14. Hukuk Dairesi Esas No: 2019/1880 Karar No: 2020/2482 Karar Tarihi: 02.03.2020
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2019/1880 Esas 2020/2482 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, kendisinin tapusu olan 1261 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapusunun iptali ile adına tescili istemiş ve dava reddedilmiştir. Ancak, Yargıtay bu karara itiraz etmiştir. İdari yargının görevli olmadığı, uyuşmazlığın adli yargıda çözümlenmesi gerektiği belirtilerek, hükmün bozulması gerektiği kararına varılmıştır. Kanun olarak da İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun idari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı başlıklı 2. maddesinin açıkça düzenlendiği belirtilerek, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için açılan iptal davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı açılan tam yargı davaları ve idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan anlaşmazlıklara ilişkin davaların idari yargıda görülebileceği belirtilmiştir.
14. Hukuk Dairesi 2019/1880 E. , 2020/2482 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 18.04.2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; dava şartı yokluğundan reddine dair verilen 28.11.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, dava konusu 1261 parsel sayılı taşınmazın 1960 yılından bu yana kayın babası ..."e ait olduğunu, babasından 1990 yılında taşınmazı satın aldığını ve bu tarihten itibaren de zilyet sıfatıyla aralıksız olarak kullandığını, dava konusu taşınmazın İçel Valiliğinin 06.08.1986 tarihli işlemi ile 2980- 3290 sayılı yasanın 10/c maddesi uyarınca idari yoldan davalı adına tescil edildiğini, dava konusu taşınmazın devir alınan zilyetlikle birlikte 50 yıldan fazla süredir nizasız ve fasılasız malik sıfatıyla zilyetliği ve tasarrufunda bulunduğunu ileri sürerek davalı adına olan tapusunun iptali ile adına tescili isteminde bulunmuştur. Davalı, davanın idari yargıda açılması gerektiğini, görev itirazında bulunduklarını, dava açmak için hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın idari yargının görevli olması sebebiyle yargı yolu yanlışlığı nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “idari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlıklı 2. maddesinde idari dava türleri ve idari yargı yetkisi açıkça düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için açılan iptal davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı açılan tam yargı davaları ve idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan anlaşmazlıklara ilişkin davalar olarak gösterilmiştir. Yargı yetkisinin ise idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğu belirtilmiş, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayarak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde karar vereceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; davacı, zilyetliğe dayanarak tapu iptali ve tescil kararı verilmesini istemiş olup yukarıda açıklandığı gibi idari bir işlem ve kararın iptali istenmediğinden uyuşmazlığın adli yargıda çözümlenmesi gerekir. Mahkemece tarafların göstermiş oldukları deliller değerlendirilerek davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken idari yargının görevli olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.03.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.