11. Hukuk Dairesi 2015/11954 E. , 2016/9384 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada .... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12/11/2014 tarih ve 2009/182-2014/604 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi birleşen davada davalı şirket kayyumu tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl ve birleşen davada davacı vekili, müvekkili ile davalı ...’ın, .. İnternational İnş. ... Turizm ve Dış Tic. San. Ltd. Şti.’yi kurduklarını ve şirkette %50’şer hisseye sahip olduklarını, şirket ana sözleşmesiyle davalının 10 yıl süre ile şirketi temsile yetkili olacağının kararlaştırıldığını, daha sonra davalının hisselerini devrettiğini, 08/04/2008 tarihinde tekrar devralarak % 50 hisse ile ortak olduğunu, 08/04/2008 tarihli ortaklar kurulu kararıyla davalının münferit imza ile şirketi temsile yetkili kılındığını, ortaklar kurulu kararı ile tayin edilen müdürün ortakların çoğunluğunun kararı ile azledilebileceğini ancak, şirket iki ortaklı olduğundan çoğunluk sağlanmasının mümkün olmadığını, şirketin faaliyetleri için gereken ve harcanan tüm sermayenin müvekkili tarafından davalıya gönderildiğini, davalının bu para ile taşınmaz ve araçlar satın aldığını, müvekkilinin yurt dışında yaşadığını, 2009 yılında Türkiye"ye geldiğini ancak, davalının kendisini oyalayarak görüşmek istemediğini, hesap vermekten, şirket defter ve kayıtlarını ibrazdan kaçınarak müvekkilinin güvenini sarstığını, davalının şirketin içini boşaltma ve şirketi aşırı borçlandırıcı işlemler yapma olasılığı olduğunu, davalının 13/03/2008 tarihinde Türk vatandaşlığını kaybettiğini, çalışma izni de olmadığından müdürlük yapamayacağını, müvekkilinin de yabancı uyruklu olması nedeniyle müdürlük yapamayacağını ileri sürerek, davalının müdürlük yetkisinin .
tedbiren kaldırılarak şirkete kayyum atanmasını, şirket taşınmazları ve araçları üzerine tedbir konulmasını, davalının müdürlük görevinin kaldırılmasını, müvekkilinin davalıya gönderdiği yüklü miktarda ödemelerin, şirket adına şirketin iş ve işlemlerinde kullanılması halinde kar payı olarak, şirketin iş ve işlemlerinde kullanılmaması halinde davalının uhdesinde bulunan miktar olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren ticari faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, birleşen davada ise, müvekkilinin davalıya özel ve genel vekaletnameler verdiğini, satmak üzere bir kısım taşınmaz satın alındığını, ... 21 adlı emlak şirketi ile anlaşma yaptıldığını, şirketin ticari faaliyetlerinde kullanılmak üzere araçlar satın alındığını, davalının müvekkili ile görüşmekten ve hesap vermekten kaçınmaya başladığını, adına kayıtlı taşınmazları üçüncü kişilere devrettiğini, bu devir işlemlerinin iptali için dava açtıklarını, davalının müvekkili hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, müvekkilinin de davalı hakkında şikayetçi olduğunu, davalının şirket iş yerinin vergi kaydını kapatarak taşınmazı davalının kardeşinin ortağı bulunduğu başka bir şirkete devrettiğini, şirket şubesini kapatma yetkisi bulunmadığı halde kapattığını, davalının fesih yetkisi olmamasına rağmen ...21 adlı şirketle yapılan sözleşmeyi feshettiğini, sözleşme yapılırken yatırılan teminatın akıbetinin de belirsiz olduğunu, davalının sattığı taşınmazları ikinci kez satmaya çalışarak şirketi zor duruma düşürdüğünü, şirkete ait taşınmaz ve araçları kişisel yararı için kullandığını, şirket aleyhine davalar açılmasına neden olduğunu, davalının davranışları nedeniyle müvekkilinin davalıya güveni kalmadığını ve şirketin faaliyetini sürdürmesinin olanaksız hale geldiğini, davalının şirketin içini boşalttığı ve gayri faal hale getirdiği gibi bundan sonra da şirketin ticari faaliyetini sürdürmesi ve başarılı olmasının olanaklı olmadığını ileri sürerek, şirketin muhik sebeple fesih ve tasfiyesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı ... vekili, müvekkilinin şirket hakkında piyasada olumlu imaj oluşmasında büyük katkısının bulunduğunu, şirketin cirosunun da şirketi ne kadar karlı ve verimli hale getirdiğini gösterdiğini, davacının sık sık Türkiye"ye gelerek incelemede bulunduğunu, şirket defter ve kayıtları üzerinde yapılacak inceleme ile müvekkili tarafından yapılmış herhangi bir yolsuzluk, zimmete para geçirme gibi bir durumun olmadığının ortaya çıkacağını, davacının kar payı alacağı talebinde husumeti şirket tüzel kişiliğine yöneltmesi gerektiğini, şirket ortaklar kurulunun kar payının dağıtımına karar vermedikçe ortak lehine tahakkuk etmiş kar payı alacağından söz edilemeyeceğini, müvekkilinin ".. .." sahibi olup Türkiye"de çalışma ve ticari faaliyette bulunma hakkına haiz olduğunu, davacı adına hareket ettiğini iddia eden bazı kişilerin müvekkiline şirket hissesini devretmesi hususunda baskı yaptıklarını, davacının amacının müvekkilini şirketten çıkarmak olduğunu, müvekkilinin bütün paraları şirketin karı düşüldükten sonra davacının hesabına yatırdığını, müvekkili ile davacı arasında çok sayıda uyuşmazlık ve dava olup, bu uyuşmazlıkların ortaya çıkmasında müvekkilinin kusuru bulunmadığını, haksız ithamlar ve tehditlere maruz kaldığını, haksız ve kötüniyetli olan, şirket içi güven ilişkisini ortadan kaldıran davacının fesih isteminde bulunmasının dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığını savunarak, asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, şirket ortağı olan taraflar arasında süregelen ceza ve hukuk davaları nedeniyle ticari ilişkilerini sürdürmelerinin kendilerinden beklenemeyecek derecede ciddi ihtilafların bulunduğu, ortakların karşılıklı güven ve işbirliği duygusunu yitirmeleri nedeniyle bir araya gelerek davalı şirketi idare etmelerinin güçleşeceğinin sabit olduğu, tarafların ortaklığı devam ettirme yönünde beklentilerinin kalmadığının kabulü gerektiği, davacının fesih ve tasfiye talebinde bulunduğu, davalının da bu talebi kabul ettiği, şirketin tasfiye haline girmesinin müdürün de görevinin sona erdiği anlamına gelmediği, şirket organlarının görev ve yetkisinin tasfiye halinde dahi devam ettiği, dosya kapsamı itibariyle davalı şirket müdürünün azli için haklı nedenlerin oluştuğu, haklı sebeple limited şirketin fesih ve tasfiyesi isteminin sadece şirket tüzel kişiliğine yöneltilmesi gerektiği gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulüne, şirket müdürünün azli isteminin kabulü ile, şirket müdürü ..."in azline, şirketin organsız kalmaması için dava sonuçlanıncaya kadar müdürlük görevini üstlenmek üzere şirkete kayyum olarak daha önce
görevlendirilen ve Av. .......’in ... olarak görevlendirilmesine, alacağın tahsiline yönelik talep hakkında davacı tarafça şirketin tasfiye ve feshi talep edilmiş olmakla konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, birleşen dava yönünden ise, davanın davalı şirket ortağı ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı şirket yönünden kabulü ile davalı şirketin fesih ve tasfiyesine, Mali Müşavir ... Karalar ve...."un tasfiye memuru olarak atanmalarına karar verilmiştir.
Kararı, birleşen davada davalı şirket kayyumu temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, birleşen davada davalı şirket kayyumunun tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, birleşen davada davalı şirket kayyumunun bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 01,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 06/12/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.