
Esas No: 2013/4094
Karar No: 2014/8072
Karar Tarihi: 11.03.2014
Hakaret - Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2013/4094 Esas 2014/8072 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Tebliğname No : 4 - 2010/330122
MAHKEMESİ : Antalya 1. Sulh Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 13/03/2009
NUMARASI : 2008/548 (E) ve 2009/339 (K)
SUÇ : Hakaret
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak,
Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı üzerindeki hakları olup, bu suçun oluşabilmesi için fiilin, gerçek bir kişinin belirtilen kişilik haklarını rencide edecek şekilde işlenmesi gerekmektedir. Hakaret suçu, Anayasanın 24 ila 30. maddeleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 9 ve 10. maddelerinde düzenlenen ifade hürriyetinin sınırlarını oluşturmaktadır. Suçu oluşturan eylem bakımından failin ifade hürriyeti, mağdur yönünden ise onur, şeref ve saygınlığı ile din, vicdan ve kanaat hürriyetine ilişkin temel kişilik hakları çatışmaktadır. Uyuşmazlığın çözümü, sözü edilen karşılıklı hakların dengelenmesini gerektirmektedir. Ancak, ileri sürülen bir düşünceyle bağlantısı bulunmayan, esasında düşünce açıklaması vasfında da görülemeyen sövme niteliğindeki fiillerin ifade özgürlüğünden yararlanamayacağı açıktır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ifade hürriyetini düzenleyen 10/2. maddesinde, bu hakkın sınırlanmasında gözetilebilecek meşru nedenler arasında yargı erkinin üstünlüğünün (otoritesinin) ya da tarafsızlığının sağlanması da sayılmış, hükmün uygulanması ve kapsamı mahkeme içtihatlarıyla belirlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), içtihatlarında Sözleşme bağlamında ulusalüstü insan hakları hukukunu yorumlarken, kamu görevlilerinin görevlerini yerine getirirken fonksiyonlarını etkilemeyi ve saygınlıklarına zarar vermeyi amaçlayan aşağılayıcı saldırılara karşı korunmalarının zorunlu olduğunu (AİHM Busuioç-Moldova kararı, 2004, prg. 64), bununla birlikte görevlerini yerine getirirken icra ettikleri eylem ve sözlerine yönelik eleştirilere karşı daha fazla hoşgörü göstermeleri gerektiğini (bkz; AİHM Steur-Hollanda kararı, 2003, prg. 39) belirtmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ayrıca, fiil isnadına dayanmayan ve ispat gerektirmeyen değer yargılarından ibaret sözlerin sarsıcı olsa bile eleştiri hakkı ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebileceğini kabul etmektedir (bkz; AİHM Hriko- Slovakya kararı, 2004, prg. 40, 45; Jeruselam-Avusturya kararı, 2001, prg. 44; Sokolowski-Polonya kararı, 2005, prg. 47; Paturel-Fransa kararı, 2005, prg. 37; Harris/Boyle/Bates/Buckley, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Hukuku, Ankara 2013, sy.518-520),
İncelenen dosyada; sanığın, Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesince, hakkında verilen mahkumiyet kararının açıklanması üzerine, mahkeme heyetine karşı “sizde hiç vicdan yok, ben altı aydır bugünü bekliyorum, kendimi asacağım” şeklindeki sözleri, yargı otoritesini sarsma veya tarafsızlığını bertaraf etme ya da muhatabın onur, şeref ve saygınlığını rencide etme maksadıyla söylenmeyip, sanığın uğradığını düşündüğü haksızlığı dile getirme ve eleştiri niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yasal olmayan ve yerinde görülmeyen gerekçe ile mahkumiyet kararı verilmesi,
Kanuna aykırı ve sanık G.. Y.."in temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 11/03/2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY:
Sanığın olay tarihinde Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmekte olan davada kararın açıklanması üzerine kendisine ayrılan bölümde yer alan kürsüyü sürüklemek ve "sizde hiç vicdan yok, ben altı aydır bu günü bekliyorum, kendimi asacağım" diyerek mahkeme heyetini küçük düşürmek biçimindeki eyleminde mahkumiyet kararının onanması düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılamamaktayım.