10. Hukuk Dairesi 2017/3207 E. , 2017/7020 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
İncelemeye konu davada, mahkemece verilen ilk karar, Dairemizin 12.02.2014 günlü ve 2013/20931 E. 2014/2540 K. sayılı ilamıyla; “Mahkeme, davacı ile yapılan belirsiz süreli iş sözleşmesinde, davacının işyerindeki çalışmanın dönemsel ve süreli olduğunu, kısmi zamanlı çalışmalar yapıldığını ve çalışmaların mevsimsel şartlara ve üretim ihtiyacına göre değiştiğini kabul ettiğine dair imzasının bulunduğu, davacının Kuruma bildirilen kadar sürelerde bordrolarda çalışmasının gösterildiği, ücret bordrolarının davacı tarafından imzalandığı, bu bordrolara ve bordrodaki imzalara davacının itirazının olmadığı, belgelerin aksini ispat edecek yazılı bir belge sunulmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar vermiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli değildir. Şu halde, re"sen araştırma ilkesi gereğince Mahkemece; belirtilen imzaların kendisine ait olup olmadığı ve anılan belgelerin hile, hata veya manevi baskı altında imzalanıp imzalanmadığı hususlarında davacı tarafın beyanı alınmalı, davacının, hangi dönemlerde mevsimlik olarak çalıştığı açık net bir şekilde belirlenmeli, bu bağlamda, davalı Kuruma verilmiş aylık prim ve hizmet belgelerinde kayden çalışması görünen ve uyuşmazlığa konu dönemi kapsar şekilde çalışması bulunan sigortalılardan, mahkemece, kanaat edinmeye yetecek kadarının, re’sen bilgi ve görgülerine başvurulmalı, Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin hangi nedenle bildirim dışı kaldığı usulünce araştırılarak, hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir.” denilerek bozulmuştur.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu
Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir. (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki KURU, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr... Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 Ankara, 1974, sayfa 395 vd.)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olayda; Mahkemece bozma ilamına uyularak, davacının 01.04.2007 - 31.12.2008 tarihleri arasında Ocak, Şubat, Mart ayları hariç aralıksız tam gün hizmetlerinin tespiti istemli açmış olduğu davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, Dairemizce verilen bozma kararına uyulmuş ise de, bozma gereğinin tam olarak yerine getirilmediği görülmüştür. Mahkemece yapılacak iş, davacının çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla; çalışmaları ile ilgili tüm belgeler davalı kurumdan; puantaj kayıtları ve ücret tediye bordrolarının asılları işverenden ve dava konusu dönem içerisinde davacı çalışmalarını Kuruma bildiren işverenden getirtilmeli, iş bu belgelerden sigortalının imzasını içerenler yönünden imzanın aidiyeti davacı tarafından kabul edilenler ile inkâr edilip de aidiyeti ehil bilirkişi incelemesiyle saptananlardan yine davacı tarafından hata-hile-ikrah durumu iddia ve ispat edilemeyenler bakımından, işbu yazılı belgelerin aksi eşdeğerde delillerle kanıtlanması için davacıya delilleri sorulmalı, bunun dışında sigortalının kayıtlarda gözükmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu gereğince araştırılmalı, tespiti istenen dönemde davalı işyerinde Kurum müfettişlerince inceleme yapılıp yapılmadığı sorulmalı, inceleme yapılmışsa belgeler getirtilmeli, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, iş yerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliği nazara alınmalı, işe giriş bildirgeleri ile imzalı ücret bordroları karşılaştırılarak dönemsel işe başlama tarihleri tespit edilmeli, imzası inkâr edilmeyen imzalı ücret bordroları gereğince çalıştığı gün kadar tespitine karar verilmeli, Kuruma verilmiş bir işe giriş bildirgesi olup olmadığı araştırılmalı böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenmelidir.
Bu kapsamda, davacının ücret bordrolarındaki imzalara ilişkin talimatla alınan beyanında bodrolara imza atmadığını belirtmesi nedeniyle, talimat mahkemesince alınan tatbiki ıslak imzaları ile bankalardan, sandık seçmen listesinden getirtilen emsal ıslak imzaları da gözetilerek imza incelemesi yapılmalı, işyerine ait dönem
bordrolarında kayden çalışması bulunan bordro tanıkları resen belirlenerek beyanlarına başvurulmalı, belirdiği takdirde tanık beyanları arasındaki çelişkiler giderilmek suretiyle, yukarıda açıklandığı üzere yeterli ve gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip, takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilerek, uyulan bozma kararı gereklerine göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilerek hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan .... A.Ş."ye iadesine, 18.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.