Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/14913
Karar No: 2016/3046
Karar Tarihi: 14.03.2016

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/14913 Esas 2016/3046 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2014/14913 E.  ,  2016/3046 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı, ortak mirasbırakanları ..."ın 14/09/1984 tarihli akitle kayden maliki olduğu 50, 274 ve 278 parsel sayılı taşınmazları belirli paylarla oğulları davalılar ..., ... ve ..."e tapuda şatış suretiyle devrettiğini, yapılan temliklerin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek miras payı oranında tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, ... murisin sağlığında mal paylaşımı yapıldığını, anneleri adına kayıtlı bulunan zeytinliğin davacıya verildiğini, davalı ... ise, temliklerin gerçek satış olduğu belirtip davanın davanın reddini savunmuşlardır. Davalı ..."in yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiş, dahili davalılar davayı takip etmemişlerdir.
    Mahkemece, muvazaa iddiasının kanıtlamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ..."ın maliki olduğu 50, 274 ve 278 parsel sayılı taşınmazları 14.09.1984 tarihinde davalılara satış suretiyle temlik ettiği, davalılar ... ve ..."in de 274 ve 278 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını 14.08.1990 tarihli satış aktiyle davalı ..."e sattıkları, 50 parsel sayılı taşınmazın halen davalılar adına kayıtlı olduğu, muris ..."ın 22/08/1987 tarihinde ölümü üzerine geride mirasçı olarak davacı, davalılar ve torunları dahili davalılar ile dava dışı çocukları ..., ... ve ölü oğlu ..."in kaldığı kayden sabittir.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (nitelikli-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve l.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun 706, 6098 s. Türk Borçlar Kanunu"nun 237 (818 s. Borçlar Kanunun 213) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtilmelidir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki kişisel ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Öte yandan mirasbırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı da kuşkusuzdur.
    Yukarıda açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda somut olaya gelince; Mirasbırakan ..."ın maliki olduğu 50, 274 ve 278 parsel sayılı taşınmazları belirli paylarla davalılara temlik ettiği, murisin kendilerine mal temlik edilmeyen başkaca mirasçılarınında bulunduğu tartışmasızdır. Denkleştirmeden söz edebilmek için murisin mallarını makul sayılabilecek ölçüler içerisinde tüm mirasçıları kapsar biçimde paylaştırması gerektiği, oysa murisin terekesinden sadece davalılara mal verdiği, diğer ortak mirasbırakan annenin terekesine ait bir taşınmazın davacıya verilmesinin, murisin tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yaptığı anlamına gelmeyeceği , davacının bu duruma sessiz kalmasının da hakkından vazgeçme olarak kabul edilemeyeceği açıktır.
    Bu durumda murisin tüm mirasçıları arasında hak dengesini gözetir, kabul edilebilir bir paylaştırma yapma iradesi ile hareket ettiğinden söz edilemeyeceği ortadadır.
    Hâl böyle olunca, mirasbırakanın 50, 274, ve 278 parsel sayılı taşınmazlarını belirli paylarla mirastan mal kaçırmak kastıyla davalılara devrettiği, davalılar ... ve ..."in ise 274 ve 278 parsellerdeki paylarını 14/08/1990 tarihinde davalı ..."e temlik ettikleri, ilk akdin tarafı olan davalı ..., işlemin muvazaalı olduğunu bilen kişi konumunda olup, 4721 sayılı TMK. nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı da gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
    Davacı vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi