19. Hukuk Dairesi 2014/248 E. , 2014/2628 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Denizli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 27/06/2013
NUMARASI : 2012/34-2013/428
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya sattığı malların bedelini tahsil edemediğini, bu arada davalının müvekkiline ihtarname göndererek bazı faturaların defterlere işlenmesini talep ettiğini, davalı tarafından müvekkiline gönderilen tüm faturaların defterlere işlendiğini, ancak ihtarnamede yazılı faturaların müvekkiline gönderilmediğini, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, yetki itirazında bulunduklarını, ayrıca dava dışı bir firmanın siparişi üzerine yurtdışına ihraç edilen dava konusu faturaların karşılığı malların bir kısmının ayıplı çıktığını, nitekim dava dışı firmanın ayıplı malların cins ve ebatlarını bildiren fatura ile birlikte müvekkili şirkete faks yoluyla gönderdiği iade yazısının da bunu doğruladığını, bunun üzerine 4.496,50 Euro tutarındaki ayıplı malların bedeli olarak kesilen hatalı mal bedeli ve gecikme bedeline ilişkin 3 adet faturanın kargo ile gönderilerek davacı çalışanlarına teslim edildiğini, ancak davalının iki adet faturayı teslim aldığını kabul etmediğini, davacının bu faturalara yasal sürede itiraz etmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere göre; lehe delil vasfı bulunan davacı defter kayıtlarına göre davacının davalıdan 4.496,50 Euro karşılığı 10.865,79 TL alacaklı olduğu, lehe delil vasfı olmayan davalı defter kayıtlarına göre davalının davacıya borcunun olmadığı, davalının davacı tarafın alacak iddiasını oluşturan miktarın 2.655,00 Euro"sunu gecikme bedeli ve 1.841,49 Euro"sunu hasarlı mal bedeli olarak faturalandırdığı ve defterlerine bu şekilde işlediği, zira davacı tarafından satışı yapılan bir kısım malların yurtdışındaki alıcısına teslimi sırasında hasar gördüğü, hasarlı mallara ilişkin gecikme bedeliyle birlikte fatura kesilerek davalıya gönderildiği, davalının da bu bedelleri davacıya yansıttığı, davalının söz konusu faturaların davacıya tebliğ edildiğine ilişkin savunmasının, kargo şirketinden gelen cevap yazısı ve davalı tanığının beyanları ile doğrulandığı, ayrıca dosyadaki mevcut deliller yurtdışı firmasının kestiği fatura, davalının düzenlediği iade faturası ve tanık beyanı birlikte değerlendirildiğinde satışı yapılan bir kısım malların hasarlı olduğunun, bu hasardan davacının sorumlu olduğunun ve süresinde ihbar yapıldığının anlaşıldığı, bunun yanında gecikme bedelinin davacı tarafça karşılanacağı yönünde taraflar arasında bir anlaşma olduğu hususunun davalı tarafça ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, itirazın kısmen iptaline ve takibin 2.655,00 Euro(5.981,45 TL) üzerinden devamına, kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Davalı taraf davacı ile arasındaki akdi ilişkiyi inkar etmemiş, satın aldığı malları yurtdışındaki kendi alıcısına gönderdiğini ve yurtdışındaki alıcı tarafından malların hasarlı ve ayıplı olduğu yönünde ihbarda bulunulup reklamasyon(mal bedelinden tenkis) faturası gönderildiğini bildirmiş, ayıbın ispatı yönünden ise tanık beyanına dayanmıştır.
6762 sayılı TTK"nın 25.maddesinde ayıp ihbarına yönelik olarak herhangi bir şekil şartı öngörülmemiş ise de tarafların tacir olduğu dikkate alındığında ayıp ihbarının aynı yasanın 20/3 maddesinde öngörülen biçimde yapılması gerekir. Bu konuda karşı tarafın açık muvafakati olmadan tanık dinlenemez. Bu nedenle davacının açıkça muvafakat etmemesine rağmen mahkemece ayıp ihbarına yönelik olarak tanık dinlenmesi ve ayıp ihbarının süresinde yapıldığının kabulü isabetsizdir.
Öte yandan her zaman düzenlenebilecek nitelikte olan ve davalının yurtdışındaki alıcısı tarafından gönderildiği ileri sürülen reklamasyon faturası tek başına malların ayıplı olduğunun kanıtı olarak kabul edilemez.
Mahkemece açıklanan hususlar gözetilmeden bir kısım malların ayıplı olduğu ve ayıp ihbarının süresinde yapıldığı gerekçesiyle delil takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin öteki, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 10.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.