10. Hukuk Dairesi 2017/4526 E. , 2017/7015 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, 29.8.2009 tarihinde davalı işyerine ait maden ocağında sigortalı işçi .... bastığı postanın kayması sonucu düşerek yaralanması sonucu oluşan Kurum zararının faiziyle birlikte tahsili istemine ilişkindir.
Kaçınılmazlık ilkesi; olayın vuku bulduğu tarihte geçerli bilimsel ve teknik ilkelerine göre, alınacak tüm önlemlere rağmen zararın kısmen veya tamamen önüne geçilememesi durumudur. Evrensel teknik ilkeler göz önünde tutularak, önlenmesi olanaksız zararların kötü tesadüf ve kaçınılmazlık olarak değerlendirilmesi mümkündür. İşveren sadece sayılan sınırlı durumlarda sorumludur. Kaçınılmaz dış etkenlerden, kötü rastlantılardan, teknik arıza, araç ve gereçlerdeki yapılan hatalarından sorumlu tutulamayacağı gibi kusurun tümü başkalarında ise ve kendisine hiçbir kusur yükletilemiyorsa kurumun yaptığı yardımlardan sorumlu tutulamaz.
5510 sayılı Yasanın 21’ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince, işverenin rücu alacağından sorumluluğu, ancak kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketinin varlığı halinde olanaklıdır. Başka bir anlatımla, işverenin yalnızca, fıkrada öngörülen sınırlı sayıdaki durumlarda sorumluluğu söz konusudur. Anılan fıkranın "İşverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır.” cümlesi gereğince, iş kazalarında ilgililerin kusur durumları belirlenirken kaçınılmazlığın da göz önünde bulundurulması ve belirlenen kaçınılmazlık payından işverenin sorumlu tutulmaması gerekmektedir. Kaçınılmazlık olgusundan ise, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda geçerli mevzuat hükümleri çerçevesinde, doğabilecek olası zararlı sonuçların önlenmesi yönünde, duruma ve koşullara göre ilgililerden beklenebilecek tüm özenli ve dikkatli çabaya karşın sigortalıyı bedence veya ruhça arızaya uğratan iş kazasının meydana gelmesi durumunda söz edilebilir. Günümüz teknolojisinde bir takım olayların sonuçlarının
kısmen kaçınılmazlık/kötü rastlantılarla açıklanması, alınabilecek önlemler düşünüldüğünde olanaksızdır. Kaçınılmazlık/kötü rastlantı olarak adlandırılan olguların bir çoğunun temelinde insan yanılgı ve savsamaları, özen eksikliği bulunduğu bir gerçektir. Unutulmamalıdır ki, her birey, zararlı sonuçların önlenmesi için durum ve koşulların kendisine yüklediği özen ve dikkat yükümünü göstermek zorundadır. Öngörülebilir sonuçlar karşısında kaçınılmazlık/kötü rastlantı yönünde değerlendirme yapılamaz.
Somut olayda, % 20 oranında kaçınılmazlığın söz konusu olduğu kabul edilmiş ise de, yukarıda belirlenen maddi ve hukuki olgular karşısında iş kazasının kaçınılmazlık sonucu oluşmadığı açıktır.Hal böyle olunca, konusunda uzman kişi veya kişilerden açıklanan hususlar doğrultusunda yeniden kusur raporu alınıp varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
3- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesinde; "(1) tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla,) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Ancak hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez." düzenlemesine yer verilmiştir.
Eldeki davada, Mahkemece, taleple bağlı kalınarak 400,00 TL Kurum alacağının hüküm altına alındığı, davacı tarafça talep sonucunun arttırılmadığı, ileride açılabilecek ek davada ise kalan kurum alacağının talep edilmesinin mümkün olduğu ve mükerrer vekalet ücreti talep edilemeyeceği gözetilerek, hüküm tarihinde yürürlükte olan tarife uyarınca kabulüne karar verilen miktar üzerinden vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece, yukarıda belirtilen hususlar çerçevesinde kaçınılmazlığın bulunmadığı gözetilmek suretiyle hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalıya iadesine, 18.10.2017 günü oybirliği ile karar verildi.