Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2018/2579 Esas 2020/3380 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/2579
Karar No: 2020/3380
Karar Tarihi: 03.11.2020

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2018/2579 Esas 2020/3380 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Bu dava, bir kooperatif üyesinin çıkma payı alacağının tahsili istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin kooperatif üyeliğinden ayrılmasından sonra çıkma payı alacağının muaccel hale geldiğini ve ödenmesi gerektiğini iddia etmektedir. Davalı kooperatif vekili ise davacının gerçek bir ortak olmadığını ve akrabalık bağı nedeniyle zarar vermek amacıyla üye yapıldığını savunmaktadır. Mahkeme, davacının üyelik bedeli olarak 1.000 TL ödeme yaptığını ancak borcunu ödemediğini tespit etmiştir. Bu nedenle, davanın reddine karar verilmiştir. Ancak Yargıtay 23. Hukuk Dairesi, davacının çıkma payı alacağının hesaplanması ve bulunan tutarın hüküm altına alınması gerektiğine hükmetmiştir. Kararda, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 17/1. maddesi ve tip anasözleşmenin 15. maddesine atıfta bulunulmuştur. Bu kanun maddelerine göre, kooperatiften ayrılan ortaklar, bu ayrılık sonrasında bakiye alacaklarının iadesini talep edebilirler. Ancak bu alacak, ödemiş oldukları aidatın tamamını değil, ayrıldıkları yıl bilançosuna göre hesaplanacak olan masraf hissesi düşüldükten sonra kalan tutarı kapsamaktadır.
23. Hukuk Dairesi         2018/2579 E.  ,  2020/3380 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Avukat...gelmiş, tebligata rağmen diğer taraftan gelen olmadığı anlaşılmakla onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    - KARAR -
    Davacı vekili, 20.02.2008 tarihi itibariyle davalı kooperatif üyeliğinden ayrılan müvekkilinin çıkma payı alacağının, 05.04.2009 tarihli genel kurul toplantısından bir ay sonra muaccel hale geldiğini, daha önce söz konusu alacağın tahsili istemiyle açtıkları davanın, kooperatifin 11.05.2008 tarihli genel kurulunda ödemelerin ertelenmesi kararı alındığı gerekçesiyle reddedildiğini, bu davada alınan bilirkişi raporunda müvekkilinin alacağının 93.200,00 TL olarak tespit edildiğini, erteleme kararının kötüniyetli olduğunu, kooperatifçe ayrılan ortakların yerine yeni üyeler alındığını, eşitlik ilkesine aykırı olarak ayrılan bazı üyelere ödemeler yapıldığını, öte yandan, işbu dava tarihi itibariyle üç yıllık erteleme süresinin sona erdiğini ileri sürerek, müvekkilinin 93.200,00 TL tutarındaki çıkma payı alacağının tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı kooperatif vekili, davacının gerçek bir ortak olmadığını, eski kooperatif yöneticilerinin akrabası olduğunu, kooperatifi zarara uğratmak amacıyla üye yapıldığını, aidat ödemesi bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davalı kooperatif üyesi olduğu tespit edilen davacının, 20.02.2008 tarihi itibariyle üyelikten istifa ettiği, üyelik bedeli olarak kooperatife nakit 1.000,00 TL ödeme yaptığı ve bakiye 92.200,00 TL borç için senet verdiği anlaşılmış ise de bu senet bedelinin tahsil edildiğine ilişkin herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı, davacının ödeme hususunu ispat ile yükümlü olduğu, sadece 1.000,00 TL ödemesi olduğu tespit edilen davacının, genel gider payı düşüldükten sonra talep edebileceği çıkma payı alacağı kalmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Dava, çıkma payı alacağının tahsili istemine ilişkindir.
    1163 sayılı Kooperatifler Kanunu`nun 17/1. maddesi ve tip anasözleşmenin 15. maddesi gereğince, kooperatiften ayrılan ortak, ödemiş olduğu aidatın tamamını değil ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanacak olan masraf hissesi düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep hakkını haiz olup, bilançonun genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ay geçtikten sonra bu hak talep edilebilir.
    Davalı kooperatif, davacının kooperatife ödeme yapmadığını, bu nedenle alacağının bulunmadığını savunmakta, davacı ise ödemelerinin bir kısmını senetle, bir kısmını nakit olarak yaptığını ileri sürmektedir. Davalı kooperatif kayıtlarında yapılan incelemede, aidat ödemelerinin 1.000,00 TL"lik kısmının nakit olarak yapıldığı, geri kalan ödemenin ise senetle yapıldığı, bu senetlerin, davalı kooperatifçe dava dışı yüklenici şirkete verildiği anlaşılmıştır. Senetlerin aslı dosyaya ibraz edilmemiş ise de aradan uzun süre geçmiş olmasına rağmen tahsili için girişimde bulunulmamış olması bu senetlerin ödendiğine karine teşkil eder. (Dairemizin 28.09.2017 tarihli ve 2016/1525 E; 2017/2442 K. sayılı ilamı) Bu durumda, davacının 93.200,00 TL tutarındaki toplam aidat ödemesinden, genel giderlerden payına isabet eden bölüm de mahsup edilerek çıkma payı alacağının hesap edilmesi ve bulunacak tutarın hüküm altına alınması gerekirken, yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davacı yararına takdir olunan 2.540,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.11.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


















    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.