Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/220
Karar No: 2020/3387
Karar Tarihi: 03.11.2020

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2019/220 Esas 2020/3387 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2019/220 E.  ,  2020/3387 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın esastan reddine yönelik verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde duruşmalı temyiz talebinde bulunan davacı vekili avukat ... ile davalı kooperatif vekili avukat ....geldi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    - KARAR -

    Davacı vekili, müvekkili davalı kooperatifin üyesi iken, ortaklığına isabet eden bağımsız bölümün kendisine teslim edilmemesi üzerine davalı aleyhine 07.02.2008 tarihinde tapu iptal ve tescil davası açtığını, davanın halen Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2008/475 E. Sayılı dosyasında devam ettiğini, davalı tarafından yukarıda belirtilen dava dosyasında sunulan beyanlarda müvekkilinin üyelikten ihraç edildiğinin iddia edildiğini, usule uygun bir ihraç kararı ile yönteme uygun bir tebliğ bulunmadığını, usulsuz ve yasal dayanaktan yoksun ihraç işlemi varsa iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davanın hak düşürücü sürede açılmadığını, davacı, ihracını değişik zamanlarda öğrendiğini, davanın üç aylık hak düşürücü sürede açılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; 2004 yılında ihracın haricen öğrenildiği iddia edilen tapu iptal ve tescil davasında davalı vekilinin cevap dilekçesinin verildiği 28.03.2008 tarihine kadar ve hatta eldeki davanın açıldığı 2014’e dek davacı tarafından üyelik yükümüne ilişkin herhangi bir aidat ödemesi yapılmaması, davalı kooperatifle ilişki kurulmamasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, 10 yıl önce verilen ihraç kararının kesinleşmediğinin iddia edilmesinin M.K’nın 2. maddesine aykırı olduğu, davacının uzun süre üyelik akıbetini takip etmediği gibi yönteme uygun tebellüğ etmediği ihraç kararına rağmen başkaca işlem de yapmadığı, bu durumda davacının birinci ve ikinci ihtarı iadeli taahhütlü posta işlemi ile tebellüğ ettiği, davanın hak düşürücü sürede açılmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan reddine dair verilen karar, davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesince, tapu iptal ve tescil davasının 17/07/2008 tarihli celsesinde davacı vekilinin "...biz ihracı cevap dilekçesi ile öğrendik..." demek suretiyle anılan tarihte yani cevap dilekçesinin kendilerine tebliği ile ihraç kararından haberdar olduğu, buna göre yasanın aradığı üç aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra huzurdaki davanın açıldığı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Bu karara karşı süresinde davacı vekilince süresinde temyiz yoluna başvurulması üzerine dosya duruşmalı olarak incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    Dava, kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali istemine ilişkindir.
    1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 16. maddesinde çıkarma kararının, ortağa tebliğinden itibaren üç ay içinde iptali için dava açılmaması halinde bu kararın kesinleşeceği hükme bağlanmıştır. Dava açmaya ilişkin bu süre hak düşürücü niteliktedir. Mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Ancak sürenin başlayabilmesi için kararın tebliği zorunludur. Bu tebliğin noter kanalıyla da yapılması şart değildir. Ortağın haricen öğrenmesi, hatta kararın yüzüne karşı verilmesi sonuca etkili bulunmamaktadır. Süre her halükarda tebliğden başlamaktadır. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesince ihraç kararının davacı tarafından tapu iptal ve tescil davası sırasında öğrenildiğinden bahisle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ise de, bu öğrenmede ihraç kararının tüm unsurları yer almadığından ve ihraç kararının sadece varlığından davacı haberdar olduğundan ihraç kararının yasanın aradığı şekilde öğrenildiğinden söz edilemez.
    İhraç kararını içerdiği iddia edilen tebligat parçasında davacının geçici olarak başka bir yere gittiğine dair bir ibare olmadığı gibi tebliği alan kişinin de kim olduğu anlaşılamadığından yapılan tebliğ Tebligat Kanunu 16. ve 20.maddesi ile tebliğ tarihindeki yönetmelik hükümlerine uygun değildir. Kadıki 20.12.2004 tarihli ihraç tebliğinde, ihraç kararının kooperatif yönetim kurulunun 22.12.2004 tarihli kararı ile alındığı belirtilmiş olduğundan, ihraç kararından önce yapılan tebliğ usulsüzdür. Somut olayda, davacı 2008 yılında tapu iptal ve tescil davası açmış olmakla MK’nın 2. maddesinin uygulanması da mümkün değildir.
    Bu durumda, ihraç kararı tebliği usulsüz olduğundan, davacının tapu iptal ve tescil davasında verilen süreden sonra ihraç kararı iptal davasını hak düşürücü sürede açmış olduğunun kabulü ile işin esasına girilerek oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, ilk derece mahkemesi kararı ile bu karara karşı istinaf isteminin reddi kararı usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının KALDIRILMASINA, Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/227E. 2017/204 K. sayılı ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK"nun 373/1. maddesi gereğince dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, vekili Yargıtay duruşmasına hazır bulunan davacı taraf yararına takdir olunan 2.540,00 TL duruşma vekalet ücretinin, davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 03.11.2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi