11. Hukuk Dairesi 2016/943 E. , 2016/9478 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 07/07/2015 tarih ve 2014/1861-2015/697 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında 06/11/2007 tarihli lojistik hizmet teklifi sözleşmesi imzalandığını, sözleşme kapsamında müvekkili tarafından davalı şirket adına 28 adet uluslararası taşıma yapıldığını, ancak bedellerinin ödenmediğini, bunun üzerine davalı hakkında başlatılan icra takibine davalının İcra Müdürlüğü"nün yetkisiz olduğunu belirterek itiraz ettiğini, müvekkili şirketin ikametgahının ... İcra Müdürlüğü"ne bağlı olup para borçlarında BK.73. maddesi uyarınca müvekkilinin ikametgahının bağlı olduğu, icra müdürlüğünde de takip yapılabileceğinin, davalının faize yönelik itirazının da yerinde olmadığını, sözleşmede vadesinde ödenmeyen faturalara aylık %3 vade farkı ödeneceğinin kararlaştırıldığını belirterek davalının itirazının iptali ile takibin devamına, asıl alacağın aylık %3 akdi faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve davalının %40"dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin davacıya hiçbir borcu bulunmadığı gibi aksine alacağının bulunduğunu, davalının sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, taşımayı süresi içersinde yapmadığını, araçların sözleşmede kararlaştırılan nitelikte olmadığını, davacının kendisinin gecikme bedeli ödemediği halde müvekkilinden bu bedeli talep ettiğini, taraflar arasındaki cari hesap takibi ve mutabakatının TL üzerinden yapılması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre; taraflar arasındaki sözleşmede ödeme hususuna ilişkin maddelerde fatura tarihindeki TCMB döviz satış kurunun kullanılacağı fatura tarihinden itibaren 40 gün vade imkanı tanınacağı, vadesinde ödenmeyen faturalara aylık %3 vade farkı uygulanacağı hükümlerinin getirildiği, davacı tarafça takip talebinde 2.700 Euro navlun alacağı ve 8.367,30 TL vade farkı bedeli faturalarından kaynaklı alacak olmak üzere toplam 13.072,86 TL üzerinden takip başlatıldığı, davanın ise 8.848,80 TL üzerinden harç yatırılmak suretiyle açıldığı, davacı vekilinin 2.700 Euro tutarlı faturadan bakiye 276,28 Euro alacakları kaldığını beyanla bu faturanın kalan kısmı yönünden bir talepleri bulunmadığı, davalı vekilinin de bu tutarı banka havalesi ile ödediklerini beyan etmekle birlikte ödemeye ilişkin belge sunamadığı, 8.367,30 TL"lik vade farkı faturasının ise sözleşmede öngörülen "vadesinde ödenmeyen faturalara aylık %3 vade farkı uygulanacağı" hükmüne ./..
istinaden düzenlendiği gerekçesiyle davanın kabulü ile icra takibine davalının itirazının 276,28 TL Euro (navlun alacağı) bedelinin takip tarihi itibariyle geçerli olan kur üzerinden Türk Lirasına çevrildikten sonra 8.367,30 TL vade farkı da eklenerek bu miktar üzerinden takibin iptaline, takibin bu tutarlar üzerinden devamına, toplam asıl alacağa takip tarihinden itibaren %27 ve değişen azalan oranlarda avans faizi yürütülmesine, asıl alacağın %40"ı oranında 3.539,52 TL inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, icra takip dosyasına dava tarihinden sonra davalı tarafından yapılan ödemelerin infazda dikkate alınacak olmasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, taşıma hizmetine dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece verilen hüküm Dairemizin 20.01.2014 tarih 2013/4038 esas 2014/1108 karar sayılı ilamı ile “davacının alacağı takip tarihi itibariyle TL üzerinden hesaplanıp bu şekilde itirazın iptaline karar verilmesi gerekirken yabancı para cinsi üzerinden karar verilmesi doğru olmadığı gerekçesiyle” bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak hüküm kurulmuş ise de, davacının alacağının takip tarihi itibariyle TL karşılığı hesaplanıp yazılmamış olup, açık ve anlaşılır olmayan hüküm infazda tereddüt yaratacaktır. Davanın hangi miktar üzerinden kabul edildiği anlaşılamadığından icra inkar tazminatının hangi miktar üzerinden hesaplandığı da anlaşılamamaktadır. Mahkemece bozma ilamına uyulduğuna göre; Dairemiz bozma ilamının gereği yerine getirilerek açık, anlaşılır, infazda tereddüt yaratmayacak ve denetime elverişli bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 12/12/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.