20. Hukuk Dairesi 2015/3501 E. , 2016/10612 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... ve davalı ... vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vekili 17/03/2006 havale tarihli dilekçesiyle; vekil edenin ... Katı adına kayıtlı ... mahallesi 319 ada 794 sayılı parselin zemin kat depolu dükkanı 1997 yılında vekaleten....’tan satın aldığını ve satış ücretini taşınmazı vekaleten satan davalı ...’ya ödediğini ancak daha sonra bu vekaletnamenin sahte olduğunun anlaşıldığı ve...’nın açtığı tapu iptali ve tescil davasının kabul edildiğini belirterek, vekil edenin taşınmazın mülkiyetini kaybetmesi nedeniyle uğradığı zarardan TMK’nın 1007. maddesi uyarınca Hazinenin sorumlu olduğunu yine sahte vekaletnameyi düzenleyen ... 2. Noterliği ile taşınmazın satış bedelini alan müteselsil sorumluluğu bulunduğunu ve satış bedelini davalı ...’nın aldığını iddia ederek şimdilik 5.000,00.-TL maddi, 100,00.-TL de manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesi isteğiyle dava açmıştır. Daha sonra 26/03/2007 tarihli harçlı ıslah dilekçesiyle maddi tazminat isteğini toplamda 150.535,00.-TL’ye yükseltmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalı ... müdürlüğüne yönelik davanın reddine, diğer davalılara yönelik davanın ise kısmen kabulüne ve 135.000,00.-TL maddi tazminatın, 20/06/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ...’den müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı ... ve davalı ... vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapuda sahte vekaletname ile işlem yapılması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece tapu müdürlüğü aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiş ise de, ulaşılan sonuç dosya içeriğine uygun düşmemektir. Şöyle ki; 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi, tapu sicilinin aleniliği ve tapu siciline güven ilkelerinin yansımasının sonucu olarak, mülkiyet hakkı ya da başkaca bir aynî hak edinen kişinin, bu sicilin tutulması nedeniyle uğradığı zararın tazminine ilişkin olup, buna göre "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur."
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 gün ve 2009/4-383 E. - 2009/517 K.; 16.06.2010 gün ve 2010/4-349 E. 2010/318 K. sayılı kararlarında da vurgulandığı gibi, tapu işlemleri kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğundan ve tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan TMK"nın 1007 maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Burada Devletin sorumluluğu kusursuz sorumluluktur. Bu işlemler nedeniyle zarar görenler, Medenî Kanunun 1007. maddesi gereğince, zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilirler.
Medenî Kanunun 1007. maddesi gereğince davalı sıfatı Hazinenin olup tapu müdürlüğünün davalı sıfatı bulunmadığından tapu müdürlüğü aleyhine açılan davanın husumetten reddi gereklidir.
Diğer taraftan; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun HGK.2010/7-70-86 sayılı kararında da değinildiği gibi, aleyhine dava açılanların davalı sıfatının bulunmaması halinde dava, sıfat yokluğundan (husumet yönünden) reddedilecektir. HUMK’nın 179/I. (6100 sayılı HMK’nın 119/1.) maddesi gereğince dava dilekçesinde tarafların ve varsa kanuni temsilcilerinin ad ve adreslerinin bildirilmesi gereklidir. Bu bildirim esnasında yapılan yanlışlıklardan bazıları, davanın sıfat (husumet) yokluğundan reddi sonucunu doğurmamakta, oluşan hataların giderilmesi, davalının temsilcisinde yanılmış olması halinde olduğu gibi olanak dâhilindedir. Somut olayda, tapu müdürlüğü davalı gösterilmesi ve tapu müdürlüğünün Hazine vekili tarafından temsil edilmiş olmasının temsilcide yanılgı olarak değerlendirilmesi gereklidir.
Davanın niteliğine göre, husumetin Hazineye yöneltilmesi gerekirken, taraf sıfatı bulunmayan Tapu Müdürlüğü hasım gösterilmiştir. Dava dilekçesindeki anlatım ve istemden, asıl dava edilmek istenenin tapu müdürlüğü değil, Hazine olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın davalı olarak sadece tapu müdürlüğüne yöneltildiğinden sözedilemez. Ortada belirgin biçimde temsilcide yanılma hali vardır. Mahkemece temsilde yanılma hali re"sen gözetilerek, davanın Hazineye yönlendirilmesi için davacı yana olanak verilmesi, Hazinenin varsa delillerinin toplanması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ... ve davalı ... vekillerinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 14/11/2016 gününde oy birliği ile karar verildi.