14. Hukuk Dairesi 2020/722 E. , 2020/2481 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 29.01.2018 gününde verilen dilekçeyle kıymet takdirine itirazda bulunulması üzerine yapılan yargılama sonunda, itirazın kabulüne miktar yönünden kesin olarak karar verilmiş; davacı vekilinin tashihi karar istemi üzerine talebinin kısmen kabulüne 11.04.2019 tarihinde kesin olarak verilen hüküm Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17.02.2020 gün ve 2020/7158 sayılı tebliğnamesiyle, kesinleşen yerel mahkeme hükmünün HMK"nin 363/1. maddesi gereğince kanun yararına bozulması istenilmiş olmakla dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, kıymet takdirine itiraz istemine ilişkindir.
Davacı vekili, tarafların paylı maliki bulunduğu ... ili, ... ilçesi, 330 parsel sayılı taşınmazda ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 04.02.2014 tarih, 2013/257 Esas, 2014/99 Karar sayılı ilamı ile ortaklığın giderilmesine karar verildiği, kararın tarafların temyiz edilmemesi üzerine 16.04.2014 tarihinde kesinleştiği, ancak kıymet takdirinin doğru belirlenmediği ileri sürülerek kıymet takdirine itiraz etmiştir.
Mahkemece, keşif sonucu alınan mülk bilirkişi raporuna göre taşınmazın değeri 481.377,00TL, ziraat bilirkişi raporuna göre ağaçların bedeli 15.927,00TL belirlenerek mülk bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekili, 30.01.2019 tarihli dilekçesi ile taşınmazın kıymet takdirinde taşınmazdaki ağaçların da hesaba katılması gerektiği ve yargılama gideri davalılara hisseleri oranında paylaştırılması ve lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği ileri sürerek tashihi karar isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, 11.04.2019 tarihli karar ile ziraat bilirkişi raporu da göz önüne alınarak taşınmazın 497.304,00TL üzerinden satışının yapılmasına, yargılama gideri ve vekalet ücreti talebinin ise davalıların davanın açılmasında kusurları bulunmadığı göz önüne alınarak reddine kesin olarak karar verilmiştir.
Davacı 17.02.2020 tarihli kanun yararına bozma talebini içeren dilekçesiyle Adalet Bakanlığına başvurmuş; Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün 17.02.2020 tarihli "Kanun Yararına Temyiz" konulu yazılarında, davacı lehine hatalı değerlendirme yapılarak vekalet ücretine hükmedilmemesi ve yargılama giderlerinin paydaşlar arasında dağıtılması gerektiği,
6100 sayılı HMK"nin 363. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemelerinin kesin olarak verdikleri kararlar ile istinaf incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına ve bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla kesin olarak verdikleri kararlar ile yine bu sıfatla verdikleri ve temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına karşı, yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek Adalet Bakanlığı veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulabilir.
Somut olayda; ortaklığın giderilmesi davasında taraflar lehine vekalet ücretini takdir edilmiş, yargılama giderlerinin taraflardan payları oranında alınmasına karar verilmiş olup kıymet takdirine itiraz davası açılmasında herhangi bir kusura bulunmayan davalılar aleyhine vekalet ücreti ve yargılama gideri takdir edilmemesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Dosyadaki yazılara, kanun yararına bozulması talep edilen kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle kanun yararına bozma konusu edilen davanın mahiyeti gereği davalılar aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine takdir edilmemesinde hukuka aykırı bir durum bulunmadığından, yerinde görülmeyen kanun yararına bozma talebinin reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 6100 sayılı HMK’nin 363.1 maddelerine dayalı kanun yararına bozma talebinin reddine, karardan bir örneğinin ve dosyanın gereği yapılmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 02.03.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.