18. Hukuk Dairesi 2014/7688 E. , 2014/14507 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Gülşehir Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 19/09/2013
NUMARASI : 2011/613-2013/303
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalı vekili tarafından yasal süresi içinde verilen temyiz dilekçesi ile istenilmekle taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davalı vekili Av.İ.. C.. aleyhine temyiz olunan davacı vekili Av.T.. M.. geldiler. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
1-Hükmü temyiz eden davalı, kanun yollarına başvuru sırasında verdiği dilekçe ile adli yardım talebinde bulunmuş ise de, talebin 6100 sayılı HMK.nun 334 vd. maddelerinde açıklanan yasal dayanaktan yoksun olması nedeniyle yerinde görülmeyen adli yardım talebinin reddine,
2-Kamulaştırma Kanunu"nun 4650 sayılı Yasa ile değişik 8.maddesi hükmü uyarınca kamulaştırmayı yapacak idarenin kendi bünyesi içinden teşekkül ettirilen kıymet takdir komisyonunca kamulaştırılan taşınmaz için tespit edilen tahmini bedel, idarenin bu iş için ayıracağı ödeneği yaklaşık olarak bilip buna göre önlem almasını kolaylaştıran ve özellikle pazarlık ya da trampa yoluyla taşınmazın satın alınabilmesi için uzlaşma komisyonunun mal sahibine teklif olarak götürebileceği azami fiyatı gösteren bir ölçüt olup, idarenin yaptırdığı bu tahmin, kamulaştırma bedeli olmadığı gibi Yasanın 10. maddesinde öngörülen esaslar çerçevesinde kamulaştırma bedelinin mahkemece tespitinde belirleyici ve bağlayıcı bir unsur da değildir. Bu bakımdan kamulaştırma bedelinin tespiti davasında Kamulaştırma Kanunu"nun 10. maddesi uyarınca mahkemece yapılacak keşif sonucu düzenlenecek bilirkişi raporları esas alınarak adil ve hakkaniyete uygun bir bedel tespit edilmesi gerekirken, mahkemece kıymet takdir komisyonunca kamulaştırılan taşınmaz için tespit edilen bedelin kamulaştırma bedeli olarak tespitine karar verilmiş olması,
3-2942 sayılı Yasanın 4650 Sayılı Yasa ile değişik 11.maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca bilirkişi kurulu, arazi niteliğindeki taşınmaz malın kamulaştırma tarihindeki mevki ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini esas tutarak düzenleyeceği raporda, bedelin tespitinde etkili olacak bütün nitelik ve unsurları ve her unsurun ayrı ayrı değerini belirtmek suretiyle ve ilgililerin de beyanını dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerini tespit etmelidir. Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarında ise özel ve dikkate alınması gereken haklı bir neden bulunmadıkça tarım arazilerinin olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden bilimsel yöntemle yapılacak değerlendirmede münavebeye alınacak ürünler için dekar başına elde edilecek ortalama verim, üretim gideri ve toptan satış fiyatına ilişkin olarak ciddi istatistiki bilgilere dayalı olduğu bilinen o yerdeki gıda, tarım ve hayvancılık ilçe müdürlüğü verilerinin esas alınması aranmaktadır.
Bu nedenle mahkemece Gülşehir Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü"nden dava tarihi (değerlendirme yılı) olan 2011 yılı itibarıyla münavebeye ve değerlendirmeye alınacak ürünlerin sulu şartlardaki verilerini gösterir (üretim giderlerini de kalem kalem ayrıntılı olarak gösterir) cetvel getirtilerek ve taşınmazın Kızılırmak yatağı içinde olması nedeniyle niteliği sulu arazi olarak kabul edilip bu niteliğine uygun ürün münavebesi alınarak ve Yargıtay uygulamaları gereği sulu tarım arazisi olması nedeniyle %5 kapitalizasyon faizi uygulanmak suretiyle değer belirlemek gerekirken bu esaslara uygun değerlendirme yapılmadan yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi,
4-Dava konusu taşınmazın üzerinde kullanıma hazır hale getirilmiş çakıl veya kum olup olmadığı, varsa bunlara idarece el konulup konulmadığı araştırılarak bunların bedelinin de tespit edilen kamulaştırma bedeline ilave edilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Ayrıca;
5-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa"nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi"nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden de hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı yararına takdir edilen 1.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.