23. Hukuk Dairesi 2019/1215 E. , 2020/3386 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kabulüne yönelik verilen hükmün asıl ve birleşen davada davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde asıl ve birleşen davada davalı vekili Av. ... ile asıl ve birleşen davada davacı vekilleri Av. ..., Av. ... ve ...n gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Asıl davada davacı vekili; müvekkilinin Rüzgar Enerjisine Dayalı Üretim Tesisi Kurmak Üzere Yapılan Başvurulara İlişkin Yarışma Yönetmeliği hükümleri doğrultusunda yapılan yarışma sonucunda ürettiği her bir kWh için davalı idareye 3,78 Kuruş ödemeyi taahhüt ederek sisteme bağlantı hakkı kazandığını, 29.11.2011 tarihli Rüzgar Enerjisi (RES) Katkı Payı Anlaşmasının 3. maddesinde ve Yönetmeliğin 9. maddesinde belirtilen esaslara göre hesaplanan katkı payının davalı tarafından müvekkili şirkete faturalanacağını, davalının sözleşme ve Yönetmelik hükümlerine aykırı olarak RES Katkı Payı hesaplayıp davaya konu faturayı düzenlediğini ve bu hesaplamasını Teklif Mektubundaki müvekkilinin ifadesine dayandırdığını, müvekkilinin imzalanacak sözleşme hükümleri doğrultusunda güncelleme yapılacağını bilerek teklifini sunduğunu, davalının anlaşmaya ve Yönetmeliğe aykırı bir yorum ve yöntemle hesapladığı bedel üzerinden düzenlediği faturaya itiraz ettiğini ve iade faturasını davalıya gönderdiğini ileri sürerek, 29.01.2015 tarihli 6.339.832,23 TL faturanın 1.305.442,25 TL"lik kısmı için müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili aynı iddialarla, davalı tarafça gönderilen 26.01.2016 tarihli faturaya müvekkili tarafından itiraz edilerek iade faturası düzenlendiğini ileri sürerek, 26.01.2016 tarihli 6.588.545,03 TL"lik faturanın 1.751.815,78 TL"lik kısmı için müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekili , dava konusu faturaların idari sözleşme uyarınca tesis edilmesi nedeniyle İdari yargının görevli olduğunu, Yönetmelik çerçevesinde yarışmaya katılan ve kazanan şirketlerle müvekkili arasında imzalanan RES Katkı Payı Anlaşması gereğince; Yönetmelik ve ekleri olan Taahhütname, Teklif Mektubu Formu ile Anlaşma hükümlerinin birlikte değerlendirilmesi sonucunda RES Katkı Payı faturasının hesaplandığını, davacı şirket tarafından teklif verilmesi sırasında imzalanarak sunulan yönetmelik eki Teklif Mektubu Formu"nda yer alan taahhüt doğrultusunda, verilen teklif fiyatının teklif tarihinden itibaren TÜFE ile kümulatif olarak güncellenerek hesaplanması gerektiğinin açık olduğunu savunarak, asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; teklif mektubu formu ve RES katkı payı anlaşmasının ikisinin birlikte yönetmelik içerisinde ek olarak yer almaları nedeniyle birbirlerine üstünlüklerinden bahsedilemeyeceği,birlikte uygulanmaları gerektiği, anlaşmada TÜFE oranı için başlangıç tarihi belli olmadığından teklif mektubunun verilidiği yıl TÜFE oranlarının esas alınması gerektiği, yarışamda teklif mektubunun esas alındığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine dair verilen karar, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesince, davacı tarafça teklif mektubunun sunulmasından sonra, taraflar arasında 29.11.2011 tarihli RES Katkı Payı anlaşması imzalanmış olup, sözleşmede RES Katkı Payının hesabı, teklif mektubundaki hesaplamadan farklı olarak düzenlendiği, taraflarca imzalanan sözleşmenin RES Katkı Payının hesap şekli ile ilgili formül, Rüzgar Enerjisine Dayalı Üretim Tesisi Kurmak Üzere Yapılan Başvurulara ilişkin Yarışma Yönetmeliği"nin 9. maddesine uygun şekilde kaleme alındığı,davalı tarafça RES Katkı Payının hesabı ile ilgili teklif mektubundaki ibarelerin aynen sözleşmeye geçirilmesi mümkünken, farklı bir hesap şeklini içeren sözleşme imzalandığı,her ikisi de tacir olan tarafların, serbest iradeleriyle imzalamış oldukları anlaşma hükümleri ile bağlı oldukları, taraflar arasındaki anlaşmada, davacının sunduğu teklif mektubuna, sadece 3. maddede, toplam RES Katkı Payı tutarının hesaplanması ile ilgili kr* E* TÜFE formülünde, kr değerinin açıklanması sırasında yer verildiği, sözleşme hükmünün açık olduğu gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bu karara karşı süresinde asıl ve birleşen davada davalı veklince temyiz yoluna başvurulması üzerine dosya duruşmalı olarak incelendi,gereği konuşulup düşünüldü.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl ve birleşen davada davalı vekilinin tüm temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi kararına ilişkin asıl ve birleşen davada davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalı yararına takdir olunan 2.540,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğininde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 03.11.2020 tarihinde kesin olarak oybirliği ile karar verildi.