12. Ceza Dairesi 2020/4462 E. , 2021/1923 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : İmar kirliliğine neden olmak suçundan; Hüküm kurulmasına yer olmadığına
2863 sayılı Kanunun 65/1, TCK’nın 62/1, 52/2, 51/1-3- 7-8. maddeleri gereğince mahkumiyet
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm ile imar kirliliğine neden olmak suçundan hüküm kurulmasına yer olmadığına ilişkin karar katılan vekili ve sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
I- Katılan vekilinin 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçu yönünden temyiz isteminin incelenmesinde;
Mağdur kavramı gibi kanunda açıkça tanımlanmamış olan “suçtan zarar görme” kavramının, gerek Ceza Genel Kurulu, gerekse Özel Dairelerin yerleşmiş kararlarında; “suçtan doğrudan doğruya zarar görmüş bulunma hali” olarak anlaşılıp uygulandığı, buna bağlı olarak da dolaylı veya muhtemel zararların, davaya katılma hakkı vermeyeceğinin kabul edildiği, bu hususun, Ceza Genel Kurulunun 11/04/2000 gün ve 65–69, 22/10/2002 gün ve 234–366, 04/07/2006 gün ve 127–180, 03/05/2011 gün ve 155–80, 21/02/2012 gün ve 279–55, 15/04/2014 gün ve 599-190, 28/03/2017 gün ve 214-206 sayılı kararlarında; “dolaylı veya muhtemel zarar, davaya katılma hakkı vermez” şeklinde açıkça ifade edildiği ve Ceza Genel Kurulunun 25/03/2003 gün ve 41–54 sayılı kararında da “tazminat ödenmesi, itibar zedelenmesi ve güven kaybı” gibi dolaylı zararlara dayanarak kamu davasına katılmanın olanaklı olmadığının kabul edilmesi karşısında; katılan ...’nın 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan açılan davalara katılma ve tesis edilen hükmü temyiz etme hak ve yetkisi bulunmadığı anlaşılmakla, katılan ... vekilinin temyiz isteminin, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 317. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak REDDİNE,
II- Katılan vekili ve sanık müdafiinin imar kirliliğine neden olmak suçundan hüküm kurulmasına yer olmadığına ilişkin karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
Hüküm kurulmasına yer olmadığına (karar verilmesine yer olmadığına) ilişkin kararın CMK"nın 223/1. maddesinde belirtilen hüküm türleri arasında yer almaması sebebiyle temyiz kabiliyetinin bulunmadığının anlaşılması karşısında; dosyanın bu suç yönünden incelenmeksizin mahkemesine iadesinin temini için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE
III- Sanık müdafinin 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçu yönünden temyiz isteminin incelenmesine gelince;
Uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında, 5237 sayılı TCK"nın 53/1. maddesinde belirtilen güvenlik tedbirinin, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca, TCK"nın 53/1-c bendinin, sadece kendi alt soyu üzerindeki yetkileri bakımından uygulanamayacağı ile TCK"nın 53/1-e maddesininde belirtilen yetkileri bakımından uygulanamayabileceği gözetilmeksizin, TCK"nın 53/1"deki hak yoksunlukları tamamen uygulama dışı bırakılmış ise de bu hak yoksunluklarının kasten işlenen suçlarda hapis cezasının kanuni sonucu olması ve kazanılmış hak da oluşturmayacağı dikkate alınarak infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Sanığın, Karabük Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 17/03/2011 tarih ve 2240 sayılı kararı ile tescil edilip, grubu II olarak belirlenen kültür varlığının koruma alanı içerisindeki dört katlı binada, dört cephesine de iskele kurmak, kapı ve pencerelerini yerinden sökmek suretiyle izinsiz bakım - onarım çalışmaları yaptığı iddiasıyla açılan kamu davasında; ... İmar ve Şehircilik Müdürlüğünce gönderilen 05/11/2012 tarihli cevabi yazıda, 1986 tarihli emlak beyanına göre suça konu yapının dört katlı olduğu, ilk üç katın 1970 yılında, dördüncü katın ise 1980 yılında bitirildiği, bununla birlikte, arşivdeki fotoğraflarda dördüncü katın baraka şeklinde olduğu görüldüğü halde, 03/01/2012 tarihli tespit tutanağı eki fotoğraflardan, dördüncü katta esaslı onarımlar yapıldığının anlaşıldığı hususlarına yer verildiği, inşaat bilirkişisi tarafından düzenlenen 04/03/2013 havale tarihli raporda da, ilk iki katı ruhsatlı olan dört katlı yapının dördüncü katının, kullanılan malzemelere ve fiziki görünümüne göre yaklaşık 1 - 2 yıl önce inşa edildiğinin belirtildiği, 16/03/2012 tarihli iddianamede “binanın dördüncü katının yıkılarak yeniden inşa edilmesi” biçiminde gerçekleştirilen esaslı müdahale ile ilgili anlatım bulunmaması karşısında bozma ilamı doğrultusunda suç duyurusunda bulunularak davaların birleştirilmesine karar verildiği, Amasra Belediye Başkanlığınca gönderilen 20/02/2012 tarihli cevabi yazıda, belediye bünyesinde faaliyet gösteren koruma uygulama ve denetim bürosu bulunmadığı belirtildiğinden, sanığın eyleminin bir bütün halinde 2863 sayılı Kanunun 65/1. maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğu anlaşılmakla;
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin, sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğine ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 23/01/2018 tarih, 2017/463 Esas, 2018/20 Karar sayılı ve 23/01/2018 tarih, 2015/962 Esas, 2018/16 Karar sayılı ilamlarında vurgulandığı üzere, sanık hakkında hükmolunan adli para cezasının ödenmemesi halinin infaz aşamasında değerlendirilmesi gerektiği dikkate alındığında, 5237 sayılı TCK"nın 52/4. maddesindeki ihtarat ile yetinilmesi yerine, infazı kısıtlar biçimde 5275 sayılı Kanunun 106/3. maddesinin de uygulanması,
2- 5237 sayılı TCK"nın 51. maddesi uyarınca hapis cezasının ertelenmesi mümkün olup, adli para cezasının ertelenmesinin olanaklı bulunmamasına rağmen, ertelemenin sadece hapis cezasını içerdiğini belirten bir ifade kullanılmaksızın, her iki cezayı kapsar biçimde sanık hakkındaki mahkumiyet kararının ertelenmesine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hüküm fıkrasının (4) nolu bendindeki “yer olmadığına” ibaresinden sonra gelen 5275 sayılı Kanunun 106/3. maddesinin uygulanmasına ilişkin cümlenin tamamen çıkartılarak yerine “TCK’nın 52/4. maddesi uyarınca ödenmeyen adli para cezasının hapis cezasına çevrileceğinin ihtaratına"" cümlesinin eklenmesi, hükmün (A-6) bendinde yer alan “mahkumiyet kararının” ibaresinin çıkartılarak yerine “hapis cezasının” ibaresinin eklenmesi ve hükümdeki diğer hususların aynen bırakılması suretiyle, sair yönleri usul ve Kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 23.02.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.