Davacı, davalı işveren nezdinde 01.01.1983-Nisan 2000 tarihleri arası çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava davacının davalılara ait işyerinde 1.1.1983- Nisan 2000 tarihleri arasında geçen ve Kuruma bildirilmeyen 3085 gün çalışmasının tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davacının davalı R.K.’a ait G. P. Ticareti işyerinde 1.6.1988-31.12.1993 tarihleri arasında G. İç ve Dış Ticaret Ltd Şti işyerinde ise 1.1.1994-5.3.2000 tarihleri arasında çalıştığının tesbitine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesi bu tip hizmet tesbiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davalı R.K.’ın kurduğu iddia edilen 17282 nolu işyeri olan G. İç ve Dış Ticaret Ltd Şti’nın 1.11.1995 tarihinde 506 sayılı Yasa kapsamına alındığı, dönem bordrolarının getirildiği ve uyuşmazlık döneminde çalışması olan bir bordro tanığının dinlendiği davacının bu işyerinde 1.3.1995-5.3.2000 tarihleri arasında geçen çalışmaların kuruma kısmi olarak bildirildiği, davalı R.K.’a ait G. Pazarlama Ticaret 331030 nolu bu işyerinden davacı adına 1.11.1985-30.5.1988 ve 1.1.1990—1990/3 dönem arasında kısmi bildirimlerde bulunulduğu, mahkemece bu işyerinin hangi tarihte 506 sayılı Yasa kapsamına alınıp, hangi tarihte çıkarıldığı araştırılmadan, dönem bordrolarının getirtilip varsa uyuşmazlık döneminde çalışması olan tanıklar dinlenmeden sonuca gidildiği görülmüştür.
Yapılacak iş; G. İç ve Dış Ticaret Ltd Şti’nin ticaret sicil kaydının ve G. P. Ticareti işyerinin de vergi kayıtları getirtilerek bu işyerlerinin birbirinin devamı olup olmadığı saptamak, 331030 nolu işyerinden Kurum’a verilen dönem bordrolarının istenilerek, uyuşmazlık döneminde davacı ile çalışması olan bordro tanıklarını dinlemek, 17282 nolu işyerinden ise dinlenen tanık dışında bordroda çalışması bulunan diğer tanıklardan da fiili çalışma hakkında bilgisi olanların beyanlarına başvurmak, bordro tanığı bulunmadığı veya beyanlarının yeterli olmadığı durumda, davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek ilgili SGK İl Müdürlüğünden gerekirse zabıtaca komşu işyerlerinde benzer işi yapan işlerle uğraşan işverenler veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlar tesbit edilip beyanlarına başvurmak ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 5.2.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.