11. Hukuk Dairesi 2016/3135 E. , 2016/9467 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 15. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24/06/2015 tarih ve 2012/54-2015/308 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin davalıdan aldığı 13.000,00 TL tutarındaki borç para karşılığında davalıya 12/04/2010 ödeme tarihli 20.000,00 TL tutarındaki senedi tanzim ederek verdiğini, vade tarihinde ödeme yapamaması üzerine davalı ile görüşen müvekkilinin ödeme için süre talep ettiğini, davalının icra tehdit ve baskısı ile süre mukabilinde dava konusu 29/05/2010 vade tarihli 32.000,00 TL tutarındaki senet karşılığında istenen süreyi verdiğini, ancak ilk senedin müvekkiline geri verilmediğini, her iki senedin de aynı borç için alındığını, davalının bulunduğu mahalde tefecilik olarak tabir edilen insanların zor durumundan yararlanmak sureti ile hukuka aykırı surette haksız kazanç sağlama ile iştigal ettiğini, davalı tarafından başlatılan takip sonucunda müvekkili tarafından icra dosyasına ödeme yapıldığını ileri sürerek müvekkili aleyhine icra takibine konu edilen 29/05/2010 vade tarihli 32.000,00 TL tutarındaki senedin iptaline, bu senet dolayısıyla icra dosyasına yapılan 32.000,00 TL asıl alacak, faiz masraflar, vekalet ücreti vs. olmak üzere toplam 48.849,01 TL"nin ödeme tarihinden itibaren reeskont avans faizi ile birlikte istirdadına ve icra dosyasına ödenen para üzerine tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; dava konusu bononun sebepten mücerret olduğunu, icra dosyasındaki paranın ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verildiğinden % 40 oranında tazminatına hükmedilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu senedin altındaki imza ve içeriğinin davacı tarafından inkar edilmediği, TMK’nın 6. maddesi gereğince kural olarak davacının iddiasını ispatla yükümlü olduğu, ancak gerek dayanak yapılan soruşturma dosyası ve gerekse tüm dosya kapsamında davacı iddiasının dayandığı maddi olguları ve davasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; dava, bonodan dolayı başlatılan takip nedeniyle ödenen paranın istirdadı istemine ilişkin olup, mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, ancak icra dosyasındaki paranın ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesine rağmen mümeyyiz davalı yararına tazminata hükmedilmemiş ve hükümle birlikte tedbir kararı kaldırılmamıştır. Oysa, İİK’nın 72/3 maddesi gereğince açılan davanın reddine karar veren mahkemenin, borçluyu tazminata mahkum edebilmesi için, alacaklının borçluya karşı bir icra takibi yapmış olması ve borçlunun bu icra takibinin durdurulması veya icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı almış ve bu ihtiyati tedbir kararının uygulanmış olması gerekir. Ayrıca, İİK’nın 72/4 maddesi gereğince, dava, alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararının kalkacağı belirtilmiş olup, burada, HMK’nın 392. maddesinin uygulanma olanağı bulunmamaktadır. Somut olayda, davacı vekilince, dava dilekçesinde dava sonuçlanıncaya kadar icra dosyasına ödenen paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir talep edilmiş, mahkemece, icra kasasına giren paranın alacaklıya ödenmemesine ilişkin tedbir kararı verilmiş ve bu karar da icra dosyasında infaz edilmiştir. Bu durumda, mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde davalının tazminata hak kazandığı kabul edilerek sonucuna göre bir karar verilerek hüküm ile birlikte ihtiyati tedbir kararının da kaldırılması gerekirken, yanılgılı değerlendirmeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ :Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 01,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 12/12/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.