Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/2088
Karar No: 2014/8827
Karar Tarihi: 06.05.2014

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2014/2088 Esas 2014/8827 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2014/2088 E.  ,  2014/8827 K.

    "İçtihat Metni"

    İNCELENEN KARARIN
    MAHKEMESİ : Eskişehir 3. Aile Mahkemesi
    TARİHİ : 10/12/2013
    NUMARASI : 2012/490-2013/879

    R.. I.. ile N.. I.. aralarındaki katkı payı alacağı davasının reddine dair Eskişehir 3. Aile Mahkemesi"nden verilen 10.12.2013 gün ve 490/879 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 06.05.2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı vekili Avukat B. M. geldi, başka kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    KARAR

    Davacı Remzi vekili, davacının K k bulunan 125 ada 1 parseldeki işletmenin 2003 yılından beri asıl sahibi olduğunu, davalı ile evlendikten sonra 2009 yılında bu taşınmazın tapu kaydını davalıya hiçbir bedel almadan devrettiğini, bu taşınmazla ilgili davalının bir katkısı olmadığını, yine davalı adına kayıtlı K m ??? ada 22 parselde kain bir adet iki katlı kargir bina, ... ... ... plakalı otomobil, davalı adına İ Bank E şubesinde bulunan miktarını tam bilemedikleri paranın da evlilik içinde edinildiğini açıklayarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere dava konusu K köyü 125 ada 1 parselde kayıtlı taşınmaz bakımından 200.000 TL katkı payının, evlilik birliği sonrası edinilen 9935 ada 22 parselde kayıtlı taşınmaz, ... ... ... plakalı otomobil ve İ Bankası Eşubesinde bulunan hesaptaki para ile ilgili toplam 100.000 TL. edinilmiş mal rejimine dayalı katkı payı miktarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı Necla vekili, taraflar arasında kesinleşmiş boşanma davası bulunmadığını, davacının boşanmak istemediğini söylemesine rağmen bu davayı açtığını, işyeri sahibinin davacı değil davalı olup evlenmeden önceki soyadı ile 8.2.2007 tarihinde ruhsat aldığını, davalının binayı kendi imkanları ile 2003 yılında inşa ettirdiğini, davalının 2007 yılından beri işletmekte olduğu genelevden önce kendisi de genelevde çalışarak yaptığı birikimler ile sözkonusu malları aldığını, ilk olarak 2007 yılında sıfır Toyota araç alıp, onu satarak Honda marka araç, en son onu da satarak dava konusu aracın edinildiğini, işletmeden elde edilen bankadaki para ile ilgili de davacının hakkı olmadığını açıklayarak haksız ve mesnetsiz davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın HMK"nun 115/2 m. uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Taraflar 30.06.2009 tarihinde evlenmişlerdir. Necla tarafından Remzi aleyhine 03.02.2012 tarihinde boşanma talebi ile açılan davada Eskişehir 3. Aile Mahkemesi"nin 15.11.2012 tarih 2012/105 esas 2012/831 karar sayılı ilamı ile boşanma davası reddedilmiş, ancak Necla vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesi"nin 08.05.2013 tarih 2013/372 esas 2013/12858 karar sayılı ilamı ile taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu açıklanarak bozma sevkedilmiştir. Bozma ilamına Mahkemece uyulmuş ancak Necla vekilinin 26.11.2013 tarihli duruşmada davadan vazgeçmesi üzerine Eskişehir 3.Aile Mahkemesi"nin 26.11.2013 tarih 2013/459 esas 2013/839 karar sayılı ilamı ile feragat nedeniyle reddedilmiştir. Halen taraflar evlidir. Ancak temyiz dilekçesi ve ekinde sunulan belgelerden, Remzi tarafından Necla aleyhine 23.12.2013 tarihinde Eskişehir 2. Aile Mahkemesinin 2013/919 esasına kaydedilmiş bulunan boşanma davası açıldığı anlaşılmaktadır.
    Mahkemece, HMK gereği dilekçe teatileri aşaması sonrası 06.11.2012 tarihli ön inceleme duruşmasında taraf vekillerinin beyanı da alındıktan sonra taraflar arasında görülen boşanma davasının sonucunun beklenmesine karar verilmiş, 28.02.2013 tarihli duruşmada boşanma dava dosyasının kesinleşmesinin bekletici mesele yapılmasına, dava dosyasının duruşmadan çekilmesine karar verilmiş, ayrıca taraflara Mahkeme kararının kesinleştiği konusunda bilgi vermeleri gerektiği hususu ihtar edilmiştir. Bilahare herhangi bir duruşma açılmaksızın yazılı şekilde boşanma dava dosyasının feragat sebebiyle reddedildiği, tarafların halen evli olması sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine şeklinde hüküm kurulmuştur.
    Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 186. maddesinde “ Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir. Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir” düzenlemesine yer verilmiş, madde gerekçesinde ise; hangi yargılama usulü uygulanırsa uygulansın tarafların yargılamada sözlü olarak görüş ve değerlendirmelerini ifade etmeleri özel bir önem tasımaktadır. Yazılı yargılama usulü içerisinde de tarafların hükümden önce son kez mahkeme huzurunda sözlü değerlendirme yapıp açıklamada bulunmaları, doğru bir karar verilmesi bakımından önemli olacağı vurgulanmıştır.(1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 376 ve 377. maddesinde de paralel düzenlemelere yer verilmiştir.)
    Öte yandan; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 184/2. maddesinde açıkça; mahkemenin tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini, taraflara tefhim edeceği, yine aynı kanunun 186. maddesi hükmü ile de; mahkemenin tahkikatın bitiminden sonra sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet edeceği, taraflara çıkartılacak davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususunu bildireceği, mahkemenin sözlü yargılamada tarafların son sözlerini sorarak hükmünü vereceği düzenlenmiş olup, anılan düzenlemelerin emredici nitelikte olduğu açıktır.
    Diğer yandan HMK’nın 294/2.maddesinde hükmün yargılamanın sona erdiği duruşmada verileceği, 298/2.maddesinde ise gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı yazılı olup, bu nedenle kararın duruşma tutanağına geçirilmiş olması gerektiği açıktır. Somut olaya gelince, mahkemece söz konusu ilkeler dikkate alınmadan, yargılama sonunda tahkikatın bittiği tefhim edilmeden ve sözlü yargılama aşamasını uygulayıp taraflara son sözleri sorulmadan sonuca gidilmiş olması doğru değildir.
    Hal böyle olunca, 6100 sayılı HMK"nin 184/2. maddesi hükmü gereğince tahkikatın bittiği tefhim edildikten sonra taraflara sözlü yargılama için duruşmanın başka bir güne bırakılmasını isteyip istemediklerinin sorulması, talep halinde başka birgün tayin edilmesi; başka bir duruşma gününü istememeleri halinde sözlü yargılama aşamasına geçilerek aynı Kanunun 186. maddesi gereğince taraflara sözlü yargılama yoluyla beyanda bulunma hakkı verilmesi, ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile duruşma açılmaksızın yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması isabetsizdir.
    Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve yasaya aykırı bulunan hükmün usule ilişkin olarak 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi uyarınca uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.100,00 TL Avukatlık Ücreti"nin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalıya verilmesine,
    bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, HUMK"nun 388/4. HMK m.297/ç) ve 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire İlamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde davacıya iadesine 06.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi