
Esas No: 2018/1022
Karar No: 2020/496
Karar Tarihi: 30.06.2020
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2018/1022 Esas 2020/496 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki "ödeme emrinin iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Kocaeli 6. İş Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili 08.03.2004 tarihli dava dilekçesinde; davalı Kurum tarafından 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun"un 79. maddesi uyarınca haciz yazısının gereği yapılmadığı gerekçesiyle 2001/121 nolu takip dosyasında düzenlenen 26.02.2004 tarihli ve 24440 numaralı ödeme emrinin, dava dışı Misa Otomotiv Filtre Yedek Parça San.ve Tic. Ltd. Şti. ortağı olarak müvekkiline 02.03.2004 tarihinde tebliğ edildiğini, ancak dava dışı Misa Otomotiv Filtre Yedek Parça San. ve Tic. Ltd. Şti."ne ait prim borcu bulunmadığını, Filtresan Otomotiv Filtre Yedek Parça San. A.Ş. hakkında Kurum tarafından yapılan takipte üçüncü kişi olarak haciz bildirisi gönderilen Misa Otomotiv Filtre Yedek Parça San. ve Tic. Ltd. Şti."nin haciz bildirisine süresinde itiraz ettiğini, buna rağmen davalı Kurum tarafından F.S.İ. İkibin Paz. Ltd. Şti."ne (Misa Otomotiv Filtre Yedek Parça San. ve Tic. Ltd. Şti."ne) ödeme emri gönderildiğini, bu ödeme emrinin iptali için F.S.İ. İkibin Paz. Ltd. Şti. (Misa Otomotiv Filtre Yedek Parça San. ve Tic. Ltd. Şti.) tarafından Kocaeli 1. İş Mahkemesinin 2003/566 E. sayılı dosyasında açılan davanın derdest olduğunu, şirketin olmayan ve kesinleşmemiş borcundan dolayı müvekkiline ödeme emri gönderildiğini, ayrıca limited şirketin borcundan dolayı ortağa gidilebilmesi için şirketin aciz içerisinde olması gerektiğini ileri sürerek ödeme emrinin iptalini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili 07.05.2004 tarihli cevap dilekçesinde; Filtresan Otomotiv Filtre Yedek Parça San. A.Ş. hakkında prim alacağının tahsili için yapılan takipte 6183 sayılı Kanun"un 79. maddesi gereğince üçüncü kişi Misa Otomotiv Filtre Yedek Parça San. Tic. Ltd. Şti."ne gönderilen haciz bildirisinin 27.02.2003 tarihinde tebliğ edildiğini, Misa Otomotiv Filtre Yedek Parça San. Tic. Ltd. Şti."nin 06.03.2003 tarihli cevabında hak ve alacağın bulunmadığını beyan ettiğini, Kurum müfettişlerinin Misa Otomotiv Filtre Yedek Parça San. Tic. Ltd. Şti."nin hesaplarında yaptığı inceleme sonucunda haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarihte borçlunun üçüncü kişiden alacağının olduğunun anlaşılması üzerine Misa Otomotiv Filtre Yedek Parça San. Tic. Ltd. Şti."ne ödeme emri gönderildiğini ve ödeme emrinin 27.03.2003 tarihinde tebliğ edildiğini, Misa Otomotiv Filtre Yedek Parça San. Tic. Ltd. Şti."nin prim borcu olmadığının tespiti için Kocaeli 1. İş Mahkemesinin 2003/566 E. sayılı dosyasında dava açtığını ve hâlen derdest olduğunu, Misa Otomotiv Filtre Yedek Parça San. Tic. Ltd. Şti."nin prim borcunu ödemediği için şirketin üst düzey yöneticisi ve ortağı olan davacıya ödeme emri gönderildiğini, davanın 7 günlük hak düşürücü süre içinde açılmadığından süre aşımından reddi gerektiğini, davanın yersiz olduğunu bu nedenle esastan da reddi gerektiğini savunarak davanın reddi ile alacağın %10 zamla tahsil edilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararı:
6. Kocaeli 6. İş Mahkemesinin 10.06.2014 tarihli ve 2012/4 E., 2014/275 K. sayılı kararı ile; davanın 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, davacıya gönderilen ödeme emrinin 6183 sayılı Kanun, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu"na aykırı olduğu gerekçeleriyle davanın kabulü ile 2001/121 sayılı takip dosyasından davacıya gönderilen 26.02.2004 tarihli ve 24440 sayılı ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Kocaeli 6. İş Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 10. Hukuk Dairesince 04.11.2014 tarihli ve 2014/22477 E., 2014/22265 K. sayılı kararı ile;
"...Davaya konu uyuşmazlık, 6552 sayılı Kanun kapsamında yapılandırmaya tabi Kurum alacağına ilişkindir.
11.09.2014 tarihli ve 29116 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, öngörülen istisnaları haricinde aynı tarih itibariyle yürürlüğe giren İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair 6552 sayılı Kanunun 81. maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen Geçici 60. maddesinin 1, 2, 3, 9 ve 19. fıkralarında; “(1)2014 yılı Nisan ve önceki aylara ilişkin olup bu maddenin yayımlandığı tarihten önce tahakkuk ettiği hâlde ödenmemiş olan;
a) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri kapsamındaki sigortalılık statülerinden kaynaklanan, sigorta primi, emeklilik keseneği ve kurum karşılığı, işsizlik sigortası primi, sosyal güvenlik destek primi,
b) Bu maddeye göre yapılan başvuru tarihi itibarıyla ilgili mevzuatına göre ödenmesi imkânı ortadan kalkmamış isteğe bağlı sigorta primi ve topluluk sigortası primi,
c) Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ilgili kanunları gereğince takip edilen damga vergisi, özel işlem vergisi ve eğitime katkı payı,
ç) 30/4/2014 tarihine kadar (bu tarih dâhil) bitirilmiş özel nitelikteki inşaatlar ile ihale konusu işlere ilişkin olup bu maddenin yayımlandığı tarihten önce Kurumca resen tahakkuk ettirilerek işverene tebliğ edildiği hâlde bu maddenin yayımlandığı tarih itibarıyla ödenmemiş olan; özel nitelikteki inşaatlar ile ihale konusu işlere ilişkin yapılan ön değerlendirme, araştırma veya tespitler sonucunda bulunan eksik işçilik tutarı üzerinden hesaplanan sigorta primi,
d) Bu Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı olanların genel sağlık sigortası primi,
e) Sosyal güvenlik kanunlarına göre emeklilik veya yaşlılık aylığı almakta iken 5335 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin ikinci fıkrası kapsamına giren kurum ve kuruluşlara ait işyerlerinde çalışmaları nedeniyle aylıkları kesilmesi gerekenlere, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ödeme dönemine kadar yersiz olarak ödendiği tespit edilen aylıklara ilişkin borç, asılları ile bu alacaklara ödeme sürelerinin bittiği tarihlerden bu maddenin yayımlandığı tarihe kadar geçen süre için Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın, bu maddede belirtilen süre ve şekilde ödenmesi hâlinde, bu alacaklara uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammı gibi ferî alacakların tamamının tahsilinden vazgeçilir.
(2) 30/4/2014 tarihine kadar (bu tarih dâhil) işlenen fiillere ilişkin olup bu maddenin yayımlandığı tarih itibarıyla ödenmemiş olan idari para cezası asıllarının %50’si ile bu tutara ödeme sürelerinin bittiği tarihlerden bu maddenin yayımlandığı tarihe kadar geçen süre için Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın, bu maddede belirtilen süre ve şekilde ödenmesi hâlinde idari para cezası asıllarının kalan %50’si ile idari para cezasına uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammı gibi ferî alacaklarının tamamının tahsilinden vazgeçilir.
(3) Bu madde hükümlerinden yararlanmak isteyen borçluların;
a) Bu maddenin yayımlandığı tarihi izleyen ay başından itibaren; birinci fıkranın (d) bendinde belirtilen borçlular yedi ay içinde, diğer bentlerde belirtilen borçlular ise üç ay içinde Kuruma başvuruda bulunmaları,
b) İlk taksiti bu maddenin yayımlandığı tarihi izleyen ay başından itibaren; birinci fıkranın (d) bendinde belirtilen borçlular sekiz ay içinde, diğer bentlerde belirtilenler ise dört ay içinde, diğer taksitlerini ise ikişer aylık dönemler hâlinde azami on sekiz eşit taksitte ödemeleri, gerekir.
....
(9) Bu madde hükümlerinden yararlanmak isteyen borçluların, bu maddelerde belirtilen şartların yanı sıra dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamaları şarttır.
(19) Bakanlar Kurulu, bu maddede öngörülen başvuru ve ilk taksit ödeme sürelerini, bu maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde belirtilen borçlular yönünden altı aya kadar, diğer borçlular yönünden ise bir aya kadar uzatmaya yetkilidir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yapılandırma hükümlerinden yararlanabilmek için açıklanan yasal düzenlemede belirtilen genel sağlık sigortası primi haricindeki alacaklar bakımından 31.12.2014 genel sağlık sigortası primi alacakları yönünden ise 30.04.2015 tarihine kadar Kuruma başvuruda bulunulması gerekmektedir.
Ayrıca, anılan maddenin 9. fıkrası hükmüne göre de, yapılandırma hükümlerinden yararlanmak isteyen borçluların, bu maddelerde belirtilen şartların yanı sıra dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamaları şarttır.
Mahkemece, yukarıda açıklanan ve karar tarihinden sonra yürürlüğe giren yasal düzenleme gereği, davaya konu borcun yapılandırma kapsamında bulunduğu gözetilmeli, bu çerçevede 6552 sayılı Kanunun tanıdığı alacakların yeniden yapılandırılması olanağından yararlanılıp yararlanılmadığı incelenmeli, yapılandırma başvuru süresinin bitiş tarihleri ile Geçici 60. maddenin 9. fıkrasının “Bu madde hükümlerinden yararlanmak isteyen borçluların, bu maddelerde belirtilen şartların yanı sıra dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamaları şarttır.” hükmü de göz önünde bulundurularak, yapılacak değerlendirmeye göre bir karar verilmelidir.
Bu hukuki olgu çerçevesinde, yeniden inceleme yapılmak üzere mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi gerekmektedir..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkeme Kararı:
9. Kocaeli 6. İş Mahkemesinin 14.04.2015 tarihli ve 2014/593 E., 2015/133 K. sayılı kararı ile; Özel Dairenin 04.11.2014 tarihli bozma kararına uyularak SGK Başkanlığı ile yapılan yazışma ile davacının 6552 sayılı Kanun kapsamında müracaatının olmadığının anlaşıldığı, davacının 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde eldeki davayı açtığı, davalı Kurumun 6183 sayılı Kanun"un 79. maddesinin son fıkrasına aykırı davranarak yani genel mahkemede dava açmadan işyerine müfettiş göndererek ve bu müfettişin düzenlediği rapor doğrultusunda davacının hissedarı olduğu F.S.İ. İkibin Paz. Ltd. Şti."ne (Misa Otomotiv Filtre Yedek Parça San. Tic. Ltd. Şti.) ödeme emri gönderildiği, bu ödeme emrine karşı F.S.İ. İkibin Paz. Ltd. Şti. (Misa Otomotiv Filtre Yedek Parça San. Tic. Ltd. Şti.) tarafından davalı Kurum aleyhine Kocaeli 1. İş Mahkemesinin 2003/565 (566) E. sayılı dosyasında dava açıldığından henüz bu ödeme emrindeki borç kesinleşmeden bu kez aynı borçla ilgili F.S.İ. İkibin Pazarlama Ltd. Şti."nin (Misa Otomotiv Filtre Yedek Parça San. Tic. Ltd. Şti.) ortağı olan davacıya dava konusu ödeme emri gönderildiği, davacıya gönderilen ödeme emrinin bu yönü ile geçersiz olduğu, davalı Kurumun Kocaeli 1. İş Mahkemesinin 2003/565 (566) E. sayılı dosyasında açılan davanın sonucunun beklenmesine gerek olmaksızın dava konusu ödeme emrini gönderme yetkisi olsa bile bu ödeme emrinde belirtilen borcun F.S.İ. İkibin Pazarlama Ltd. Şti."nin (Misa Otomotiv Filtre Yedek Parça San. Tic. Ltd. Şti."nin) bizzat işveren sıfatından kaynaklanan prim borcu olmadığı, borç icra takip hukukundan kaynaklandığından davacıya gönderilen ödeme emrinin 6183 sayılı Kanun, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile 506 sayılı Kanuna aykırı olduğu, ayrıca ödeme emrinde davacının hissesi oranında sorumlu olduğu belirtilmesine rağmen davacının hissesine göre borç miktarının ödeme emrinde gösterilmemesinin de hukuka aykırı olduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile 2001/121 sayılı takip dosyasından davacıya gönderilen 26.02.2004 tarihli ve 24440 sayılı ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
10. Kocaeli 6. İş Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
11. Yargıtay 10. Hukuk Dairesince 17.12.2015 tarihli ve 2015/15860 E., 2015/22470 K. sayılı kararı ile; "...6183 sayılı Kanunun “ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir.
Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir. Başka bir anlatımla, 6183 sayılı Kanunda, 2004 sayılı Kanunun 72. maddesine koşut bir düzenleme bulunmadığı gibi, 6183 sayılı Kanunda menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi” başlıklı, 08.04.2006 günü yürürlüğe giren 5479 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değiştirilen 79. maddesinde “… Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna, borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır…” düzenlemesi ile yalnız üçüncü kişiler yönünden yer verilmiş, bu hak ve olanak, kamu alacağı borçluları için tanınmamıştır. Buna göre; takibin itiraz edilmeksizin/dava açılmaksızın kesinleşmesi veya itirazın/davanın, hak düşürücü sürenin geçirilmesi nedeniyle reddine karar verilmesi durumunda, kamu alacağı borçlusunun, aynı konuda menfi tespit veya geri alım (istirdat) davası açabilmesi olanaksız olup, ancak, koşulları gerçekleştiği ve kanıtlandığı takdirde 506 sayılı Kanunun 84. maddesine dayalı olarak açılacak dava ile primler Kurumdan geri istenebilecektir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26.04.2006 gün ve 2006/21–198 Esas, 2006/249 Karar; 03.10.2007 gün ve 2007/21–623 Esas, 2007/717 Karar, 27.02.2008 gün ve 2008/21–139 Esas, 2008/204 Karar numaralı ilâmlarında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir.
Bu çerçevede, eldeki davada; davaya konu ödeme emri 02.03.2004 tarihinde tebliğ edilen davacının; eldeki davayı 10.03.2004 tarihinde açmış olduğu dikkate alındığında 7 günlük dava açılmasına ilişkin hak düşürücü sürenin geçip geçmediği irdelenmeksizin, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
12. Kocaeli 6. İş Mahkemesinin 12.04.2016 tarihli ve 2016/112 E., 2016/537 K. sayılı kararı ile; davacının 08.03.2004 tarihinde 462070 nolu makbuzla İstanbul 4. İş Mahkemesinin 2004/81(78) muhabere evrakı ile davayı açtığı, davaya konu ödeme emrinin 02.03.2004 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, 7 günlük hak düşürücü sürenin 09.03.2004 tarihinde dolacağı, davacının yasal süresi içerisinde davayı açtığı gerekçesiyle ve önceki gerekçeler tekrarlanmak suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
13. Direnme kararı süresi içinde Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
14. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacıya 02.03.2004 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrinin iptali istemli eldeki davanın 08.03.2004 tarihinde mi yoksa 10.03.2004 tarihinde mi açıldığı, burada varılacak sonuca göre davanın yasal süresinde açılıp açılmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
15. 6183 sayılı Kanun"a göre Kurum tarafından yapılan takip idari icra takip yöntemidir ve Kurum icra dairesine gerek kalmadan önce anılan Kanunun 55. maddesine göre ödeme emri düzenleyerek tebligat çıkaracak ve sonrasında icra takibine başlayacaktır.
16. Ödeme emrinin iptali yönünde dava açılacağının kanuni dayanağı olan 6183 sayılı Kanun"un 58. maddesi;
"Kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtirazın şekli, incelenmesi ve itiraz incelemelerinin iadesi hususlarında Vergi Usul Kanunu hükümleri tatbik olunur.
Borcun bir kısmına itiraz eden borçlunun o kısmın cihet ve miktarını açıkça göstermesi lazımdır, aksi hâle itiraz edilmemiş sayılır.
İtirazda bulunan borçlu bu kanuna göre teminat gösterdiği takdirde takip muamelesi itirazlı borç miktarı için ve itiraz komisyonunca bu hususta karar verilinceye kadar durdurulur.
İtiraz komisyonu bu itirazları en geç 7 gün içinde karara bağlamak mecburiyetindedir.
İtirazında tamamen veya kısmen haksız çıkan borçludan, hakkındaki itirazın reddolunduğu miktardaki amme alacağı % 10 zamla tahsil edilir.
İtiraz komisyonlarının bu konudaki kararları kesindir.
Borcun tamamına bu madde gereğince vakı itirazların tamamen veya kısmen reddi hâlinde, borçlu ret kararının kendisine tebliği tarihinden itibaren 7 gün içinde mal bildiriminde bulunmak mecburiyetindedir.
Borcun bir kısmına karşı bu madde gereğince vaki itirazlar mal bildiriminde bulunma müddetini uzatamaz." şeklinde düzenlenmiştir.
17. Diğer taraftan 28.11.2017 tarihli ve 7061 sayılı Kanun"un 9. maddesi ile 6183 sayılı Kanun"un 58. maddesinin birinci ve yedinci fıkralarında yer alan “7” ibaresi “15” olarak değiştirilmiş olup, aynı Kanunun 123. maddesi uyarınca söz konusu değişiklik 01.01.2018 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
18. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.04.2001 tarihli ve 2002/21-201 E., 2002/297 K.; 24.03.2004 tarihli ve 2004/10-164 E., 2004/170 K., 18.06.2019 tarihli ve 2015/10-3244 E., 2019/691 K., 15.10.2019 tarihli ve 2017/21-243 E., 2019/1061 K. sayılı kararlarında da benimsendiği üzere itiraz davası için öngörülen yedi (7) günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır. Hak düşürücü süre, niteliği itibariyle defi değil, bir itiraz olup; sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir ve resen göz önünde tutulur.
19. 6183 sayılı Kanun"un 58. madde metninde itirazın “vergi itiraz komisyonuna yapılacağı” hükmü yer almakta ise de, mülga 506 sayılı Kanun’un 80. maddesinin “Kurum alacaklarının tahsilinde 21.07.1953 tarih ve 6183 sayılı Kanunun uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde, alacaklı Sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer İş Mahkemesi yetkilidir” düzenlemesi ve yürürlükte bulunan 5510 sayılı Kanun’un 88. maddesinin “Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesi yetkilidir” hükümleri ile birlikte davalı Kurum bünyesinde 6183 sayılı Kanunun itiraz mercii olarak belirttiği vergi itiraz komisyonunu bulunmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, maddede belirtilen vergi itiraz komisyonuna itiraz yolunun; Sosyal Güvenlik Kurumu alacaklarının tahsili yönünden 6183 sayılı Kanun"un uygulanmasından doğacak uyuşmazlıklarda iş mahkemesine dava açılması yolu olarak kabulü zorunludur. Nitekim bu husus Hukuk Genel Kurulunun 26.04.2006 tarihli ve 2006/21-198 E., 2006/249 K. ile 14.05.2019 tarihli ve 2015/10-3514 E., 2019/557 K. sayılı kararlarında da belirtilmiştir.
20. Uyuşmazlığın çözümü bakımından davanın harca tabi olup olmamasına göre davanın açıldığı tarihin belirlenmesi gerektiğinden her iki hâl için de açıklama yapılması gerekmektedir.
21. Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 06.02.1984 tarihli ve 1983/7 E., 1984/3 K. sayılı kararında her iki hâl için davanın açıldığı tarihin nasıl belirleneceği ayrı ayrı karara bağlanmıştır:
22. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK)"nun 178. maddesinde, harca tabi olsun veya olmasın, "Dava, dava dilekçesinin mahkeme kalemine kaydı tarihinde açılmış sayılır" denilmektedir. Bu hükümdeki “dilekçenin mahkeme kalemine kaydı” sözü dava dilekçesinin mahkeme kalemindeki ilgili deftere (esas, muhabere veya tevzi defteri) kaydı anlamındadır. Ne var ki, bir dava açılırken yapılması gerekli işlem, sadece dava dilekçesinin mahkeme kalemindeki deftere kaydı işleminden ibaret değildir. Kayıttan önce yapılması gereken işlemler de vardır. Gerçekten, dava dilekçesi önce hâkime verilir. Hâkim, dilekçeyi, üzerine verildiği tarihi yazıp imzalamak suretiyle, mahkeme kalemine havale eder. Şayet dava harca tabi ise, davacı 492 sayılı Harçlar Kanunu hükümleri uyarınca gerekli harçları da ödedikten sonra dava dilekçesi mahkeme kalemindeki ilgili deftere kaydedilir; dava harca tabi değilse hâkimin havalesi üzerine deftere derhal kaydı gerekmektedir. Nitekim, HUMK"nın yürürlüğe girdiği günden bu yana yerleşmiş uygulama bu yoldadır.
23. Hemen belirtmek gerekir ki, yukarıda açıklanan işlemlerin aynı günde yapılıp bitirilmesi hâlinde, davanın o gün açılmış sayılacağında herhangi bir duraksama yoktur.
24. Dilekçenin başka bir mahkemeye gönderilmek üzere verilmiş olması hâlinde de aynı kural geçerli olup; dilekçeyi alan mahkemenin hâkimi dilekçeyi havale edecek, harca tabi dava söz konusu ise kalemce harcı hesaplanıp, tahsil edilecek ve ilgili deftere kaydını takiben de dilekçede muhatap gösterilen mahkemeye gönderilecektir. Burada davanın açıldığı tarih dilekçenin ilk verildiği mahkeme nezdinde harcın yatırıldığı tarih olup, muhatap mahkemeye intikal tarihi dava tarihi olarak kabul edilemez.
25. Yeri gelmişken, harca tabi davalarda, dava açılırken alınacak harca ilişkin açıklama yapmakta da yarar vardır. Karar ve ilam harcının dayanağını teşkil eden, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun yargı harçlarını düzenleyen birinci kısmının “Mükellefiyet” başlıklı birinci bölümünde yer alan “Mevzuu” başlıklı 2. maddenin birinci cümlesinde; "Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanları, yargı harçlarına tabidir." hükmü yer almaktadır. Bu madde ile atıf yapılan (1) sayılı tarifede ise “Yargı Harçları” dört başlık altında düzenlenmiş; (A) Mahkeme harçları başlığı altında da (A-I) de başvuru harcı, (A-II) de celse harcı, (A-III) de karar ve ilam harcı, yer almıştır. Yine, kanunda ve tarifede her harcın ilişkin bulunduğu işlem, alınma şekli ile şartları ve oranları ayrı ayrı hükme bağlanmıştır. (A-III) bölümünde düzenlenen karar ve ilam harcı; nispi ve maktu olmak üzere iki başlığa ayrılmaktadır. Maktu karar ve ilam harcı, konusu belli bir değerle ilgili olmayan davalarda söz konusu iken; nispi karar ve ilam harcı ise, konusu belli bir değeri konu alan davalarla ilgilidir.
26. Vurgulamakta yarar vardır ki, harca tabi davalarda; dava açılırken başvurma harcı ile karar ve ilam harcının dörtte biri peşin olarak alınır ve dava dilekçesi ancak harç alındıktan sonra esas defterine kaydedilir. Bu hâlde, davanın açıldığı tarih de harcın yatırıldığı tarih olarak kabul edilir.
27. Somut olayda davacıya 02.03.2004 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrinin iptali istemli eldeki dava harca tabi olup, davacı vekili tarafından “Kocaeli İş Mahkemesine gönderilmek üzere İstanbul Nöbetçi İş Mahkemesine” hitaben yazılan dava dilekçesinin 08.03.2004 tarihinde İstanbul 4. İş Mahkemesinin kalemine verilmesi üzerine kalem tarafından harcının hesaplandığı ve aynı tarihte başvurma harcı ile peşin karar ve ilam harcının bu mahkemece tahsil edildiği görülmektedir.
28. O hâlde; davacı tarafça, dava harcı yatırılmak suretiyle 08.03.2004 tarihinde açılan davanın ödeme emri tebliğ tarihinde yürürlükte bulunan yedi (7) günlük hak düşürücü süre içinde açıldığının kabulü gerekir.
29. Diğer taraftan, her ne kadar direnmeye ilişkin gerekçeli karar başlığında dava tarihi 08.03.2004 yerine 07.05.2004 olarak gösterilmiş ise de bu yanlışlık mahallinde düzeltilebilir bir hata olarak kabul edildiğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
30. Hâl böyle olunca, yerel mahkemenin yukarıda açıklanan hususlara değinen direnme kararı yerindedir.
31. Ne var ki, bozma nedenine göre işin esası Özel Dairece incelenmediğinden, davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Direnme uygun olup davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekilinin işin esasına yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için, dosyanın YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 30.06.2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.