Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/2147
Karar No: 2020/495
Karar Tarihi: 30.06.2020

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2147 Esas 2020/495 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/2147 E.  ,  2020/495 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi



    1. Taraflar arasındaki “nüfus kaydının iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Sakarya 1. Aile Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davacı ... vekili ile davacı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davacı ... vekili ile davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    A. Asliye Hukuk Mahkemesindeki Dava Süreci
    Davacı İstemi:
    4. Davacılar ... ve ... vekili 22.03.1996 tarihli dava dilekçesinde; davalı ... Kuyucuoğlu (...)’nun asıl adının ... olup, Eskişehir ili Merkez ilçesi Söğütçük köyü cilt no: 178, sayfa no: 12, kütük sıra no: 9’da nüfusa kayıtlı olduğunu, bu kaydında babasının ..., annesinin Vasfiye Kurum olarak gözüktüğünü, müvekkillerinin davalıyı evlatlık almak istediklerini ancak prosedürün uzun sürmesi nedeniyle davalıyı sanki kendilerinden doğmuş gibi... ismini vererek kendi nüfuslarına kaydettirdiklerini, davalının iki ayrı nüfus kaydında da sağ göründüğünü ileri sürerek davalının mükerrer ve gerçeğe aykırı olan İçel Tarsus Kızılmurat Mahallesi cilt 25/04, aile sıra no: 186"da kayıtlı nüfus kaydının iptaline ve müvekkillerinin nüfus kaydından silinmesine karar verilmesini talep etmiş, davacı ...’nun yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçısı ... yargılamaya katılmıştır.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı ... Kuyucuoğlu (...) vekili 15.04.1996 havale tarihli cevap dilekçesinde; 1962 yılında düzenlenen sözde evlat edinme niteliğindeki zabıt varakasının ispat edici özelliği bulunmadığını, bu belgeyi düzenleyenlerin ölü olduğunu, davacıların iddialarının gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiş, 30.05.2013 havale tarihli cevap dilekçesinin ıslahı konulu dilekçesinde; nesebin tashihi davası niteliği kazanan davanın hak düşürücü sürenin dolmuş olması nedeniyle reddine karar verilmesini istemiştir.
    6. Davalı ... temsilcisi cevap dilekçesi sunmamış, yargılama aşamasındaki beyanlarında davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    7. Davalı ... (Kurum) ve ölümü üzerine davaya dâhil edilen mirasçıları yargılamaya katılmamış, savunmada bulunmamışlardır.
    Mahkeme Kararı:
    8. Sakarya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.07.1999 tarihli ve 1996/169 E., 1999/410 K. sayılı kararı ile; taraf beyanları, Cumhuriyet savcısının mütalâası ve delillerin değerlendirilmesi sonucunda davacının açmış olduğu davanın reddine, Eskişehir merkez Söğütçük köyü, cilt 178/01, sayfa 12, kütük sıra no: 94 ‘te nüfusa kayıtlı ... ve Vasfiye kızı 16.02.1958 doğumlu ... ile ilgili kaydın iptali ile ilgili dava açmakta tarafların muhtariyetine karar verilmiştir.
    9. Sakarya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    10. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince 09.03.2010 tarihli ve 2009/13250 E., 2010/3567 K. sayılı kararı ile; “Nüfus kayıtlarındaki düzeltme istemine ilişkin davalarda, mahkemelerin hiç bir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorunluluğu bulunduğu gözetilerek bu iddia ile ilgili olarak DNA testi yaptırılıp alınacak rapor da gözetilerek karar verilmesi gerekirken salt tanık beyanları ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir” gerekçeleriyle karar bozulmuştur.
    11. Sakarya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.11.2010 tarihli ve 2010/275 E., 2010/444 K. sayılı kararı ile; bozma kararına uyulmak suretiyle yapılan yargılama neticesinde, 4787 sayılı Kanun’un 4/1. maddesi gereğince 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)’nun ikinci kitabından kaynaklanan bütün davaların aile mahkemesinde bakılacağı ve Sakarya ilinde aile mahkemelerinin faaliyete geçtiği gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine, dosyanın kesinleştiğinde ve talep hâlinde görevli ve yetkili Sakarya Aile Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
    12. Sakarya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    13. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince 15.03.2011 tarihli ve 2011/1623 E., 2011/3516 K. sayılı kararı ile; “Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlar ile yasal gerektirici nedenlere göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usule ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına…” karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı
    14. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
    15. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince 21.11.2011 tarihli ve 2011/5813 E., 2011/11728 K. sayılı kararı ile; “…Mahkemece bozma kararına uyulduğuna göre, bunun gereğini yapmak mecburiyetindedir. Bozma kararına uyduktan sonra gereklerini yerine getirmek gerekirken bozma dışına çıkılarak görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Açıklanan bu nedenlerle hükmün bozulması gerekirken zuhulen onandığından davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne Dairemizin 15.03.2011 gün ve 2011/1623 E., 2011/3516 K. sayılı onama kararının kaldırılmasına karar verilip yukarıda açıklandığı gibi yerel mahkeme kararının bozulmasına” karar verilmiştir.
    16. Sakarya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.01.2012 tarihli ve 2011/980 E., 2012/47 K. sayılı kararı ile; Anayasa’nın 142. maddesinde mahkemelerin görev alanlarının ancak kanunla düzenleneceğinin hükme bağlandığı ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun (HMK) 1. maddesi ile kamu düzeni niteliği ile yasalaştığını, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun (HUMK) 7/2. maddesinde davanın her aşamasında görev itirazında bulunabileceğinin belirtildiğini, 6100 sayılı HMK ile de 114. maddede dava şartı olarak düzenlendikten sonra, 115. maddede davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılacağı ve her zaman ileri sürülebileceğinin hüküm altına alındığı gerekçeleriyle direnme kararı verilmiştir.
    17. Sakarya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... vekili ve davacı ... temyiz isteminde bulunmuştur.
    18. Hukuk Genel Kurulu’nun 07.11.2012 tarihli ve 2012/18-322 E., 2012/762 K. sayılı kararı ile; “…Hukuk Genel Kurulu"nda yapılan görüşme sırasında, işin esasının incelenmesine geçilmeden önce iki husus ön sorun olarak ele alınmıştır.
    Bu ön sorunlardan ilki; ilk kararı temyiz etmeyen davacı ..."nun direnme kararını temyiz etmekte hukuki yararının bulunup bulunmadığı hususudur. Genel Kurul"da yapılan tartışmalar sonucu nüfus kaydının iptali davaları kamu düzenine ilişkin olduğundan ve verilecek karar her iki davacıyı da etkileyeceğinden davacı ..."nun direnme kararını temyiz etmekte hukuki yararı olduğu sonucuna oybirliğiyle varılarak böylece birinci ön sorun bu şekilde aşılarak, ikinci ön sorunun incelenmesine geçilmiştir.
    İkinci ön sorun ise; 1086 sayılı HUMK"nun 440/III-3 maddesindeki görevsizlik kararlarına ilişkin Yargıtay kararlarına karşı karar düzeltme yoluna gidilemeyeceğine dair düzenleme karşısında mahkemece verilen görevsizlik kararının Özel Dairece onandıktan sonra karar düzeltme yoluyla bozulmasının mümkün olup olmadığı hususudur.

    Ne var ki, mahkemece verilen ilk görevsizlik kararı Özel Dairece onanmakla HUMK. 440/III-3. maddesi gereğince kesinleşmiş olduğundan, Özel Dairenin yasanın emredici hükmüne aykırı olarak karar düzeltme istemi üzerine onama kararını kaldırarak verdiği bozma kararına itibar etmek mümkün değildir (HGK’nın 03.02.1993 gün ve 1992/1-725 E., 1993/25 K. sayılı ilamı aynı doğrultadır).
    Hal böyle olunca; yerel mahkemece verilen ilk görevsizlik kararı Özel Dairece onanarak kesinleştiğinden sonucu itibariyle doğru olan direnme kararı yerinde” olduğu gerekçeleriyle hükmün onanmasına karar verilmiştir.
    B. Aile Mahkemesindeki Dava Süreci
    19. Sakarya 1. Aile Mahkemesinin 11.11.2014 tarihli ve 2013/19 E., 2014/813 K. sayılı kararı ile; davanın soybağının reddi davası olmadığının sabit olduğu, adli tıp kurumu raporlarından, Selma Sema"nın ... ve ..."nın müşterek çocuğu olmadığının anlaşıldığı, taraflar arasında yapılan 30.05.1962 tarihli zabıt varakasının içeriğinden, tarafların gerçek kastının ..."u evlatlık olarak almak olduğu, ..."un 16.02.1958 tarihinde bu ismi ile nüfusa öz annesi Vasfiye Kurum tarafından tescil edildiği, daha sonra 20/02/1959 tarihinde ... ismi ile ... tarafından tescil edildiği, davalı ..."nın nüfusa iki kez kaydedildiği, her iki kaydında aynı kişiye ilişkin olduğu, davacı tarafça mükerrer ikinci kaydın iptalinin istendiği, davacıların davalarında evlatlık ilişkisinin kaldırılmasını talep ettikleri, evlatlık ilişkisinin esasına ilişkin noksanlıklarından biri ile sakat olması, evlatlık ilişkisinin kaldırılması sebebi olup, davanın öğrenilmesinden başlayarak 1 yıl ve her hâlde evlatlık işleminin üzerinden 5 yıl içinde açılması gerektiği, bu sürenin hak düşürücü süre olduğu, hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan evlatlık ilişkisinin kaldırılması davasının reddine karar verilmesi gerektiği, mükerrer kayıtlar söz konusu olduğunda kural olarak sonradan tescil edilenin iptali gerekli ise de, Selma Sema"nın evlenme vb. sosyal statüsündeki değişikliklerin ikinci kez oluşturulan nüfus kaydına işlenmiş olması nedeniyle bununla kazandığı haklar ve statü de ortadan kaldırılmış olacağından sonraki kaydın iptali yerine öncekinin iptaline karar verilmesi gerektiği gerekçeleriyle davalı ... Kuyucuoğlu (...)"nun nüfustaki Mersin ili Tarsus ilçesi Kızılmurat mahallesi cilt no: 25 hane no:186 BSN: 40"daki nüfus kaydının iptaline ve Eskişehir ili Alpu ilçesi Söğütçük mahallesi/köyü cilt no: 178 hane no: 9 BSN: 13"deki ilk kaydı ile nüfusa tesciline ilişkin davanın reddine, davalı ... Kuyucuoğlu (...)"nun ... ve ..."nun nüfus kaydından silinmesine ilişkin davanın reddine, davalı ... Kuyucuoğlu (...)"nun nüfusa ilk kayıt yeri olan Eskişehir ili Alpu ilçesi Söğütçük mahallesi/köyü cilt no: 178 hane no: 9 BSN:13"deki kaydının iptaline, bu iptalin nüfus kayıtlarına ayrı ayrı bildirilmesine ve tescil edilmesine, davalı ... Kuyucuoğlu (...)"nun nüfusa ilk kayıt yeri olan Eskişehir ili Alpu ilçesi Söğütçük mahallesi/köyü cilt no: 178 hane no:9 BSN:13"deki kaydının iptali ile Mersin ili Tarsus ilçesi Kızılmurat mahallesi cilt no: 25 hane no: 186 BSN: 40"daki kaydına Eskişehir"deki kaydın iptali ve evlatlık ilişkisinin tescil edilmesine karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı
    20. Sakarya Aile Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... vekili, davacı ... ile davalı ... temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
    21. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince 28.05.2015 tarihli ve 2015/7031 E., 2015/8900 K. sayılı kararı ile; “…Dosya içerisindeki bilgi ve belgeler ile tanık ve taraf anlatımlarından; ... ve Vasfiye Kurum evliliğinden 16.02.1958 tarihinde doğan ve 08.03.1958 tarihli beyanla nüfusa tescil edilen ..."un, 30.05.1962 tarihli dede..., anne Vasfiye ve iki tanık tarafından imzalanan belgeye göre, ..."na evlatlık olarak verildiği, ... ile eşi ..."nun evlilik birliğinde doğan çocukları gibi baba beyanı üzerine 11.11.1963 tarihinde... adı ile nüfusa tescil edildiği anlaşılmaktadır.
    Dava, ... adı ile nüfusa kayıtlı kişinin, gerçek anne babası olmayan davacılar üzerine yanlış beyana dayalı olarak yapılan mükerrer kaydının iptali istemine ilişkin olup, davalı ..."nın ... ile ... çocukları olmadığı yapılan DNA testi ile de kanıtlandığından; mahkemece, davanın kabulü ile..."nın kaydının iptaline, bu kayıttaki nüfus hareketlerinin (evlilik, çocuklar vb.) ... kaydına taşınmasına karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile davanın kısmen kabulü doğru görülmemiştir.” gerekçeleriyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Direnme Kararı
    22. Sakarya 1. Aile Mahkemesinin 17.11.2015 tarihli ve 2015/755 E., 2015/902 K. sayılı kararı ile; açılan davada ... (...)"nun mükerrer kaydının iptalinin değil, aynı zamanda davacıların nüfus kaydından silinmesine karar verilmesinin talep edildiği, ..."nin isteği ile..."yı nüfusa kaydettirdiği ve evlatlık ilişkisi tesis ettiğinin sabit olduğu, davacıların davalarında evlatlık ilişkisinin kaldırılmasını talep ettikleri, iradeye bağlı olarak tesis edilen soy bağının tarafların anlaşması yolu ile sona erdirilmesinin mümkün olmadığı, davacıların keyfi bir şekilde bu konuda mahkemelerde taleplerde bulundukları ve davalarının reddedildiği, davacıların asıl isteğinin..."yı mirastan mahrum etmek olduğu, evlatlık ilişkisinin ancak kanunda aranan şartların varlığı hâlinde kaldırılabileceği gerekçeleriyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    23. Direnme kararı süresi içinde ... vekili ile davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    24. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; nüfus kaydının iptali istemine konu davada, davacıların isteminin aynı zamanda evlatlık ilişkisinin ortadan kaldırılması davası olarak nitelendirip nitelendirilemeyeceği, burada varılacak sonuca göre davalı ... Kuyucuoğlu (...)"nun davacılar ... ve ..."nun nüfus kaydından (Mersin ili Tarsus ilçesi Kızılmurat mahallesi cilt no: 25 hane no: 186 BSN: 40"daki) silinmesine karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    25. Davacılar vekili, ... ve Vasfiye Kurum evliliğinden 16.02.1958 tarihinde doğan ve 08.03.1958 tarihli beyanla nüfusa tescil edilen ..."un, 30.05.1962 tarihli belge ile davacılar tarafından evlatlık alınmak istendiğini ancak hukuki prosedürün uzun sürmesi nedeniyle davacılar ... ile eşi ..."nun evlilik birliğinde doğan çocukları gibi 11.11.1963 tarihinde... adı ile nüfusa tescil edildiğini ileri sürerek gerçek anne babası olmayan davacılar üzerine yanlış beyana dayalı olarak yapılan mükerrer nüfus kaydının iptaline karar verilmesini istemiştir.
    26. 4722 sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 1. maddesine göre; "Türk Medenî Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önceki olayların hukukî sonuçlarına, bu olaylar hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse kural olarak o kanun hükümleri uygulanır.
    Türk Medenî Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılmış olan işlemlerin hukuken bağlayıcı olup olmadıkları ve sonuçları, bu tarihten sonra dahi, yapıldıkları sırada yürürlükte bulunan kanunlara göre belirlenir.", aynı Kanunun 14. maddesinde ise " Türk Medenî Kanununun yürürlüğe girmesinden önce kurulmuş olan evlat edinme sözleşmeleri, bütün hükümleri ile birlikte geçerliliğini korur." hükmüne yer verilmiştir. Davalı ... Kuyucuoğlu"nun 30.05.1962 tarihli belge ile evlatlık edinilmek istenildiğinin belirtilmesi ve davanın 22.03.1996 tarihinde açılması karşısında somut uyuşmazlıkta belgenin düzenlendiği ve davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 743 sayılı Türk Kanuni Medenisi"nin evlat edinmeye ilişkin hükümlerinin incelenmesinde fayda bulunmaktadır.
    27. 743 sayılı Türk Kanuni Medenisi"nin 253 ile 258. maddeleri arasında evlat edinme şartları, evlat edinmenin şekli, hükmü ve evlat edinmenin sona ermesi düzenlenmiştir. Anılan Kanunun "Şekil" başlıklı 256. maddesi "(Değişik madde: 14.11.1990 t. 3678 s. K. m. 7) Evlat edinme, evlat edinenin oturduğu yer sulh hakiminin izni üzerine yapılacak resmi bir senetle olur ve evlat edinme doğum kütüğüne yazılır.
    Hâkim evlat edinmeye izin vermeden önce, duruma göre gerekli görebileceği her türlü soruşturmayı kendiliğinden yapar.
    Tarafların belirttikleri sebebi haklı bulmadıkça, hakim, evlat edinmeye izin vermez." hükmünü içermektedir.
    28. "Akdin Hükmü" başlıklı 257. maddesinde de "Evlatlık, kendisini evlatlığa alanın aile ismini taşır ve onun mirasçısı olur. Asıl ailesindeki mirasçılığa da halel gelmez. Ana babaya ait hak ve vazifeler, evlat edinen kimseye geçer. Evlat edinme akdinden evvel yapılmış resmi bir senet ile, nesebi sahih çocukların mirasçılık hakkına ve ana babanın çocukların malları üzerindeki haklarına dair olan mevaddı kanuniyeye muhalif hükümler kabul edilebilir.
    Karı koca tarafından birlikte evlat edinilen ve mümeyyiz olmayan küçüklerin nüfus kaydında ana baba adı olarak, evlat edinen karı kocanın adları yazılır.
    Ek fıkra: 16.6.1983 t. 2846 s. K. m.2
    Evlatlığın, miras ve başka haklarının halele uğramaması, aile bağlarının devam etmesi için evlatlığın naklen geldiği aile kütüğü ile evlat edinenin aile kütüğü arasında her türlü bağ kurulur. Ayrıca her iki nüfus kütüğüne evlatlıkla ilgili resmi senedin tarih ve sayısı da kaydedilir.
    Ek fıkra: 16.6.1983 t. 2846 s. K. m.2
    Evlatlığın, reşit olduktan sonra asıl ana babasının ismini kullanma hakkı saklıdır.
    Ek fıkra: 16.6.1983 t. 2846 s. K. m.2
    Evlat edinme ile ilgili kayıtlar mahkeme kararı olmadıkça veya evlatlık istemedikçe hiçbir şekilde açıklanamaz." hükümlerine yer verilmiştir.
    29. Yürürlükteki 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümleri uyarınca evlat edinme sadece mahkeme kararı neticesinde kurulurken, 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nde “hakimin izni” ve “resmi senet” şeklinde olacağı düzenlenmiştir. 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi zamanında, evlatlık ilişkisinin kurulması, hâkimin izni ile yapılabilen resmî şekle bağlı medeni hukuk sözleşmesi olarak tanımlanmıştır (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 10.11.1954 tarihli ve 17/24, Hukuk Genel Kurulunun 09.03.1994 tarihli ve 1993/2-893 E., 1994/124 K. sayılı kararları).
    30. 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi"nin 256. maddesinde, evlat edinme işlemi için gerekli olan maddi şartların gerçekleşip gerçekleşmediğini öncelikle hâkimin tetkik etmesi, gerekli göreceği her türlü araştırmayı kendiliğinden yapması (256/2. fıkra), tarafların belirttikleri sebepleri haklı bulmadıkça evlat edinmeye izin vermeyeceği (256/3. fıkra) öngörülmüştür.
    31. Türk Kanunu Medenisinde yer alan düzenlemeye göre evlat edinme sözleşmesi hâkimin izni üzerine noter tarafından resmî senet ile düzenlenmekte ve evlatlık ilişkisi resmi senedin düzenlenmesi ile gerçekleşmektedir. Noterin resmî sözleşme düzenleyebilmesi için evlat edinen, evlatlık veya kanuni temsilcisi noter huzurunda hazır bulunmalı ve sözleşme metnini imzalamaları gereklidir. Resmî şekil geçerlilik şartı olup, buna uyulmadan yapılmadan evlatlık sözleşmesi yoklukla sakattır (Ruhi, A.C.; "743 sayılı Türk Kanunu Medenisi ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nda Yer Alan Evlat Edinmenin Şekli Şartlarının Mukayeseli Olarak İncelenmesi, AÜEFHD, Yıl 2001, C. V, S. 1-4, s. 461-462). Böyle bir resmî senet yokken evlatlığın nüfusa tescil edilmiş olması (aradan uzun zaman geçse, taraflar evlatlık evlatlık ilişkisi varmış gibi davransa da) evlatlık ilişkisinin meydana gelmesinden söz edilemez.
    32. Diğer taraftan mahkemeden izin alınmasının ardından noterde usulüne uygun olarak resmî sözleşme düzenlenerek evlat edinme işleminin tamamlanmış olması hâlinde, evlatlık ilişkisinin nüfus kütüğüne tescil edilmemiş olması, tescil işleminin bildirici mahiyette olması nedeniyle evlatlık sözleşmesini sakatlamaz, söz konusu evlat edinme, kendisine bağlanan tüm hüküm ve sonuçları ile geçerliliğini korur (Koç, E., HMK Ve TMK Çerçevesinde Evlat Edinme Ve Evlatlık İlişkisinin Kaldırılması Davasına İlişkin Bazı Tespitler, İUHFM C. LXXIII, S. 1, 364 s. 363-388, 2015, s. 366).
    33. Evlatlık ilişkisinin sona erme hâlleri Türk Kanunu Medenisi’nin "Refi" (kaldırılması) başlıklı 258. maddesinde; "Evlatlık mukavelesi hakkındaki kaidelere riayet şartiyle, evlatlık rabıtası, iki tarafın rızasiyle her zaman kaldırılabilir. Evlatlık rabıtası, muhik sebeplere istinat halinde evlatlığın ve mirasından mahrum bırakacak bir hal hüdusunda evlatlık edinen kimsenin talebi üzerine, hakim tarafından dahi refedilir." şeklinde düzenlenmiş olup, tarafların anlaşması, haklı sebebin gerçekleşmiş olması veya mirastan ıskatı gerektiren durumların varlığı hâlinde, evlenme yoluyla ya da taraflardan birinin ölümü ile kendiliğinden sona ermesi hâlleri evlatlık ilişkisinin sona ermesine neden olacaktır.
    34. Evlat edinmenin geçerli şekilde meydana gelebilmesi için kanun koyucunun öngördüğü maddi (asli) ve şekli şartların yerine getirilmesi zorunludur. Evlat edinmenin sona ermesine ilişkin sebepler kanunda sayılmışken geçersizlik ve yokluk hâllerinin neler olduğu belirtilmemiştir. Geçersizlik hâli yokluk hâlinden farklı olup, geçersizlik hâllerini eksiklik, butlan ve iptal edilebilirlik şeklinde saymak mümkündür (Aydoğdu, M., Çağdaş Hukuki Gelişmeler Işığında Evlat Edinme, Ankara 2006, s. 699-700). Ancak evlat edinme için gerekli olan kurucu unsurların yerine getirilmemesi hâlinde evlatlık ilişkisinin yokluğundan bahsedilecektir. Evlat edinme için gerekli olan mahkeme kararının olmaması hâlinde yokluk durumu söz konusu olmakta, buna ilişkin mahkemeye yapılacak başvuru; evlatlık ilişkisinin kaldırılması istemi ile değil, yokluk söz konusu olduğu için süre sınırlaması bulunmaksızın nüfus sicilinin düzeltilmesi istemine ilişkin olacaktır (Ruhi, A. C.; Türk Hukukunda Evlat Edinme ve Evlat Edinme ile İlgili Yabancı Mahkeme Kararlarının Türkiye’de Tanınması, Ankara 2002, s. 64).
    35. Yapılan açıklamalar ışığında somut olayın değerlendirilmesine gelince, dosyadaki bilgi ve belgelerden ...’un, Vasfiye ve ...’un evliliğinden 16.02.1958 doğumlu olarak 08.03.1958 tarihli beyanla nüfusa tescil edildiği, 30.05.1962 tarihli dede..., anne Vasfiye ve iki tanık tarafından imzalanan belgeye göre ..."na evlatlık olarak verildiği, ... ile eşi ..."nun mahkeme kararı ve noter sözleşmesi olmaksızın kendilerinden doğmuş gibi beyan üzerine... adı ile 20.03.1959 doğumlu olarak 11.11.1963 tarihinde nüfusa tescil ettirdikleri, ...’ye ait kaydın işlem görmediği, Selma Sema’ya ait kaydın 21.12.1979 tarihinde evlenerek başka haneye gittiği anlaşılmaktadır.
    36. Her ne kadar mahkemece dava, evlatlık ilişkisinin kaldırılması olarak nitelendirilmiş ise de, ... ile ..."dan olma ... T.C. nolu ... (...)’nun evlat edinme işlemi olmaksızın nüfusa yanlış beyana dayalı yolsuz olarak tescil edildiği, az yukarıda açıklanan 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nde yer alan hükümlere göre evlat edinme ilişkisinin kurucu unsurları gerçekleşmediğinden evlatlık ilişkisinin kaldırılmasına ilişkin davadan bahsedilemeyeceği açıktır. ...’un ikinci kere... adıyla nüfusa tescil edildiği yani ikinci kaydın mükerrer olduğunun kabulü gerekir.
    37. Mükerrer kayıtlar söz konusu olduğunda kural olarak, sonradan tescil edilen kaydın iptali gerekir. İlgilinin evlenme gibi sosyal statüsündeki değişikliklerin ikinci kez oluşturulan nüfus kaydına işlenmiş olduğu durumlarda gerçek olan birinci kayıt korunup, yanlış olan ikinci kayıt iptal edilerek, buradaki değişiklikler gerçek olan birinci kayda taşınır.
    38. O hâlde mahkemece, davalı ..."nın ... ile ... çocuğu olmadığının yapılan DNA testi sonucu Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Biyoloji İhtisas Dairesi’nin 18.08.2014 tarihli raporu ile sabit olduğundan mükerrer kayıt olduğu anlaşılan Mersin ili Tarsus ilçesi Kızılmurat mahallesi cilt: 25, hane no:186 , Bsn:40 "de kayıtlı ... ve ... kızı ... T.C. kimlik nolu ...’nun kapalı olan nüfus kaydının açık hâle getirilerek iptali ile bu kayıtta yer alan şahsi hâle ilişkin değişikliklerin (evlenme, nakil vs.) Eskişehir ili Alpu ilçesi Söğütçük köyü cilt: 178, hane no: 9’da kayıtlı ... ve Vasfiye kızı ... T.C. kimlik nolu ... kaydına aktarılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeye dayalı olarak gerçek kaydın iptaline karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    39. Hâl böyle olunca; yerel mahkemece Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    40. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    ... vekili ile davacı ...’nun temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
    İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
    Aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliği tarihinden itibaren on beş gün süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 30.06.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi