14. Hukuk Dairesi 2010/3345 E. , 2010/4219 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 15.02.2010 gününde verilen dilekçe ile tapuda soyadı düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 16.02.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı idare vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, Edirne 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/71 esas sayılı dosyasından aldığı yetki ile dava konusu Kavgaz mahallesi, 1421 ada, 11 parsel numaralı taşınmazın tapu kayıt maliki görünen “... oğlu, ...”nin yazılı olmayan soyadının “...” olarak ilavesi suretiyle tapu kaydının düzeltilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı idare vekili temyiz etmiştir.
Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet veya diğer hak sahiplerinin isim, soyisim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu nedenle de bu tür davalarla kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Mahkeme tarafından yapılan yargılama ve toplanan deliller hüküm vermeye yeterli değildir.
Somut olayda; dava konusu taşınmazın kadastro beyannamesinde, “...taşınmazın aynı ada 13 parsel ile birlikte ... oğlu ... tarafından tasarruf edilmekte ise de, ...’nin tasarruf eylediği taşınmazın içinde ... oğlu, ...’nın da yeri bulunduğu ve bunu
vergi kaydı da ispatladığı için, vergi kaydı hudutlarına göre ayrıldığı ve ayrılan bu kısmın ölü, ... oğlu ... ...nın olduğu anlaşılarak...” yapılan tespitin 29.01.1970 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Mahkemece tapu kaydına dayanak “Eski kulübe civarı, 588 nolu” vergi kaydı dosyaya getirtilmediği gibi ... oğlu ... isminde bir kişinin bulunup bulunmadığı yönünde nüfus araştırması da yapılmamıştır.
Bu hususlardan ayrı olarak; tapu kayıt maliki olduğu iddia edilen ... oğlu, ... ...’ın nüfus kaydına göre 18.11.1940 tarihinde vefat ettiği anlaşılmaktadır. Dosyada bulunan Meydan mahallesi 712 ada 61 parsel numaralı dava dışı taşınmazın kadastro beyannamesinde ise taşınmazın 1/3’er hisseli olarak ... evlatları, ... ..., ... ve ... adına tespit gördüğü ve tespitin 05.03.1961 tarihinde kesinleştiği görülmektedir. Bu taşınmazın kadastro tutanağında kayıt maliki ... oğlu, ... ...’ın tespit tarihinde ölü olduğuna dair bir şerh bulunmamaktadır. Mahkemece, ... oğlu, ... ... isminde başka kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmadan ayrıca her iki taşınmazda malik görünen 18.11.1940 tarihinde vefat eden ... oğlu, ... ... ile ... oğlu ...’nin (Hancı) aynı kişiler olup olmadığı yönünde zabıta araştırması da yapılmadan, dinlenilen 1947 doğumlu tanığın duyuma yönelik beyanları ile davanın ispatladığı sonucuna varılarak hüküm tesis edilmesi doğru olmamıştır.
Eksik inceleme ve araştırma sonucu mülkiyet nakline sebep olunacak kuşkusu taşır şekilde hüküm tesisi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 12.04.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.