Davacı, 09.12.1987-01.01.1990 ve 30.11.1990-31.07.1995 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı, 09.12.1987-01.01.1990 ve 30.11.1990-31.07.1995 tarihleri arasında 1479 sayılı yasa kapsamında Bağ-Kur sigortalı olduğunun tespiti ile davalı Kurum tarafından yapılan iptal işleminin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de bu sonuç usul ve yasaya uygun değildir.
Gerçekten, davacının tespitini istediği süreç Bağ-Kur’luluk statüsü yönünden, değişik yasal dönemleri içermektedir. Her uyuşmazlığın, dayandığı işlem veya olayların meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasal kurallara göre çözümlenmesi gerekeceği ilkesinden hareketle, her dönem için geçerli olan yasal koşulların ayrı ayrı ele alınarak Bağ-Kur’luluk statüsünün ortaya konması gerekir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 1479 sayılı Yasa"nın 24. ve 25. maddeleri, Bağ-Kur’luluk koşulları ile kimlerin bu Yasa kapsamında olduklarını ve Bağ-Kur’luluk statüsüne karine sayılacak olguları açıkça belirlemiş bulunmaktadır. Bu arada sözü geçen maddeler, tespiti istenilen dönemde üç kez değişikliğe uğramış ve yasal karineler yönünden farklı kurallar öngörülmüştür. Ne varki bir kimsenin Bağ-Kur’lu sayılabilmesi yönünden ön koşul veya temel ilke, Yasa"nın kabulünden bugüne kadar varlığını sürdürmektedir. Anılan Yasa"nın 24. maddesinin ilk fıkrasında yer alan esas ilkeye göre, Bağ-Kur’luluk statüsüne girebilmesi için bir kimsenin, kendi ad ve hesabına bağımsız çalışmasının varlığı gerekir. Belirtilen ana koşulun gerçekleşmesinden sonra, ancak, Yasa"nın öngördüğü diğer unsurların bulunması halinde, zorunlu ve yasal statü kendiliğinden oluşur.
1.4.1972 tarihinde yürürlüğe giren, 1479 sayılı Yasa"nın 24. maddesi ilk şekliyle, çalışma olgusunun gerçekleşmesi yanında, sigortalılığın oluşumu için, ayrıca Kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulunu da aramıştır. Bu kuruluşlara kayıt tarihi ise, sigortalılığın başlangıcı yönünden, yasal karine kabul edilmiştir. 4.5.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayıl Yasa Bağ-Kur’lu olabilme yönünden, söz konusu 24. maddenin öngördüğü meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulunu kaldırmış sadece Yasa"nın temel ilkesi olan kendi ad ve hesabına çalışma koşulunun gerçekleşmesi durumunda, sigortalılığın oluşacağını yeterli görmüştür. Buna karşın, 20.4.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasa bağımsız çalışanların sigortalı olabilmeleri yönünden vergi yükümlülüğünü öngörmüş vergiden muaf olanların da Kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olmaları durumunda yine sigortalı sayılacaklarını kabul etmiştir. Nihayet, 22.3.1985 yürürlük tarihli 3165 sayılı Yasa, sigortalılığa karine yönünden vergi kaydının, bu kaydın bulunmaması veya vergiden muaf olunması halinde, esnaf ve sanatkar sicili veya Kanunla kurulu meslek kuruluşu kayıtlarının esas alınacağını belirlemiştir.
1479 sayılı Yasa"nın 79.maddesine göre isteğe bağlı sigortalılık ise, sigortalının tescil talebinin Kuruma intikal ettiği tarihte başlar. Ancak ayı içinde primi yatırılmış süreler sigortalılık süresine dahil edilir.
Somut olayda, davacı 10.05.1983 tarihinde Kuruma verdiği giriş bildirgesine istinaden 29.4.1983 tarihinden itibaren Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edilmiştir. Davacının 26.04.1983-13.04.1987 tarihleri arasında ve 31.12.1997 tarihinde başlayıp devam eden vergi kaydının, 26.04.1983-10.11.1987 tarihleri arasında ve 01.05.1998 tarihinde başlayıp devam eden Oda kaydının ve26.04.1983-10.11.1987 tarihleri arasında ve 01.05.1998 tarihinde başlayıp devam eden Esnaf ve Sanatkar sicil kaydı bulunduğu, Davalı Kurum tarafından 10.02.1988 tarihinde davacıya Esnaf Sicil kaydının silinmiş olması nedeni ile 09.12.1987 tarihinden itibaren Bağ-Kur sigortalılığının sona erdiğinin bildirildiği, 26.01.1990-10.09.1990 tarihleri arasındaki dönemde ve 02.10.1995 tarihinde başlayıp devam eden prim ödemeleri nedeni ile 01.01.1990-31.10.1990 tarihleri arasındaki süre de ve 31.07.1995 tarihinden itibaren isteğe bağlı Bağ-kur sigortalı kabul edildiği dosyadaki kayıt ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Davacının, uyuşmazlık konusu dönemde, vergi kaydı, esnaf ve sanatkar sicil kaydı veya usulüne uygun Kanunla kurulu meslek kuruluş kaydı bulunmadığı ortadadır. Ayrıca, isteğe bağlı sigortalı olabilmek için Kuruma tescil talebinde bulunmadığı gibi, düzenli prim de ödememiştir. Başka bir anlatımla, 1479 sayılı Yasa sistemine göre zorunlu ve isteğe bağlı sigortalılık koşullarını taşımamaktadır. Öte yandan, uyuşmazlık konusu döneme ait primlerin kurum tarafından tahsil edilip uzun süreli kullanıp kullanılmadığı dosya kapsamından anlaşılmamaktadır.
Mahkemece yapılacak iş; davacının 1479 sayılı Yasa sistemine göre zorunlu ve isteğe bağlı sigortalılık koşullarını taşımadığı uyuşmazlık konusu döneme ait primlerin tahsil edilip edilmediğini davalı kurumdan sormak, bu döneme ait primlerin tahsil edildiğinin tespiti halinde, ödeme tarihinden dava tarihine kadar olan sürenin MK 2 anlamında uzun süre kullanım kabul edilecek uzunlukta olduğunun anlaşılması durumunda, primleri tahsil edilen süreler yönünden şimdiki gibi kabul kararı vermek, aksi takdirde davanın reddine karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 09.02.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.