Esas No: 2021/635
Karar No: 2021/6194
Karar Tarihi: 15.03.2021
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2021/635 Esas 2021/6194 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 15.06.1999- 30.09.2013 tarihleri arasında davalı şirketin işletme hakkını yüklendiği Siirt"teki ... Hidroelektrik Santrali"nde 24 saat çalışma, 48 saat dinlenme esasına göre çalıştığını, sigorta bildiriminin eksik yapıldığını, davacının bazen iki üç gün üst üste nöbet tutarak fazla çalışma yaptığını, belirlenen plana uyulması halinde de davacının haftalık 14 saat fazla mesai yapmış olduğunu, çalıştığı süre boyunca davacının dini ve milli bayramlarda izin kullanmadığını, iş akdi, ihbar yapılmaksızın 30.09.2013 tarihinde sonlandırıldığı halde kuruma 24.09.2013 tarihinde son bulduğunun bildirildiğini, bu durumun davacının İŞKUR"a başvurusunu engellediğini iddia ederek bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, zamanaşımı def"inde bulunduklarını, davanın kısmi dava biçiminde açılmasının Yasaya aykırı olduğunu, davanın kısmi dava yolu ile açılmasının mümkün olmadığını, kıdemi bir yıldan az olan davacının kıdem tazminatına hak kazanmadığını, davacının haftalık çalışma süresinin üzerinde bir çalışmasının bulunmaması nedeniyle fazla mesai ücreti alacağının bulunmadığını, davacının fazla çalışmaya ilişkin iddiasının hayatın olağan akışına uymadığını, sözleşmede davacıya yemek ücreti ödeneceğine dair düzenleme bulunmaması nedeniyle yemek ücreti, davacının davalı tarafından temin olunan araçla işyerine gidip gelmesi nedeniyle yol ücreti alacağının bulunmadığını, davacının dini ve milli bayramlarda çalışmasının bulunmaması nedeniyle bayram ve genel tatil ücreti alacağının bulunmadığını, davacının çalıştığı süre boyunca hakettiği tüm alacaklarının ödendiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince 02.10.2019 tarih, 2017/24319 esas ve 2019/17949 karar sayılı ilamı ile "1-Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık, davacının değişen alt işverenler bünyesinde geçen çalışmasının kıdem tazminatı ile ihbar tazminatı alacağına etkisi konusunda toplanmaktadır.
İşyerinin tamamının veya bir bölümünün hukukî bir işleme dayalı olarak başka birine devri işyeri devri olarak tanımlanabilir. 4857 sayılı Kanunun 6’ncı maddesinde, işyerinin bir bütün olarak veya bir bölümünün hukukî bir işleme dayalı olarak başkasına devri halinde mevcut iş sözleşmelerinin devralana geçeceği düzenlenmiştir.
İşçinin asıl işverenden alınan iş kapsamında ve değişen alt işverenlere ait işyerinde ara vermeden çalışması halinde, işyeri devri kurallarına göre çözüme gidilmesi gerekmektedir. Bu durumda değişen alt işverenler işçinin iş sözleşmesini ve doğmuş bulunan işçilik haklarını da devralmış sayılırlar. İş sözleşmesinin tarafı olan işçi veya alt işveren tarafından bir fesih bildirimi yapılmadığı sürece, iş sözleşmeleri değişen alt işverenle devam edeceğinden, işyerinde çalışması devam eden işçi açısından, feshe bağlı haklar olan ihbar ve kıdem tazminatı ile izin ücreti talep koşulları gerçekleşmiş sayılmaz. Buna karşın, süresi sona eren alt işverence işçinin iş sözleşmesinin feshedilmesi halinde, yapılan fesih bildirimi ile iş ilişkisi sona ereceğinden, işçinin daha sonra yeni alt işveren yanındaki çalışmaları yeni bir iş sözleşmesi niteliğindedir. Bu durumda feshe bağlı hakların talep koşulları gerçekleşeceğinden, feshin niteliğine göre hak kazanma durumunun değerlendirilmesi gerekecektir.
Somut uyuşmazlıkta, davacının ... Hidroelektrik Santrali santral, şalt sahası, su alma yapıları ile diğer tesislerin işletme, bakım, onarım ve arıza hizmetleri işinde yüklenici davalı şirket bünyesinde 30.09.2013 tarihine kadar çalıştığı sabittir. Davacı tanıkları, davacının ihaleyi yeni alan firma nezdinde çalışmaya devam ettiğini beyan etmişler ve dava dışı yeni alt işveren şirketin, davacının çalışmalarından işyeri devri kuralları gereği sorumlu olacağı muhakkak ise de, alt işverenin sorumluluğunda işyeri devrinden söz edilebilmesi için çalışma süresinin kesintisiz olması gerekmektedir. İşyeri devri ile birlikte iş sözleşmesinin de devrinden söz edebilmek için, devir tarihi itibariyle işçi veya devreden işveren tarafından fesih bildiriminde bulunulmamış olması, kısaca devir tarihi itibariyle sözleşmenin devam ediyor olması gerekir. Açık bir fesih bildirimini müteakip isçinin ara vermeden yeni alt işveren nezdinde çalışmaya devam etmesi yeni bir iş sözleşmesi olarak nitelendirilmelidir. Bir fesih bildirimi söz konusu değilse ve işçinin kesintisiz veya makul sayılabilecek bir süre sonra çalışmaya devam etmesi halinde işyeri devri kurallarına göre hareket etmek gerekir. Dosya kapsamında yer alan davacıya ait hizmet döküm cetveli 30.09.2013 tarihine kadar olan çalışmayı göstermekte olup; bundan sonraki çalışmaya ilişkin bildirimler yer almamaktadır. Ancak dosyada 01.11.2013 tarihli işe giriş bildirimi yer almakta olup, davacının bu tarih itibariyle ... Temizlik Yemek Enerji ... Tic. Ltd. Şti. nezdinde işe başladığı ve davacı tanık beyanlarına göre de bahse konu şirketin yeni alt işveren olduğu hususu anlaşılmaktadır. Ancak değişen alt işverenlerdeki çalışmanın hukuki nitelendirilmesi yapılırken, bir alt işverendeki çalışma süresinin sona erdiği ve diğer alt işverendeki çalışma süresinin başladığı tarih arasında 10-15 gün gibi makul süreyi aşan çalışma aralıklarının varlığının tespiti halinde artık işyeri devrinden söz edilemeyeceği kabul edilmelidir. Buna göre, davacının hizmet döküm cetvelinin tümü getirtilerek, hizmet döküm cetveli ve işe giriş bildirgeleri bir bütün halinde değerlendirilmek suretiyle öncelikle 30.09.2013-01.11.2013 tarihleri arasında davacının başkaca alt işveren nezdinde çalışmasının olup olmadığının araştırılmalıdır. Bu dönemde başkaca alt işveren nezdinde çalışmasının olmadığının anlaşılması halinde, bir aylık sürenin makul süreyi aşan kesinti olduğu ve dolayısıyla ... Temizlik Yemek Enerji ... Tic. Ltd. Şti. nezdindeki çalışmasının yeni bir sözleşme olduğu kabul edilerek, davacının kesintisiz kaç dönem halinde çalıştığı belirlenmeli ve belirlenen çalışma dönemlerinin her biri için, o dönem için belirlenen çalışma süresi ve dönemin son bulduğu tarihteki ücret seviyesine göre zamanaşımı savunması da gözetilerek kıdem ve ihbar tazminatları hesaplanmalıdır.
3-Taraflar arasında ıslah dilekçesinin ve ek raporun davalıya tebliğ edilip edilmediği ve dolayısıyla savunma hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığı uyuşmazlık konusudur.
Yargılamanın hukuka uygun ve sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunmanın özgürce ileri sürülebilmesi ve delillerin eksiksiz olarak toplanıp tartışılabilmesi, öncelikle tarafların yargılamanın aşamalarından haberdar edilmeleri ile olanaklıdır. Davanın tarafları ile vekillerinin davaya ilişkin işlemleri öğrenebilmesi için, tebligatın usulüne uygun olarak yapılması gerekmektedir. Aksi takdirde tarafların hukuksal hakları kısıtlanmış olur.
Dosya kapsamına göre; davacının ıslah dilekçesinin ve ek raporun davalı vekiline tebliğine ilişkin mahkemece 01.10.2015 tarihli celsede ara karar kurulmuş ise de, ıslah dilekçesinin ve ek raporun davalıya edildiğine ilişkin tebliğ mazbatası dosyada yer almamaktadır. Bu husus hukuki dinlenilme hakkının ihlali niteliğinde olup davalı tarafa ıslah dilekçesinin tebliği, beyanda bulunması için süre verilmesi ve sunulan beyanlar değerlendirildikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, davalı vekiline ıslah dilekçesi ve ek rapor tebliğ edilmeden ve bu suretle davalının hukuki dinlenilme hakkının kısıtlanarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması ve usul ve yasaya aykırı olup Dairemizce bozma nedenidir.
4-Öte yandan davacı, dava dilekçesinde açıkça belirsiz alacak davası açtığını belirtmeden fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle kısmi olarak bildirdiği alacakların tahsilini talep etmiştir. Sonrasında da tam ıslah yapılarak usulüne uygun bir şekilde dava belirsiz alacak davasına dönüştürülmemiştir. Mahkemece davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesine göre belirsiz alacak davası olduğu belirtilerek hüküm kurulmuş ise de, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmadığı açıktır. Hal böyle olunca, Mahkemece davanın kısmi dava olduğu dikkate alınarak, kısmi davaya ilişkin kurallara göre görülüp sonuçlandırılması gerektiğinin gözetilmemesi hatalı olmuştur..” gerekçesiyle bozulmuş, bozma sonrası yapılan yargılamada Mahkemece bozmaya uyulmasına karar verilmiş ve davann kısmen kabulüne, bozma öncesi bozma kapsamı kalan alacak talepleri bakımından ise karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Vermiş olduğu bir hüküm Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtay’ın bu bozma kararına gerek iradi ve gerekse kanuni şekilde uymuş olan yerel mahkeme, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm kurmak zorundadır. Mahkeme uyma kararını kaldırarak, direnme kararı veremeyeceği gibi, hükmünün bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında da farklı bir karar vermeden yeniden hükümde karar vermek zorundadır. Bozmaya uyulmakla bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak doğmuş olur. Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usulü kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak oluşturur.
Yine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının;
a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,
b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,
ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,
d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,
e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi,
İçermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir (Hukuk Genel Kurulu - 2007/14-778 esas, 2007/611 karar, Dairemizin 01.04.2008 gün ve 2007/38353 esas, 2008/7142 karar sayılı ilamı).
Somut olayda, Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince 02.10.2019 tarih 2017/24319 E ve 2019/17949 K karar sayılı bozma ilamı sonrası yapılan yargılama sonucunda, mahkemeceFazla mesai ücret alacağı, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı, hafta tatili alacağı, yıpranma tazminatı, yemek ücreti talepleri hakkında, ilamda bozma sebebine yer verilmediği gerekçesiyle “karar kesinleştiğinden bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm oluşturulmuştur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 22.02.2012 tarih, 2012/13-747 esas, 2012/84 karar sayılı ilamında ve Dairemizin emsal kararlarında belirtildiği gibi, Yargıtay"ca bozulan karar, sonraki kararın eki niteliğinde değildir. Bozma ile birlikte önceki hüküm ortadan kalkarak hukukî geçerliliğini yitirir. Mahkemece bozulan karara atıf yapılarak yeni hüküm oluşturulamaz. Bozmadan önceki ve bozmadan sonraki kararlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesine uygun olmalıdır.
Mahkemece yukarıdaki kanuni düzenlemeler ve ilkeler dikkate alınmaksızın, bozma sebebi yapılmayan alacak kalemleri hakkında “karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm oluşturulması usul ve kanuna aykırı olup bozma sebebidir.
3- Bozma öncesi ek rapor ve ıslah dilekçesinin davalıya tebliğ edilmemesi nedeniyle davalının hukuki dinlenilme hakkının kısıtlandığı gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiş, bozma sonrası yapılan yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu davalı tarafa tebliğe çıkarılmış, ancak tebliğ edilmesi beklenilmeden 15/10/2020 tarihinde yargılamaya son verilmiştir. Alınan bilirkişi raporunun tebliğ edilmesi ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 281. Maddesi gereğince iki haftalık itiraz süresi beklenilmeksizin yargılamaya son verilmesi hukuki dinlenilme hakkının kısıtlanması niteliğinde olup ikinci kez aynı nedenle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
4- Islah dilekçesinin tebliğ edilmemesi ve davanın kısmi dava olduğu gerekçesiyle bozma kararı verildiği, bozma sonrası ıslah dilekçesinin davalıya tebliğ edildiği ve davalının süresi içinde zamanaşımı itirazında bulunduğu, açılan davanın kısmi dava olması nedeniyle ıslaha karşı yapılan zamanaşımı itirazının dikkate alınması gerektiği ancak mahkemece zamanaşımı itirazı konusunda değerlendirme yapılmadan yargılamaya son verildiği anlaşılmakla kararın bu nedenle de bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
5- Bozma kararı öncesi yapılan yargılama sırasında davacının yemin eda ettiği ve yıllık izne yönelik beyanda bulunduğu, mahkemece bozma sonrası yıllık izne yönelik yapılan değerlendirmede kararın gerekçe kısmında davacının yemin beyanı sonrası hesaplanan yıllık izin alacağının brüt 8.580,88 TL olduğu açıklanmasına rağmen gerekçe - hüküm çelişkisi oluşturacak şekilde yıllık ücretli izin alacağının brüt 13.595,68 TL olduğu kabul edilerek hüküm kurulması da ayrıca bozma nedenidir.
6- Ayrıca karar verilmesine yer olmadığı kararı verilen fazla mesai ücreti ve ulusal bayram genel tatil ücreti talepleri yönünden davanın kısmi dava olması nedeniyle bahsi geçen alacakların dava tarihi - ıslah tarihi gözetilerek hüküm altına alınması gerektiğinin düşünülmemesi ve bu nedenle ikinci kez bozmaya sebebiyet verilmesi de ayrıca hatalıdır.
SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.03.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.