3. Hukuk Dairesi 2016/17972 E. , 2017/7121 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE)MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili ; Tarafların 1988 yılında evlendiklerini, evliliğin dayanılmaz olması sebebiyle davacı tarafça ...... 1. Asliye (Aile) Mahkemesi"nin 2011/204 Esas ve 2012/439 Karar sayılı dosyası ile boşanma davası açıldığını fakat davanın reddine karar verildiğini ve kesinleştiğini bu nedenle müvekkilinin o dosyadaki karar nedeniyle nafaka alma hakkının kalmadığını,yalnız yaşayan bir işi ve geliri olmayan davacının çok zor durumda olduğunu, davacının yaklaşık 3,5 yıldır eşinden ayrı yaşadığını boşanma davasının reddine ilişkin verilen karar üzerinden yaklaşık 1,5 yıl geçtiğini ancak bu uzun süreye rağmen davalının eşiyle yeniden birliktelik kurmak için ciddi bir girişimi ve teklifi olmadığını ; Davalının Bursa" da davalının ise ......"de geçen yıl ölen annesinin evinde kaldığını, davalının kendine ait dükkanda oto yedek parçası ticareti yaptığını, adına kayıtlı aracı ve Gemlik"te dairesinin bulunduğunu, ferah içinde yaşadığını, eşini ve evliliğini umursamadığını ve herhangi bir katkıda bulunmadığını beyanla aylık 600,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili ; davacının psikolojik sorunları olup sürekli ilaç kullandığını ,davacının ayrı yaşama hakkının bulunmadığını, davacının ...... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2011/204 Esas sayılı dosyası ile davalı eşe boşanma davası açtığını ve müşterek haneyi terk ettiğini, ...... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 20/06/2012 günlü kararı ile davacının davasını ispat edememesi ve taraflar arasında yaşanılan olayların evlilik birliğini sarsacak düzeyde olmadığı gerekçesi ile davacı tarafından açılan boşanma davasının reddedildiğini ve kararın kesinleştiğini, davacının müşterek evi terk için yasal bir sebep gösteremediğini, davacının müşterek çocuklar ve davalı ile görüşmek istemediğini, çalışmakta olup maddi durumunun iyi olduğunu, talep edilen nafaka miktarının davalının ekonomik durumu düşünüldüğünde fahiş bulunduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı tarafından açılan boşanma davasının reddedildiği, evlilik birliğini tekrar kurma görevinin boşanma davası reddedilen tarafa ait olduğu ancak boşanma davası reddedilen davacı kadının bir barış girişiminde bulunmadığı , ortak yaşamı tekrar kurmaktan kaçındığı aksine davalı kocanın barış girişimlerinde bulunduğu, davacı kadın tarafından bu girişimlerin olumsuz karşılandığı, bu durumda davacı kadının ayrı yaşamda haklı olmadığının kabulü gerekmekte olup, ayrı yaşamada hakkı olmayan kadın lehine tedbir nafakasına hükmedilemeyeceği belirtilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Evlilik birliğinin korunması ve devamının sağlanması için eşlerin asgari ölçüde uyması gereken bazı yükümlülükler ve karşılamaları gereken bazı ortak giderler mevcuttur.
TMK"nın 185/3 maddesi gereğince; eşler birlikte yaşamak; birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadır.
Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği, her iki eşin birliğin giderlerine katılma zorunluluğu vardır. Bu husus TMK"nın 186.maddesinin 3 fıkrasında düzenlenmiş olup; eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılacakları hükme bağlanmıştır. Birliğin giderlerine katılmada ölçü ise eşlerin ekonomik güçleridir. Davacı eşin belirli bir gelirinin olması hatta gelirinin davalı eşin gelirinden fazla olması, davalı eşi nafaka yükümlülüğünden kurtarmaz. Davacı eşin gelirinin bulunması sadece hükmedilecek nafakanın miktarının tayininde gözönünde bulundurulur.
Diğer taraftan, TMK"nın 195. maddesinde; evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşlerin ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilecekleri ve hakimin, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alacağı hükme bağlanmıştır.
Eşlerden herbiri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Eşlerin ergin olmayan çocukları varsa hakim, ana ve baba ile çocuklar arasındaki ilişkileri düzenleyen hükümlere göre gereken önlemleri alır.
Bu bağlamda; ayrı yaşamda haklı olan eş diğer eşten kendisi ve yanında bulunan küçük çocuk için tedbir nafakası isteyebilir.
Hakim, tedbir nafakasını tayin ederken, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir. Tedbir nafakasının miktarı; davalı kocanın geliriyle orantılı olmak kaydıyla, birlikte yaşadıkları zamanda eşine sağladığı geçim şartlarını ayrı yaşama hallerinde de sağlayacak oranda olması gerekir.
Bu bilgiler ışığında somut olaya baktığımızda dosya içeriğindeki bilgi ve belgelerden; tarafların 1988 yılında evlendikleri, 2 tane müşterek çocuklarının bulunduğu, davacı kadının , davalı koca aleyhine 29.03.2011 günü boşanma davası açtığı, 20.06.2012 günü davanın reddine karar verildiği, hükmün 22.05.2013 tarihinde kesinleştiği,boşanma davasının reddinin kesinleşmesinden sonra davalı kocanın davacı kadına müşterek konuta dönmesi için mahkeme vasıtasıyla göndermesi gereken ihtarnameyi göndermediği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece; davacı kadının ayrı yaşamada haklılığının devam ettiğinin kabulü ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde verilen karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazı bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 11.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.