Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/3118
Karar No: 2016/2897
Karar Tarihi: 09.03.2016

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/3118 Esas 2016/2897 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/3118 E.  ,  2016/2897 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 08.12.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... ile temyiz edilenler vekili Avukat ... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin ve asilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    -KARAR-

    Dava, ehliyetsizlik, vekâlet görevinin kötüye kullanılması ve muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ile miras payı oranında tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı, intikal işlemlerinin yapılması amacıyla tasarruf ehliyeti bulunmayan anneleri olan ortak mirasbırakan ..."a satış yetkisini de içerir vekâletname verdiğini, babaları olan mirasbırakan ..."dan intikal eden 458 ada 14 parsel sayılı taşınmazdaki annesi ..."nin payını asaleten kendi payını ise vekâleten eşit suretle çocukları davalılara bağışladığı halde işlemin satış şeklinde yapıldığını, yapılan işlemin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek kendisine ait devredilen pay (3/28) ve annesinin devrettiği paydan kendisinin miras payına düşen pay (1/28) gözetilmek suretiyle toplam 4/28 paya ilişkin olarak tapu iptali ile adına tescile karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar, zamanaşımı süresinin dolduğunu,satış bedeli olan 26.000.000 TL parayı 13 taksit halinde davalı ..."ın ... Bankası ... Şubesi"nde bulunan hesabından yapılan havale ile davacıya ödediklerini belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, muris muvazaası iddiasının ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden, toplanan delillerden ve eksiğin tamamlanması sureti ile temin edilen belgelerden; 1909 doğumlu mirasbırakan ..."ın 19.07.1976 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak eşi ... ile müşterek çocukları davacı ... ile davalılar ... ve ... ile dava dışı ... ve torunları (15.03.1989 tarihinde ölen oğlu ... çocukları) ... ve ... ile (19.11.2007 tarihinde ölen oğlu ... çocukları) ... ve ... ile damadı (25.12.2006 tarihinde ölen kızı ..."nin eşi) ... ile torunları (... ve ... çocukları) ..., ..., ..., ... ve ..."in kaldığı; 1908 doğumlu mirasbırakan ..."nin 21.09.1991 tarihinde öldüğü, mirasbırakan ..."dan 458 ada 14 parsel sayılı taşınmazın mirasçılara intikal ettiği,davacı ..."in 14.02.1986 tarihinde satış yetkisini de içerir şekilde verdiği vekâletname ile annesi ..."yi vekil kıldığı, ..."nin kendi (7/28) payını asaleten davacının (3/28) payını ise vekâleten eşit suretle çocukları davalılar ... ve ..."e 06.11.1986 tarihli satış aktiyle temlik ettiği, diğer mirasçılardan ..."nin de 3/28 payını aynı akitle kardeşi ..."a devrettiği,..."ın da 6/28 payını davalı ..."a 25.12.1992 tarihli satış akti ile temlik ettiği, ortaklığın giderilmesi davası neticesinde 19.02.2010 tarihli ihalede 1/2 şer pay ile davalıların taşınmazı satın aldıkları ve taşınmazın 23.08.2010 tarihinde davalılar adına tescil edildiği, 10.12.2011 tarihli kat mülkiyeti tesisi ile 1 nolu bağımsız bölümün davalı ..., 2 nolu bağımsız bölümün ise davalı ... adına kayıtlandığı anlaşılmaktadır.
    Hemen belirtilmelidir ki, 6100 sayılı HMK. nun 26. ve 33. maddelerine göre; olayları bildirmek ve ileri sürmek taraflara, bu kapsamda nitelemeyi yapmak ve belirlenecek hukuki tavsifle ilgili olarak tatbik edilecek kanun hükümlerini tesbit ve tayin ederek uygulamak hâkime aittir.Ayrıca davada dayanılan maddi olaylar bakımından birkaç hukuki nedenin bir arada gösterilmesinde ilke olarak usul ve yasaya aykırı bir yön yoktur.
    Davada,mirasbırakan ..."nin kendi payını asaleten temlikine ilişkin olarak ehliyetsizlik hukuksal sebebi yanında muris muvazaası; davacının payının vekâleten temlikine ilişkin olarak ehliyetsizlik hukuksal sebebi yanında vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal sebebine de dayanıldığına göre, ehliyetsizlik kamu düzeni ile ilgili olduğundan öncelikle ehliyetsizlik konusunda inceleme yapılması gerekeceği kuşkusuzdur.
    Ne var ki, mahkemece ehliyetsizlik yönünden hiçbir araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
    Bilindiği üzere; davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Türk Medeni Kanununun (TMK) “fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir” biçimindeki 9. maddesi, şahsın hak elde edebilmesini, borç (yükümlülük) altına girebilmesini, fiil ehliyetine bağlamış. 10. maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek “ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.” hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü” eylem ve işlev ehliyeti olarak da tarif edilerek, aynı yasanın 13. maddesinde “yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, TMK"nin 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından, karşı tarafın iyiniyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. Bu ilke 11.6.1941 tarihli 4/21 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da aynen benimsenmiştir.
    Yukarıda sözü edilen ilkelerin ve yasa maddelerinin ışığı altında olaya yaklaşıldığında; bir kimsenin ehliyetinin tespitinin şahıs ve malvarlığı hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar.
    Bu durumda, tarafların gösterecekleri, tüm delillerin toplanılması tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta gözlem (müşahede) kağıtları, film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne kadar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 282. maddesinde belirtildiği gibi bilirkişinin “oy ve görüşü” hâkimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.
    Hele ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle ... Kurumu ... Kurulundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen Türk Medeni Kanunu"nun 409/2. maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.
    Hâl böyle olunca; yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde tarafların delilleri eksiksiz toplanmak suretiyle tahkikat yapıldıktan sonra, mirasbırakan ..."nin kendi 7/28 payını asaleten temlikine ilişkin olarak taşınmazın davalılara yapılan temlik günü olan 06.11.1986 tarihi itibariyle mirasbırakan ..."nin ehliyetsiz olduğunun anlaşılması halinde davanın kabul edilmesi; aksi halde davada dayanılan diğer hukuki sebep olan muris muvazaası üzerinde durulması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması; davacının 3/28 payının vekâleten temlikine ilişkin olarak ise, ..."nin (vekilin) vekâlet işlem tarihi olan 14.02.1986 ve satış günü olan 06.11.1986 tarihinde tasarruf ehliyetinin bulunmadığının (ehliyetsizliğinin) saptanması halinde davanın kabul edilmesi; aksi hâlde, davada dayanılan diğer hukuki sebep olan vekâlet görevinin kötüye kullanılması nedeni ile ilgili istek bakımından bir inceleme ve soruşturma yapılması gerekirken eksik soruşturma ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
    Davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile yerel mahkeme kararının açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi