Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2008/3785
Karar No: 2009/1644
Karar Tarihi: 09.02.2009

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2008/3785 Esas 2009/1644 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2008/3785 E.  ,  2009/1644 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Yozgat 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
    TARİHİ : 18/12/2007
    NUMARASI : 2007/654-2007/1044

    Davacı, 09.12.1987-01.01.1990 ve 30.11.1990-31.07.1995 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine  karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin   kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan  ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
    Davacı, 09.12.1987-01.01.1990 ve 30.11.1990-31.07.1995 tarihleri arasında 1479 sayılı yasa kapsamında  Bağ-Kur sigortalı olduğunun tespiti ile davalı Kurum tarafından yapılan iptal işleminin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
     Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de bu  sonuç usul ve yasaya uygun değildir.
    Gerçekten, davacının tespitini istediği süreç  Bağ-Kur’luluk   statüsü yönünden, değişik yasal dönemleri içermektedir. Her uyuşmazlığın, dayandığı işlem veya olayların meydana geldiği  tarihte yürürlükte olan  yasal kurallara  göre çözümlenmesi gerekeceği  ilkesinden hareketle, her dönem için geçerli olan yasal koşulların  ayrı ayrı ele alınarak Bağ-Kur’luluk  statüsünün ortaya konması gerekir. Davanın yasal dayanağını  oluşturan  1479 sayılı Yasa"nın 24. ve 25. maddeleri, Bağ-Kur’luluk  koşulları ile kimlerin  bu Yasa kapsamında   olduklarını ve Bağ-Kur’luluk statüsüne karine sayılacak olguları açıkça belirlemiş bulunmaktadır.  Bu arada sözü geçen maddeler, tespiti istenilen  dönemde üç kez değişikliğe uğramış ve yasal karineler  yönünden farklı kurallar öngörülmüştür. Ne varki bir kimsenin Bağ-Kur’lu sayılabilmesi yönünden ön koşul  veya temel ilke, Yasa"nın kabulünden bugüne kadar varlığını  sürdürmektedir. Anılan Yasa"nın 24. maddesinin ilk fıkrasında yer alan esas ilkeye göre, Bağ-Kur’luluk statüsüne girebilmesi için bir kimsenin, kendi ad ve hesabına   bağımsız   çalışmasının    varlığı     gerekir.    Belirtilen    ana   koşulun gerçekleşmesinden sonra, ancak, Yasa"nın  öngördüğü   diğer unsurların bulunması halinde, zorunlu ve yasal statü kendiliğinden oluşur.
    1.4.1972 tarihinde yürürlüğe giren, 1479 sayılı Yasa"nın 24. maddesi ilk şekliyle, çalışma olgusunun gerçekleşmesi yanında, sigortalılığın oluşumu  için, ayrıca Kanunla kurulu  meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulunu da aramıştır. Bu kuruluşlara kayıt tarihi ise, sigortalılığın başlangıcı yönünden, yasal karine kabul edilmiştir. 4.5.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayıl Yasa  Bağ-Kur’lu olabilme yönünden, söz konusu 24. maddenin öngördüğü meslek kuruluşlarına  kayıtlı olma koşulunu kaldırmış sadece Yasa"nın temel ilkesi olan kendi ad ve hesabına çalışma koşulunun gerçekleşmesi durumunda, sigortalılığın oluşacağını yeterli görmüştür. Buna karşın, 20.4.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasa  bağımsız  çalışanların sigortalı olabilmeleri yönünden vergi  yükümlülüğünü öngörmüş vergiden muaf olanların da Kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olmaları durumunda yine sigortalı sayılacaklarını kabul etmiştir. Nihayet, 22.3.1985 yürürlük tarihli 3165 sayılı Yasa,  sigortalılığa karine yönünden vergi kaydının, bu kaydın bulunmaması veya vergiden muaf olunması halinde, esnaf ve sanatkar sicili veya Kanunla kurulu meslek  kuruluşu kayıtlarının  esas alınacağını belirlemiştir.
    1479 sayılı Yasa"nın 79.maddesine göre isteğe bağlı  sigortalılık ise, sigortalının tescil talebinin Kuruma intikal ettiği  tarihte başlar.  Ancak ayı içinde primi yatırılmış süreler sigortalılık süresine dahil edilir.
     Somut olayda, davacı 10.05.1983  tarihinde Kuruma verdiği giriş bildirgesine istinaden  29.4.1983 tarihinden itibaren  Bağ-Kur sigortalısı olarak  tescil edilmiştir. Davacının 26.04.1983-13.04.1987 tarihleri arasında ve 31.12.1997 tarihinde başlayıp devam eden vergi kaydının, 26.04.1983-10.11.1987 tarihleri arasında ve 01.05.1998 tarihinde başlayıp devam eden  Oda kaydının ve26.04.1983-10.11.1987 tarihleri arasında ve 01.05.1998 tarihinde başlayıp devam eden  Esnaf ve  Sanatkar sicil kaydı bulunduğu, Davalı Kurum tarafından 10.02.1988 tarihinde davacıya Esnaf Sicil kaydının silinmiş olması nedeni ile 09.12.1987 tarihinden itibaren Bağ-Kur sigortalılığının sona erdiğinin bildirildiği, 26.01.1990-10.09.1990 tarihleri arasındaki dönemde ve 02.10.1995 tarihinde başlayıp devam eden prim ödemeleri nedeni ile 01.01.1990-31.10.1990 tarihleri arasındaki süre de ve  31.07.1995 tarihinden itibaren  isteğe bağlı Bağ-kur sigortalı kabul edildiği dosyadaki kayıt ve belgelerden anlaşılmaktadır.
    Davacının, uyuşmazlık konusu  dönemde, vergi kaydı, esnaf ve sanatkar sicil kaydı veya usulüne uygun  Kanunla kurulu meslek kuruluş kaydı bulunmadığı ortadadır. Ayrıca,  isteğe bağlı  sigortalı  olabilmek için Kuruma tescil  talebinde bulunmadığı gibi,  düzenli prim de ödememiştir. Başka bir anlatımla, 1479 sayılı Yasa sistemine göre zorunlu ve isteğe bağlı sigortalılık koşullarını taşımamaktadır.  Öte yandan, uyuşmazlık konusu döneme ait primlerin kurum tarafından tahsil edilip uzun süreli kullanıp kullanılmadığı dosya kapsamından anlaşılmamaktadır.
    Mahkemece yapılacak iş; davacının 1479 sayılı Yasa sistemine göre zorunlu ve isteğe bağlı sigortalılık koşullarını taşımadığı uyuşmazlık konusu döneme ait primlerin tahsil edilip edilmediğini davalı kurumdan sormak, bu döneme ait primlerin tahsil edildiğinin tespiti halinde, ödeme tarihinden dava  tarihine kadar olan sürenin  MK 2 anlamında uzun süre kullanım kabul edilecek uzunlukta olduğunun anlaşılması durumunda, primleri tahsil edilen süreler yönünden şimdiki gibi kabul kararı vermek, aksi takdirde davanın reddine karar vermekten ibarettir. 
    Mahkemece  bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde  karar verilmesi  usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davalının  bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,  09.02.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi