22. Hukuk Dairesi 2018/13369 E. , 2018/25106 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... 8. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
MAHKEMESİ : ... 4. İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 11,12,13 ve 14. Dönem Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklanan ücret farkı, ilave tediye farkı ve akdi ikramiye farkı alacaklarının ödenmediğini öne sürerek ücret farkı, ilave tediye farkı ve akdi ikramiye farkı alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının davalı kurumda vasıfsız işçi olarak çalışmaya başladığını, bilahare daimi kadroya geçirildiğini, Toplu İş Sözleşmesi hükümlerinden tam olarak yararlandırıldığını, alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere göre, bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
Karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
Davalının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bentlerin haricindeki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Taraflar arasında davacının fark alacağının bulunup bulunmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda fark alacaklar hesaplanırken, ödeme belgeleri sunulmadığı belirtilerek raporun ""ödenen miktar"" bölümleri boş bırakılmak suretiyle ""ödenmesi gereken miktar"" lar tespit edilmiş, Mahkemece de ödeme belgeleri dosya arasına alınmadan, hesaplama dönemi boyunca davalı kurum tarafından davacıya hiç bir ödeme yapılmamış gibi ödenmesi gerektiği belirlenen tüm alacak miktarları hüküm altına alınmıştır. Öncelikle, davacının alacaklarının hiç ödenmediği yönünde bir iddiası bulunmamaktadır. Dava, fark alacak taleplidir. Seri halde açılan davalar olması nedeniyle idarece bazı dosyalarda davacılara ait ödeme belgelerinin sunulmasının gözardı edildiği, istinaf aşamasında ise bu belgelerin bazılarının sunularak dikkate alınmasının istendiği görülmektedir.
Kural olarak, yargılama aşamasında dayanılıp sunulmayan deliller sonradan sunulamazlar; sunulmuş olsalar bile, bu aşamalardaki incelemeler sırasında dikkate alınamazlar. Bu kuralın tek istisnası, dayanılıp sunulan delillin, o davaya konu borcu söndüren bir nitelik taşıması; örneğin, davaya konu borcun ödenmiş olduğunu gösteren makbuz, ibraname gibi bir belge olmasıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/h maddesinde, “davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması” dava şartları arasında sayılmıştır. Ödenmiş alacak hakkında davacının dava açmakta hukuki yararı yoktur. Bu halde, 6100 sayılı Kanun’un 115. maddesi gereğince, dava şartının varlığı ya da yokluğunun incelenmesi, doğrudan mahkemeye verilmiş ödevlerden olması karşısında, önceden ileri sürülmemiş olsa bile istinaf ve temyiz aşamasında dava şartının var olup olmadığını kendiliğinden gözetilmesinde bir usuli engel bulunmamaktadır.
Yargılama aşaması henüz tamamlanmamış ise böyle durumda, borcu itfa eden belge değerlendirmeye alınmalıdır. Gerçekten de, yargılamada davayı inkâr eden davalının savunması, borcun bulunmadığı savunmasını da kapsar. O nedenle, davalının borcun ne sebeple bulunmadığını açıklama ve iddianın aksine delillerini ikame etme hakkının ortadan kalktığından söz edilemez. Belirtilen nedenlerle, istinaf ve temyiz aşamasında sunulan ve borcu söndüren bir belgenin varlığı karşısında savunmanın genişletilmesi yasağından söz edilemeyeceğinin kabulü de zorunludur.
Dosyada fahiş fark alacak hesabı yapılmıştır. Şu halde, mahkemece istinaf aşamasında sunulan belgelerin yanısıra davalı idarede bulunan tüm ödeme belgeleri yöntemince temin edilerek dosya yeniden bilirkişiye tevdi edilip denetime elverişli şekilde rapor alınmalı sonucuna göre bir karar verilmelidir.
3-Taraflar arasında, 7. dönem toplu iş sözleşmesine dayalı ikinci yıl ikinci altı aylık ücretin tespiti hususunda da uyuşmazlık bulunmaktadır.
01.01.1990-31.12.1991 yürürlük süreli 7. dönem toplu iş sözleşmesinin ücret zammını düzenleyen 40/II-c maddesinde, “toplu iş sözleşmesinin ikinci yılında gerçekleşecek Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü"nün (1987-100 bazlı) Kentsel Yerler Tüketici Eşya Fiyatları Türkiye Geneli endeks artış oranı (Aralık 1991 endeks sayısı/Aralık 1990 endeks sayısı) % 45‘i aştığı takdirde aşan kısım 01.01.1992 tarihi itibariyle yeni dönem toplu iş sözleşmesinde dikkate alınacaktır” düzenlemesi yer almaktadır. 01.01.1992-31.12.1992 yürürlük süreli 8. dönem toplu iş sözleşmesinin yine ücret zammına ilişkin 40/1. maddesinde ise, toplu iş sözleşmesinin yürürlük tarihinden önce işyerinde çalışan sendika üyesi işçilerin 31.12.1991 tarihindeki günlük ücretlerine 01.01.1992 tarihinden geçerli olmak üzere % 50 oranında zam yapıldığı düzenlenmiştir. Görüldüğü üzere 8. dönem toplu iş sözleşmesi ile 7. dönem toplu iş sözleşmesinin 40/II-c maddesinde ifade edilen enflasyon farkı dikkate alınarak ücretlere zam yapılmıştır. Bu durumda 7. dönem toplu iş sözleşmesine göre ücret zammı olarak % 26,1 artış oranının uygulanması hatalı olup, davacının 31.12.1991 tarihindeki ücretine ayrıca bir endeks sayısı eklemesi yapılmaması gereklidir. Her ne kadar, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu artış oranının dikkate alınmasına ve alınmamasına göre seçenekli hesaplama yapılacağı belirtilmiş ise de, bu şekilde alternatif hesaplama yapılmadığı ve %26,1 artış oranının uygulandığı görülmekle; Mahkemece belirtilen şekilde hesaplama yaptırılarak dava konusu alacaklar hakkında hüküm kurulmak üzere kararın bozulması gerekmiştir.
Mahkemece bu husus gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz olunan ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeple BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, karardan bir örneğin ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi"ne gönderilmesine, 22.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.