16. Hukuk Dairesi 2015/6735 E. , 2016/5987 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO
KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında ... Köyü çalışma alanında bulunan 132 ada 177 parsel sayılı 10.372,56 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz Sulh Hukuk Mahkemesi"nde dava konusu olduğu dikkate alınmaksızın irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak davacı ... adına tespit edilmiştir. Davacı ... tarafından davalı aleyhine Sulh Hukuk Mahkemesi"nde açılan elatmanın önlenmesi davasında, davaya konu olan parsel hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle dava Kadastro Mahkemesine aktarılmış, Kadastro Mahkemesinde yapılan yargılama sonunda davanın reddine, çekişmeli 132 ada 177 parsel sayılı taşınmazın nitelik ve yüzölçümü aynı kalarak tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 141/3. maddesine göre; "bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması" zorunludur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297 ve 298. maddeleri de kararların gerekçeli olarak yazılmasını zorunlu kılmaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297/1-c maddesi uyarınca gerekçenin; "tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri" göstermesi gerekir. Bir başka anlatımla; gerekçe okunduğunda, mahkemece verilen hükme nasıl ulaşıldığının anlaşılması zorunludur. Böylece, davacı veya davalı sıfatıyla bir yargı organı önüne gelen kişilerin, hukuk devletinde yaşamanın doğal sonucu olarak hukuk güvencesi, adil yargılanma hakkı ve hukuki dinlenilme hakları uyarınca haklarında verilen kararlar yanında kararların hukuki süreci ve yargısı da denetlenebilir olur. Somut olayda; davacı, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak çekişmeli 132 ada 177 parsel sayılı taşınmazda miras hakkı olduğu iddiasıyla adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olmasına rağmen, kararın gerekçesi ve bu sonuca ilişkin mahkemenin kabulü karar yerinde açıklanıp tartışılmamıştır. Yukarıda yazılı ilkeler ışığında da mahkemenin gerekçeli kararı incelendiğinde; kararın gerekçe bölümünde, "delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi ile sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri" hususunda herhangi açıklık ve kararın denetlenebilirliğinin olmadığı görülmektedir. Ayrıca, çekişmeli taşınmaz hakkında kadastro tespit tarihinden önce Sulh Hukuk Mahkemesinde davacı tarafından davalı ... aleyhine açılan elatmanın önlenmesi davası bulunmaktadır. Kural olarak, kadastro tespiti sırasında taşınmaz genel mahkemede davalı ise malik hanesi boş bırakılır. Malik hanesi boş bırakılan taşınmazlarda mahkemece 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 30. maddesi uyarınca yapılacak araştırma sonucunda gerçek hak sahibinin belirlenmesi gerekir. Somut olayda; her ne kadar aktarılan dava dikkate alınmaksızın taşınmazın malik hanesi doldurulmak suretiyle kadastro tespiti yapılmış ise de; yapılan keşifte taşınmazın Sulh Hukuk Mahkemesi"nde görülen dava kapsamında kaldığı anlaşıldığına göre taşınmazın malik hanesi hukuken açık olduğu gibi, yapılan kadastro tesbiti ve Kadastro Komisyonunca yapılan malik belirleme işleminin de hukuki değeri bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemece malik hanesi boş olduğundan tespit gibi tescile karar verilmesi isabetsiz olup, hükmün infazı mümkün bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 30.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.