12. Ceza Dairesi 2015/2255 E. , 2016/1094 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle öldürme
Hüküm : TCK"nın 85/1. maddeleri gereğince mahkûmiyet,
Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii ve katılanlar vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü :
TCK’nın 23. maddesinde, kastı aşan suçlarda veya neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlarda cezalandırılabilmek için failin meydana gelen sonuç açısından en azından taksirle hareket etmesi gerektiği belirtilmiş, madde gerekçesinde de, hükmün konuluş amacının, objektif sorumluluk anlayışını terk etmek olduğu, bu tür sorumluluğun, orta çağ kanonik hukukunun kalıntısı olan “versari in re ilicita” yani hukuka aykırı bir durumda olan bunun bütün neticelerine katlanır anlayışının ürünü olduğu, çağdaş ceza hukukunun bu anlayışı çoktan terk ettiği, düzenlemeyle meydana gelen ağır netice açısından sorumluluk için neticeye ilişkin olarak en azından taksir dolayısıyla kusurlu olunması gerektiği belirtilmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 14.4.2009 tarihli, 2008/1-197 esas, 2009/93 sayılı kararında da vurgulandığı üzere; TCK’nın 87/4. maddesinde ise, kasten yaralama sonucunda ölümün meydana gelmesi halinde failin nasıl cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır. Ancak, maddedeki atfın, 86. maddenin 1. ve 3. fıkralarına yapılmış olmasından dolayı bu hükmün aynı maddenin 2. fıkrasında kalan yaralanma eylemleri açısında uygulanması mümkün değildir.
Basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilir nitelikte yaralanma sonucunda mağdurun ölmesi halinde, TCK’nın 23 ve 87/4. maddelerinin uygulanması imkânı bulunmadığından, failin sorumluluğunun genel hükümler kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Meydana gelen sonuç, (ölüm) öngörülebilir ise ve fail bu sonucu öngörmeksizin hareket etmişse, TCK’nın 22/2. maddesi uyarınca taksirle öldürme suçunu düzenleyen 85. maddesi uyarınca, öngörülebilir sonuç fail tarafından da öngörülmüş ancak istenmemiş ise fail bilinçli taksirle öldürme suçundan Kanun"un 85 ve 22/3. maddeleri uyarınca, fail öngördüğü sonucu kabullenerek fiilini icra etmiş ise bu kez de, olası kastla öldürme suçundan sorumlu tutulmalıdır.
Failin ölüm sonucunu öngörmesi mümkün olmakla birlikte, gerekli özeni göstermeyerek ölüme neden olması halinde faili taksirle öldürmekten sorumlu tutmak mümkün ise de, ölüm sonucunun meydana gelmesinin öngörülmesi mümkün değilse failin taksirle öldürmeden sorumlu tutulması mümkün değildir.
Neticenin öngörülebilir olmaması halinde, faili meydana gelen ağır sonuçtan sorumlu tutmak, yeniden objektif sorumluluğun kabulü anlamına gelecektir ki, böyle bir kabul kusur sorumluluğunu benimseyen ceza kanununun sistematiğine de aykırıdır.
Bu açıklamalar ışığında oluşa ve dosya kapsamına göre; sanık ..."in eşinin büyük annesi olan ölen ..." ile 27.01.2013 tarihinde köydeki ikametinde arazi meselesi yüzünden tartıştıkları, bu tartışma sırasında öleni iterek kafasını duvara çarptırıp ölümüne sebep olduğu, ölenin cesedinin evde üç gün kadar kaldığı, bu sürenin sonunda sanık ve oğlu ..."in cesedi akrabaları olan ..."ın getirdiği pat pat aracına yükleyerek köyden uzak bir yere gömdükleri sanık tarafından yaşının küçüklüğü nedeniyle az ceza alacağından bahisle bu olayın oğlu ... tarafından üstlenilmesinin istendiği ve aile efradının bu şekilde ifade vermesinin istenildiği, cesedin bulunmasından sonra Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu tarafından tanzim olunan 15.05.2013 tarih ve 2143 sayılı kesin ölüm sebebine ve sanığın darp eylemiyle ölüm olayı arasındaki illiyet bağına dair düzenlenen raporda, ölenin vücudunda tanımlanan yüzeysel travmatik değişimlerin başlı başına ölüm meydana getirir nitelikte olmadığının, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte hafif derecede olduğunun, otopside tanımlanan makroskopik ve mikroskopik bulgulara göre kişinin ölümünün kendinde mevcut kalp-damar hastalığının olayın travması, eforu ve stresiyle aktif hale geçmesine bağlı solunum ve dolaşım durması sonucu meydana geldiğinin belirtilmesi karşısında; sanığın eylemi TCK"nın 85/1. maddesi kapsamında taksirle öldürme suçunu oluşturduğundan;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin ve katılanlar vekilinin sübuta ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 02.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.