmazların emsal olarak alınması ve yine Dairemizden dava konusu taşınmazın bulunduğu Büyükoyumca mahallesine ilişkin geçen emsal dosyalarda, emsallere göre yapılan değerlendirmelere göre m2 fiyat yönünden bariz farklılıkların bulunmasının gözetilmemiş olması da doğru değildir.
Bu nedenle, mahkemece arsa niteliğinde bulunan dava konusu taşınmaza yönelik olarak, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak, taşınmazdan DOP payının düşülmesinin gerekip gerekmediği belirtilmek, taşınmaz üzerinde var ise muhdesatın bayındırlık resmi birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı düşülmek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerektiğinden, taraflara, dava konusu taşınmaz ile aynı bölgeden bulunamaması halinde yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması, emsal alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu müdürlüğünden getirtilmesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmaza ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenmesi, tazminat istemine konu taşınmaz ile emsal alınan taşınmaz/taşınmazların satış tarihleri itibariyle imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının belediye başkanlığı imar ve tapu müdürlüklerinden sorulması, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporunun denetlenmesi, 13/09/2011 tarihi itibariyle davacıların tapu kaydındaki payları dikkate alınarak gerçek zararının belirlenmesi, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması yerinde değildir.
Bu itibarla, yukarıda açıklandığı gibi mahkemece verilen karar usul ve kanuna aykırı olup, kararın yukarıda belirtilen nedenler ile bozulması gerekirken, yanılma sonucu yazılı şekilde onandığı anlaşıldığından, davalı vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin önceki onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 17/12/2019 gün 2017/10773. - 2019/7580 K. sayılı onama kararının KALDIRILMASINA ve yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA 08/07/2020 günü oy birliği ile karar verildi.